01 Burmayın Züley'hanın Tinini

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

01 Burmayın Züley'hanın Tinini

1/:
Bir dul ananın oğluyum ben de,
Acıyın bana kalbimin seçkinleri,
Bilirim, bekçileri boşa tutarlar kuyuların başında,
Ataşında yakarlar herkesi kendi günahlarının,
Yani şiir mürekkebiyle kalaylanmış o sırlı sözler,
Ve altuni yakamozlara batmış gözler acır, tarihin en sonunda,
Öksüz bir nebi iner kör kuyular dibine,
Çıkrıkların ibrişim artığı kader ipine,
Buram buram burulur günahkar Züleyhalar..
***
Nasırlı eller, siz;
Bırakın kulbunu kervancı bıyıklarının,
Burmayın bocurgatlarla Züley'hanın tinini saraylarda,
Oralarda da yazılır tarihler hükümdardan bağımsız,
Bir kahin, koyar son mimi hikayeti nebiye
'Yalnızlığın sırtına binen kolay kolay inemez,'
Bir dul ananın oğluyum ben de,
Bu nedenle aynel yakin bilirim:
'Yaslı yağmurların matemi uzun sürer.'
***
Ay deveci,
Kuylarda iz süren kopil,
Ağlamadığın her anı kardan sayman boşuna,
Züleyha'yı özlüyorsan ıslığınla çağır;
Kör zındanlardan çıkar, gelir sanırım,
Zira, tüm masalların sonu yakındır; konusu aşksa,
Ortalıkta başıboş kurtların deşinmesi,
Zavallı rüzgarların, kum elinde deli divane gezinmesi,
Kalbi burukların kahırgam kentte o firavuneyi aramasındandır,
Aşksız akşamların alacası zavallı ve solgun güneşten değil,
Yaldızlı gözlerdeki umudun kararmasındandır.
***
Burası eski kent Kahhariye,
Orucun ortasında obez bir firavunun zebercetten sarayı,
Bu tarih sayfasında akla karayı ayırmak Kays'a düşer,
Oysa mecnunların mekanı çöldür,
Ölümdür kuyulara atılmış öksüzleri bekleyen,
Kaderi tetikleyense ilahi karar…
2/:
Durun ala gözlü mayalar,
Durun ve bakının çöllerdeki kuyulara susuz develer,
Anlayın artık umarsız uzanıp giden yollar da yorulur bu hızla,
Dudaklarınızla boğazınızdan birer pencere açın,
Gülümseyişler saçın, karanlıkta bekleşen öksüz çaresizlere,
Ayakucunda durduğunuz sabahlarda uçuşan ayaz da olsa,
Sıcacık bakının bencileyin bekleşen kimsesizlere.
***
Bir dul ananın oğluyum ben de,
Olsun ne çıkar,
Yine de yazarım kuyuların ve kurtların serencamını,
Ben yazarım eni, konu…
Amma soylu mektuplar hep yeni sözcükler yazmaz,
Zamanın en kadim halidir şimdi sarayda zaman.
Çiçekler açacaksa sevdakar Züleyha'nın tininde,
Çöl cihetinden de gelir taze kokulu bir ilkbahar,
En boylu ehram kadar….
***
Yani Aziz,
Mumyaların kumaş toptancıbaşısı…
Bu son işidir belki de galeride keten dolayıcılarının,
Belki de bu ülkede, bu yıl,
Kim bilir, uykulu kış ayları uzun bacaklı kiracılardır,
Gelir cemaziyelevvellerde berdülacizler,
Sokaklardan bir karalı haber gibi uçar kar taneleri.
Harabeleri kuyularda kalan tortular bekler.
3/:
Ey moloz yığınları,
Sizin aleminizde hissiyat ne arasın?
Biz hep böyleydik 'bigbang' infilakından beri diye yaşanır,
Kıyamete kadar böyle kaşınır kozmik monotonluklar,
Ey yuvarlak taşlar, siz de yürüyün sevdasız boşluklara,
Bir dul ananın oğluyum ben de,
Bu nedenle işte…
Yüreğimde yer tutmaktadır o eski ataşlar,
Yusuflu kuyular, Züley'siz aşklar…
***

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 6.2.2011 12:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Yozgat