01 Bir Yalnızlık İçindeydik Hepimiz

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

01 Bir Yalnızlık İçindeydik Hepimiz

1/:
Uzun yollarda dizüstü,
Yüzüstü kısa mesafelerde…
Utancıdır sırtımdaki kanatlarımın,
Yağızatlarımın çatladığını görmek,
Ve erememek ereğim olan suretsiz menzillere..
***
Ah anam oğlu ah!
Aralıkta uçurduğun her bir hayalin vardı ya,
Hani bahtsız bir araban misalı deşt-i kebirde,
Evvel emirde herkes ve her şey yüzüstü...
Agoniyi bil ve ona göre dur Aragonya şakaklarında,
Kral leon kentinin sokak aralarında,
Andulusi eyvahilerini dinleyerek çın çın...
Kaçın kaçın!
***
Tarihi yaryabani'de bir derkenar notu:
İddiası şudur ki gezgin Seydi Ali Reisin,
Kalbinin coğrafi yazgılı menziline varamaz asla,
Yaramaz her bir yolculuk seyyah-ı tembelane…
Ah anam oğlu ah!
Tane tane hayal kestanesi seninkisi, kanımca,
Demet demet sevdanın kuzukulağı…
İstiyordun ya hani?
Bir mersiyende yabani duygu bağdaşında,
Sen de uzak ve ıslak kaldırımlarda tek başına uyumak,
Yüreğinin antik çarşılarında pazar eylemek kendini,
Ve çok uzak denizlerden tuz almak gözlerin için,
Bütün bunlar kim ve ne için?
O mu sadece?
Bence...
Hım! Zor karar be anam oğlu...
Böyle olur doğulu...
***
Ah anam oğlu ah!
Gördüm ayine-i devranda,
Bir yanda hayalin, kendin öte yanındaydın,
Hışır hışır uyuyordun o uzak ve ıslak panayırlarda,
Ve o kesme Arnavutların ıslaklığına sebep göz pınarlarındı…
Kim bilebilirdi ki, ılık yaşla soğuk taşın ahbaplığını o an?
Bir ben aşinaydım sırrı sevdana,
Bir ağlamayı bilmeyen, O...
Vallahi, biliyordu gece boyu damla damla ağladığını…
***
Biz, ikimiz hani,
Yani o gece tütün tutkunuyduk ya,
Ben, sen, o ve biz; bir de harp kaçkını yeniçeri...
Bi dünya malayani...
Zira o handa, yalnızlık içindeydik hepimiz,
Ve umursamadan asla duramıyorduk kalabalıkları yara yara,
Tek başımıza katılmak arzumuzdu oysa o ıssız ve seyyar katarlara…
Ah anam oğlu ah!
Ne diyeyim sana ben, fırtına artığı bir sipahi olarak,
Hepimiz, köpüklü sevdalara kürek çekerdik ya tersten, hani;
Yani bir sonbahar düşerdi ya o ay bahtımızın soğumuş külhanına,
Yanarım hala Andulusi şahının olmayan yarınına...
Her neyse be araban!
O ki son mevsimdir, yani rahmimizde sakladığımız ikiz- i zaman,
Kocaman bir takvim ve plesenta artığı zira…
Ve kokuşkan ve de iğrenç!
Bırakıvermek kalp artığını bir nemli aralığa,
Usulca ve ıssızleyin!
Yalnız doğumlarda göz kırpmak karanlığa,
Yıldızların aydınlığında yollara fener tutmak da niye ki?
Sus ve söyleme be anam oğlu...
Bil ki, hep boşadır, akan zamansız kan karanlıklarda,
Aydınlıklarda yaraları sarmalamak, adamı sürmektir yokuşlara...
Tırmanmak Himalayalara karda kokuşa kokuşa...
Ya da bir başka kışa bırakmak o zamansız randevuyu...
Derin bir kuyu tabanında keloğlan!
Zaman kör derinlikte âmâ kulhani...
O ve bu mu sadece?
Bence...
Hım! Zor karar be anam oğlu...
Osmanlı bu,
Belli olmaz sağı solu!
2/:
Ah anam oğlu ah!
Bir bilsen zamanın tarihi kaç sahifedir?
Kaç mevsim gelip usul ve usangaç geçer çiçeksiz diyarlara?
Takvimlerden kaç leylek kalkar, çarnaçar uçar Nil deltasına?
Ve ağaçlardan son damla kan da şıp deyince toprağa,
Bir yaprak daha düştü denilebilir yüreklerin dalından,
O an her gamsız çiçek kendi rengini yer de yer,
Usangaç yaprak kınını…
Dişi deltaları esrik sel basar,
Mübarek leylekleri ise mistik yorgunluk…
Her yanını beyaz bir örtü sarar karanlıkların yağız kısrağının.
O mu sadece?
Bence...
Hım! Zor karar be anam oğlu...
Her yolu bağlamak da niye Roma'ya?
***
Ah anam oğlu ah!
Unutma ha, azık çantandaki yavan felasifeyi,
Boş ver Niçe'yi!
Dal Arabanoğlu'na Andulusi'de...
Der ki ibni Meymun, kitabi sofyasında:
Renklerini senden alan her nesne ancak yarın kadardır,
Resimlerini kara yere attıysan sen de sevda anılarının,
Yenisini yapma zamanı gelmiş demektir leylek zamanı,
Devir ilkbahar, an nisancıl başlangıç, yer Nil'an deltası…
İşte, o an bembeyaz üçgenler kaçıp giderse karanlık ülkelere,
Biz de peşinde yayan yapıldak,
Ve işte o kara toprak...
O mu sadece?
Bence...
Hım! Zor karar be anam oğlu...
Evet, zor kat etmek bu yolu...
3/:
Ah anam oğlu ah!
Kulaklarına hırçın bir deniz gibi gelir ya adamın,
Son notaları Nil'de durgun keman sesinin,
Kimsesiz ve sessiz çığlıklarından sen de o zaman işte,
Kork, zamansız bastırdığın yapayalnız ve kahırlı yüreğinin,
Ve hışırtılarından kaç sürüngen nefesinin…
O mu sadece?
Bence... Bilmem vallaha...
Hım! Zor karar be anam oğlu...
***

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 9.3.2011 10:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan

    evet anlamlı ve hüzünlu akışlar yürekten

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Ahmet Yozgat