0023. Butimar'ın ÖldüğüYer I Su

Gürkal Gençay
85

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

0023. Butimar'ın ÖldüğüYer I Su

(anneler; her şeyi görmeseler bile, kâlpleriyle duyarlar...) Ostrovski

annem,
o lanet hastalığın pençesinde
bir karanlık suyun bilinmez derinliğinde;
kanser...
şimdi bana bütün dünyayı verseler
ne fark eder.

imgenin büyülü gücünü
doldurup damara su,
söyleyecektir sözün sonunu.
peki, bu fırtına nereden eser,
fırtınadan artakalan zaman,
hüzzam makamı şarkılar,

“ömrümüzün son demi, sonbaharıdır artık.
maziye bir bakıver, neler neler bıraktık”

ve diğerleriyle karşılaşmanın düzlemi;
bu fırtına nerede biter?

hangi yollardan geçer soluğumuz,
ve soluğumuzda biriktirdiğimiz
tüm anlamlar,
tortul kültürler,
fosilleşen anılar,
evler, arabalar,
kocamış çıkmaz sokaklar,
begonviller, sardunyalar,
ve donumuza kadar ıslandığımız yağmurlar,
tren katarları,
kaldırımlar,
serçe ötüşleri,
kokular, renkler,
ve bütün siyah beyaz filmler,
o soluğun durmasıyla nereye gider?
gidilecek yer midir önemli olan,
yoksa yolculukların deneyimi mi?
ve kendi içimize yaptığımız yolculuk
bize hangi bakışla neyi söyler.
anne soluğunda biriktirdiğim
yaşamı anlamlı kılan fotoğraflar
bir pamuk ipliğinin ucunda,
ya da bir sabun köpüğünün kozasında
hangi imbat rüzgârını bekler?
yoksa, gerçek yolculuk
zamanda değil midir,
ya da mekanda?
nerededir yolculuğumuzun haritası
pusulası nerededir?
ve suyla sınanan yolculuğumuz,
içimizde magmalanan acıların
örttüğü bilinçte midir?
bu yorgunluk,
bu tükeniş,
ve asırlar sonra
zamansallığın anlatacağı
bu bitiş
anneye ve çocuğa
bir son mudur?

bilirim ki, yalnızca suyun
bilincinde son yoktur.

aydınlıklar içindeki
dinlenme zamanlarında
geçilecek kapılar şimdi açılmıştır.
yolcuyu kendisiyle karşılaştırıp
yüzleştiren bu yolculuk
artık başlamıştır.
annemin yürüdüğü tüm yollarda
adımlanır ayaklarım;
menekşe’nin doğusu,
arnavut kaldırımları,
balıkçı restoranları,
sultanahmet köftecisi,
çapa’da kanserliler koğuşu,
ya da adressiz bir mezarın soğuğu.
takibinde gölgesinin annemin
taşıdığım beden,
ve yüzüm;
yıkık,
tıraşsız,
ve o diplerden biz,
kendimizi bulup çıkarırız.

(kanadı kırıldı güvenin; varamaz eli dokunmaya ve kendi eliyle yarasını sarmaya.../ nefes alamama sırasını artık bana verdin; ahh çeker dururum/..oysa...) [1]


Gürkal Gençay
27.Temmuz.2004
DenizKöşkleri - İstanbul
[1]Songül Düzgün

* İşbu Şiir Şairinin Adına Kayıtlıdır. Kayıt Tescil No: 474600121443

Gürkal Gençay
Kayıt Tarihi : 10.6.2006 21:05:00
Hikayesi:


* /Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Çekilince de karıncalar balıkları... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir... Çünkü kimin kimi yiyeceğine 'SU' karar verir.../ ''Mevlana''

Gürkal Gençay