(bıçak ile ekmeğin oynaşması gibi, olağan ve çekiciydi bileklerimin jilet ile ilişkisi... / hangi davete icâbet etmedim ki öldüğümden beri... / gözlerin yâr; gözlerin //..her gün diriltir beni...)
umutlarla kirletilen cürmü sabit yaşamın
yedirenk kiremitlerini kanla yıkayan bu sessizlik de ne?
şafak zamanı ilmiğinde sevda
bu karşılıksız acı,
bu içine sığamadığımız kırlangıç akşamında/ yiten dört boyutlu dirim?
ben ki, ayaza vermişim anne buseli alnımı
merakta çoğalırken insanın ışıltısı gözbebeğimde...
diri bir çöl akustiğinde, sen nesli tükenen çiçek
ben her kavgada biraz daha kocamış yolcu,
ölümden bin yaş büyüğüm/ kozasını çaldıran kelebekler ülkesinde.
zaman sarrafının cevahiridir sirius ateşi bir mecelle
terkime aldığım sıcak tenin gizli atlası
afyonözlü düşlerin sırrı
ve avına çullanan kartalın kanlı çatışması büyür içimde.
ayyüzlüm,
yokluğunun saat farkında, yırtılan bir damarım.
teselli etme artık beni /ölüm bezgini iklimlerden buza düşerken yüreğim,
bırak; tutuşsun, sevda kekemesi çağ yangınım...
süptil yağmurlar yağar ölü bedenleri kullanan toteme.
birleşik şuurun çiçekleri
ve etherik kuşlar sessizce ölür sen giderken
vazetmeyi unutur tanrılar, görünmez/ ışıksal bedenleriyle...
bir kama boydan boya keser sözün ışıkla dostluğunu
ve mayısa doğar umut, ruhların garf resitaliyle.
ben ki göğünü yitirmiş kırlangıç,
iz sürmüşüm ardımda bıraktığım izleri silerek
bozgunlar görüp geçirmişim çiftyıldız gizemiyle
ben ki tanımışım tekâmül acıların suya akseden ezoterik kılıcını
anne yitirmişim en sevdiğim mevsimde
şimdi aksaçlı gözlerimde olgunlaşan bu sessiz ağıt da ne?
gelirsin ellerimdeki paralaks uzaklıktan, susarak
gelirsin bir bilinmezden ana sıcaklığıyla asırlardır
yürürsün kutsanmış acıları sımsıkı kuşanarak
ayevinin yedi canlı tedris kapısı üstüne.
ayyüzlüm
buradayım, unutulmuşum içinde toplukıyımların.
teselli etme artık beni / ölüm bezgini iklimlerden, buza düşerken yüreğim,
bırak; tutuşsun, sevda kekemesi çağ yangınım...
a
y
y
ü
z
l
ü
m
/ a n n e m i n _ ö p t ü ğ ü _ y e r e _ i n c e _ b i r _ c a n _ g i b i _ y a z ı l m ı ş _ a d ı n! ../
(günaydın, penceremden yüzüme vuran ışıltım; günışığım, güneşim, gündoğumum.../ bugün, içindeki çocukla(ben) yürüyeceğin gün olsun... o...) [1]
Gürkal Gençay
01.Mayıs.2007.Salı / Yeşilköy / İstanbul
[1]Songül Düzgün
* Berfin Bahar Dergisi - Şubat 2008 – 120. Sayı
Gürkal GençayKayıt Tarihi : 1.5.2007 20:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
* _______________________________________________________ Dünya Devrim Şarkıları -Ay Carmela- Dünya Devrim Şarkıları Carmela Facevideoizle.NET Dünya Devrim Şarkıları Carmela videolarını izleyebilir ve indirebilirsiniz. www.facevideoindir.net/.../dunya-devrim-sarkilari-carmela/ - _______________________________________________________ _______________________________________________________ Bİ HEVRE... Xwazdî ez tu hevre bin Bi hevreherin xorînê Wer dî bihêrin kotra bin Bang dîn bi hevre narînê Dwînî kotra hêra bûm Awaz ji cîr dixwînê Fîrabîl û beyaban Hawar ji dest evînê Ez tu watu yek dil wîn Hêzan cwadi wînê Vêra pêkra hıfne wîn Bircînê ya binvînê { — Anlamı —} ______________ BİRLİKTE… Birlikte geçen günleri özlüyorum... Hele sabah çıkıp gidişimizi... Seninle dağlara çıkar dolaşırdık... Birlikte söylerdik şarkılarımızı... Ben o dağların ruhundan öğrenmiştim; ta yürekten, candan söylemeyi... Hem dağlarda, hem kırlarda hem sahralarda; Ey aman medet aşkın elinden yani... İkimiz tek bir gönül olmuşken, Sonbahar gelip böyle ayırdı bizi... Ancak birlikte olunca küflenmez aşk... Ya bağır; bir ses ver, ya da uyu hadi... —alıntı—
![Gürkal Gençay](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/05/01/0019-butimar-in-olduguyer-i-ayyuzlu.jpg)