(şimdi; mihman’ım kasved'inen herc û merc olmuş şéb’e /..ağrılarımın / acılarımın boylu boyundan revan'oluyor çapûl edilmiş bi kürd ili! ../ ve sancılıyım iki bahr'a gebe muaveraünnehr misâli, yeis içreyim, ve bir hâyli de ölüme beniz vermiş bir ahvâldeyim…// birden! ../..ama birden; / birden ama! ../..yapay bi nevzuhûr’u koyup gideceğim, kimseciklerden habersiz fî’den kélâm eline…/ ve az sayıdaki âli inayet ve ihsân sahibi manâ-î mefhum; çok ıraklarda bir mahâldeki hışm ile avuçlarını kanatarak kimliğimi bir kebâir û cünha olarak şerh düşecekler tarihe…// çıkmayan canın umudu gibi; ola ki terkib-i nâkıs, kocamış bi dengbej’e méyyâl olur; / yaralanmış ahaliye ve “A” haline acıya değmemiş yanından, kadim bi gülüş olsun için “ah” halindeki şi’r.../ birdenbire kekre bi özlem bulur mülâhazat hanesinde şair. / insanın, doğduğu yerde ölememesi çileli bir müşküldür...// sevdam; /..beni kendinde öldür! ..)
bu dağlar gabbar, soğuk olur güzelim,
tezek yanar kışları dağ evlerinde.
“tezek”
Sıcacık kanım damlar.
Gir de bak bir ülkeme:
Başsız başsız adamlar...
Ağlayın, su yükselsin!