(i'md, bediî duygularla coş'olur zaman. / ve biz kılıncı yaşamından uzun olan mektum’lar; / kalelerin koruduğu tarih içinde, zamanın davranışına biat etmeyen bugat-ı mezburun’lardan oluruz; / bir sutaşı gibi kıyısındayızdır tarihin /..bînâsip, ekmeksiz bedbahtlardan oluruz, / ama, ölemeyiz bir türlü.../ bundandır salâbet’imiz.../ ben ki, yürüdüğüm kısacık yolun seyr û seferine çatılanmış göğ altında gecesiz bir yer ararım durmadan; /..hani şöyle, / başlangıcı da bitişi de şems olan; / iki güneşli bir gök yani.../ ve lâkin biri gözyaşı, iki karanlık kapıdır açılır bu hânede; digeri kan! .. / kıyametle başlangıç gibi / ki, bütün kavimler çıplaktır bu samsara ârâf'ında. / ve bu bâb’ın tégannisi, /od urur içimize hayli zaman! ..)
bir hançer saplı durur etimde,
aklıma annem gelir
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi!
Anne, beni söğüdün gölgesinde vurdular,
Öpmeye kıyamadığın oğlun yere serildi.
Üşüştü birer birer çakallar üzerime,
Üşüştü her bir yandan göğsüme, ciğerime.