ömrümün baharında
billur bir dünya vardı.
dere, tepe, ırmakla,...meşakkat kumsalından,
gönül ırmakları ile
yedi iklimi semada,
yedi renge akardım.
zamanın devran yükü,
vakti asıl hakiki
aklarla karalardı.
gülistanı taşıyan bir akıştı yurdumda;
hey gidi dünya hey!
aklarla karalardan başka ne vardı ki behey!
kalbi nasıl, bilmeden?
Cümle selamladığım
beşerler, insandı bende.
iyiye lütfedip,
kötüye kış demezdim;
gece aralanacak, aydınlanacak diye
sabır ile beklerken derdime dert eklerdim.
eyvah! yazık olanlar, oldu:
kimi bedbaht; suları eğerlerken,
Katışıksız düşüncede iyileri aymaz sandı;
kimi sabra taş atıp, sinirleri zorlarken
şevk ile kaynattığı, sıcak sularda yandı;
uyanığın kapanı, mütevaziliğe kapanırken
ruhunun muştusunu, varlığa kıyak sandı.
...
hey gidi dünya hey!
neden gafil kandırır, behey!
hayat sahnelerinde,
rol almak kolay değil.
haysiyetin... ceremesi,
dert, ızdırap bazen melül.
şaşırtan öykülerden ibaretti gövdesi;
hey gidi dünya hey!
bildin mi feleği behey!
baharın ilk aksinde derinliklere esen
bazen rüyaya visal, çoşkun bir fırtınaydım
mevsimler dalgasına sevinçle neşe katan
ölümsüz bestelerin mağrur bir nağmesiydim.
yaşamın kalbine ruh katan tılsımlı bir elmas;
hey gidi dünya hey!
ne mücella düşleri taşırsın, behey!
feleğin oyunuyla bir vakit ufalmıştım,
dimağın, buz tutan seyrinden
ulaşmak mümkün müydü,
halimden anlamayan yıkılmış anlarıma?
karlı bir kış matemi çökerken köşklerime
sabahları olmayan yıllara sürüklendim.
figanlara gömülmüş titreyen bir sesle
yitik yaprak misali, gaiplere savruldum.
rüzgarda figanıyla savrulan naçar yaprak!
hey gidi dünya hey!
neleri yuttun, behey!
şavka açık camlardan
odam aydınlık doldu.
dünya, elekten handı,
kananlar hep aldandı,
kimi güneşle doğarken
kimi ateşte yandı.
üstü ab-ı hayat, altı kan akan ırmak,
yüzeni güldürüyor;
hey gidi dünya hey!
neye talipti düşün, behey!
beyhudedir, yanma artık!
geçip gitti! ömrün serin bahçelerinden
mavi, yeşil rüyalar,
o seslerde kaldı ki değişmez hatıralar.
kimi gülistan kurdu, kimisi muammalar;
hey gidi dünya hey!
geçti gitti anladın mı, behey!
artık beklediğin ne,
biçtiğin ekinlerden?
yeni tohum salsanda
ayrık biter yanından.
yeniden oyun yazmak, mümkün mü?
hey gidi dünya hey!
değişmez ki biçtiğin, behey!
derler ki;
ayrıksız hasat yoktur
esas olanı çoktur
insana ayna tutar
lakin sadesi yoktur.
o manayı ara da bul!
hey gidi dünya hey!
şaşmaz ki geçmiş, rayından, behey!
tüm olanların nihayetin de
uyarak bu bülbüle;
en iyi, en saf duygularla
af dile tüm evrenden,
olandan olmayandan,
aydınlık karanlıktan,
af dile tüm beşerden, hayattan, arkadaştan.
Kayıt Tarihi : 22.1.2010 12:53:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Samet Koman](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/01/22/000-bir-bahar-mevsimi.jpg)
uğradığım sayfanızda
Bu güzel çalışma ile karşılaştım
Tebrik ediyor ve
Yaşayacaklarınız
Yaşadıklarınızdan
Daha renkli
Daha hareketli
Daha bereketli
Geçmesi temennisi ile
Doğum gününüz kutlar
Yüca Rabbimden
Sağlık,afiyet ve başarı dolu bir ömür
Niyaz ediyorum.
Osman ERDOĞMUŞ
SAKARYA
TÜM YORUMLAR (2)