Ey, gökleri ve yeri yoktan var eden Rahman!
Bu âlemde bir hiçtim, kudretinle yarattın.
Acılar içindeydim, sendin derdime derman
Doğmak mıydı günahım üzerime nâr attın?
Ecrâm u ecsâm sana her zaman zikrederken
“Bu gaflet uykusu ne, hani duanız? ” derken
Titreyerek uyandım, işte bu sabah erken
Şöyle baktım çevreme, bu ne muhteşem tasvir!
Kim kopya edebilir, bu resmi El Musavvir!
“Ol! ” Emrinle var oldu, yeri yeşerten güneş
Bilirim karanlıklar, tek emrinle kayıptır
Hiç olur mu gökte ay, gecelerde güne eş?
Görmezlikten gelirsem, affedilmez ayıptır.
Mutsuzluğa gark etti, korkutuyor hasletim
Merhamet et, ben garip, ben öksüzüm, ben yetim…
Yardımına muhtacım, şekva değil niyetim.
Ölmüşe can verensin, ölü eden diriyi…
Beni artık canlandır, yalvarırım, El Muhyi!
Açılan yüreğimle, boşalan gözyaşımla
Cemalinden süzülen nur katreleri gibi
Bütün varlığım ile bu çileli başımla
Secdeye kapanarak sana geldim, Yarabbi!
Kabul eyle duamı, bağışla günahımı
Ne olursun duy artık, çektiğim bu ahımı!
Gölgelerden uzak kıl, gelecek sabahımı
Günahına mani ol, dilimin ve elimin
Beni sensin koruyan, sahip ol, El Müheymin!
Acziyetimi basıp, ateş düşen koynuma
Eyyup sabrını sarıp, tevekkül hırkasıyla
Geldim işte kapına, tüm vebalim boynuma…
Yakarıyorum sana, duaların hasıyla.
Senden korkum nâr değil, uzak kalmak sevginden...
Gönderdiğin kitabın doyumsuz ahenginden…
Uzak kalmak, cennetin cezbedici renginden…
Sebebinden gafilim, tükendi tüm mecalim
Bildiğin gibi kurtar, bu çileden, Ey Âlim!
Kudretinden daha çok bahşet derman hediye
Göğü inleten ahla durmadan yalvarayım
Kalbimden taşan aşkın daha da yaksın diye!
Bir yüzü ak kulunum karadan da karayım
Ar ederim önünde diz çöküp yalvarmaktan
İçmeye yüzüm yoktur şerbet akan ırmaktan
Muhtacım vuslatına usandım bu firaktan.
Yarattığın bu kula sensiz yaşamak haram…
Nura gark et kalbimi Zül Celâl –i Ve’l – İkrâm!
Gün gelip can verirken, eksik koyma suyumu
Ki içimi kavuran, mahveden ateş sönsün!
Şavkınla ışıklandır, ıssız çölde kuyumu
Ki mekânım zindandan, huzurlu köşke dönsün!
Rahmeti gazabını aşmış olan Güzel Yâr!
Tutunduğum dallardan hani elimde ne var?
Dünyanın ateşinden imdat eyle sen kurtar!
Bilirim cürmüm büyük, değil yalvarmak haddim
Yardımına muhtacım, el uzat El – Mukaddim!
Ya İlâhi! Zikrinle çağıldarken bu pınar
Çağların kirlettiği ruh bedenim arınsın
Yaralarım çok derin, yaşlı yüreğim kanar
Hayata çizgi çeken kulun sende barınsın!
Ya İlâhi yıprandım, yoruldum kederimden
İsyanıma pişmanım, bu kötü kaderimden
Bak yine mağlup olup döndüm son seferimden
İstikbalim elinde, her cefana eyvallah!
Ak pak eyle ruhumu, çare sende, Ya Allah!
AFET KIRAT
Afet KıratKayıt Tarihi : 11.6.2010 01:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Muhtesem iceriyle siiri, hecenin sultani olarak senden okumak cok guzeldi.
Kutluyor, sevgiler sunuyorum.
Tek takıldığım yer ''İsyanıma pişmanım, kötü kaderimden '' derken anlamı gizli olan açıklamasında ise kaderin kötü olmadığını kabul eden kalbin sızlanışını;
imtihan kaderimden diye diye dizilseydi daha has olurmuydu diye düşünmeden edemedim.
Yüce Allah (CC) sizden razı olsun ve Yunus Suresi 62-64 n cü ayete(meal) sizide katsın.
TÜM YORUMLAR (34)