Yüzünü göremediğim, sesini duyamadığım her an kahroluyorum. Acını sineye çekiyorum, yatalak bir hasta gibi uyumaktan başka bir şey yapamıyorum. Seni unutamıyorum, unutmuyorum, unutmak istemiyorum... Seni seviyorum. Sadece seni seviyorum. Gözlerimden akmıyor yaşlar sana söz diye. Gözyaşlarının da yutulabildiğini anlıyorum boğazımdan içime akarken. Resimlerine bakıyorum iki tane sadece yetmiyor artık. Kokunu içime çekiyorum, sancılanıyorum. Daha kaç zaman var sonsuza. Dayanmak çok zor bu yalnızlığa, bilir misin?
Sen varsan tamamdı hayat, sen varsan dururdu saat... Sende bıraktım zamanı ben. Ne gün doğuyor gecelerime ne de karanlıklar aydınlanıyor. Sen yoksan aydınlık da yok. Olsun da istemiyorum zaten. Olmasın sensiz hiçbir güzellik.
Sensiz karanlık çöktü benim şehrime...
Seni ellerimle verdim hiç bilmediğim bir bedene. Kendi ellerimizle teslim ettik birbirimizi hiç güvenilmez ellere. Ne acı. Kokunu, o yüzümü aydınlatan akşam gözlerini, yüzündeki tebessümü, minik ellerini başkası hissedecek. O hissedecek. Sen de razı oldun beni başkasına teslim etmeye. Sen de bıraktın beni. Olsun. Sağlık olsun mu denir bilmiyorum. O da denmez. Sağlığım da yerinde değil bu günlerde zaten. Hiçbir şey yok işte gittiğinden beri, bittiğimizden beri. Sonlara başladım artık çünkü başlangıçlarım sende kaldı. Dahası yok.
Uyanıyorum hiç olmayan sabahlara. Her uyanışım da yeni bir hayal kırıklığı yaşıyorum yokluğunu anlayınca. Her hüzün adını taşıyor, belki de bu hüzün artık bizi taşıyor. Dedim ya zamanı sende bıraktım ben. Kalan zamana hüzün adını verdim. Ne olduğunu bilmiyorum ki şimdi ben bu hayatın anlamı yok. Ne kadar arabesk göründüm değil mi? Melankoli de değil bu. Boş verelim işte adı her neyse. Zaten ne olduğu da umurumda bile değil.
Korkma sakın hep olduğu gibi sakladım hüznümü de. Bari ona kimse dokunmasın, değil mi? Gecelerimize uyanıyorum hep, bir hayat dolusu yazılar yazıyorum sana her gece. Bir gün belki eline geçer hepsi. Saklamak istersin belki ya da okumak istersin. Bitmeyecek bir ömür boyunca, sahibine ulaşamayan mektuplar… Mektuplarımız… Cümlelerimiz de bitmeyecek… Daha söylenmemiş o kadar söz saklı ki ruhumuzda…
Karanlık odamızda sakladım seni. Her gece usanmadan sana uyanıyorum sana yazıyorum sana sesleniyorum. Duyduğundan da çok eminim… Duy beni. Sadece hisset. Ben hissediyorum!
Yine de çok seviyorum seni. Bitmemize rağmen çok. Yıllar sonra pişmanlıklarla dolu bir geçmiş bırakmış olarak bakacak olsam da ardıma, bulacağım tek gerçek SENİ GERÇEKTEN ÇOK SEVMİŞ OLDUĞUM.
Sinem TağaKayıt Tarihi : 23.10.2009 12:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)