GÜNLÜĞÜMDEN – 20
Kendime ve tüm kainata güzellikler dileyerek başlıyorum söyleşime seninle. Sevgili Tutku. Birkaç gündür hastayım ve tüm yönlerden çok yorgunum.
Hem iyileşmeye, hem sorunları çözümlemeye, hem de olayları kötü yöne akıtmamaya, güçlü-sağlam ayakta kalmaya çalışıyorum. Zaman-zaman, gereksiz ve çok-çok anlamsız fırtınaların ortasında buluyorum kendimi. Ama o fırtınaları yaratanlar, Nil’in ne kadar güçlü, sağlam, kararlı bir yapıda olduğunu bilmiyorlar.
Tabi ki atlıyorum, atlamak zorundayım bu fırtınaları. Gülüyorum ancak. Zaten, sadece gülünür. Bazen, tek taraflı iyi niyet, sabır yetmiyor. Tutku, Şerife’yle güzel bir biçimde ayrılmayı istedim hep ve hala istiyorum. Birşey bitmişse, bitmiştir. Kavganın, saçma tartışmaların anlamı ve hiç gereği yok. İki yetişkin, uygar insan gibi uzlaşırsın. Hadi uzlaşmayı bırak, güzellikle uzaklaşırsın.
Of Tutku of yoruldum. Bir de hasta olmasam. Geçecek bu günler biliyorum. Şerife’yle güzel ayrılır, güzel kalırız dilerim. Arkadaş-dost olarak, görüşürüz. Ben böyle istiyorum. Şu iki günlük dünya da, paylaşmayacak bir şey
yok ki. Arkasından işler çevirdiğimi sanıyor. Ama Allah şahidimdir ki, öyle değil.
Kaç gündür bitiremedim bu söyleşiyi. Hep bir şeyler çıktı. Çok şükür daha iyiyim. Bu gün çok mutluyum. Standım bitmiş ve çok güzel olmuş,Anar öyle söylüyor.Bu gece ya da yarın sabah kurulacak. Ben de büyük olasılıkla, yarın işe başlayacağım.
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.