Genç değilim,
ne yazık ki genç değilim.
ben Senin bahçende bir ceviz ağacıyım;
dalları,kolları her yanı kaplamış,
ve etekleri kırarmış;
yosun tutmuş gövdesi,
saçı, sakalı ağarmış;
sarkmış her yana kolları.
Kökleriyle toprağa sımsıkı sarılmış,
onunla bütünleşmiş,
âdeta tek vücut olmuşum:
Kocamış,
yıllanmış,
dimdik ayakta.
Gücünü; özünden,toprağından ve
ebruli bakışlarından alan...
Her hava kararmasında kapını kapatır,
beni bir başıma bırakırsın dışarıda;
soğuğa,
ayaza,
yağmura,
boraya,
tipiye karşı
esmer akşamlarda.
Ve sen çiçek demetleri gibi
yatağında misler gibi uyurken
bana,
sağırlaşmış bir çığlık gibi,
bitimsiz gelir kör akşamlar.
Bu sonsuz gecelerde tesellim;
gökteki yıldızlardır.
Oralarda,
bir ışığım vardır saçılmış,
takım yıldızlardan
ve onda Senin iri gözlerin...
Bal kayısı renkli gözlerinle dertleşir,
konuşur,
avunurum.
Ve şafak,
sünger gibi örter,
emer gecenin kasvetini
ve kuşlar konar dallarıma;
en güzel serenatlarını
pencerene karşı yaparlar
Seni uykundan,
tatlı,tatlı uyandırmak için...
Ve sokakta insanlar başlar koşuşturmaya,konuşmaya;
bense dünyaya sağır,
yalnız Senin sesini duyarım.
Ve yükselir sesin her sabah
kanatlanıp konar kalbime.
Yağmurun saflığı,
rehâveti vardır sâkin sesinde.
Ve bakışlarını da ararım
her kapı açılışlarında.
Ve uyku mahmurluğu üzerinde,
açarsın perdeni her sabah;
fırlatırsın bakışlarını,anlamsız ve boş,
kapalı yüreğimin solgun duvarlarına.
Bense,
güneşten daha çok özümserim bakışlarındaki ışığı.
Kökümde,
gövdemde,
her yanımda ateşler yanar,
Ağustos misali...
Ve baharlar gelir,
çapalarsın toprağımı havalansın diye...
O zaman yerden buğularım yükselir
sarar Seni kollarına ve terlersin,
bunun benden olduğunu bilmeden.
Terlerin dökülür toprağa ve bende birleşir
çamur şahı olarak.
En hâz dolu saatlerimdir bu zamanlar Senle paylaştığım.
Ve sular yürür köklerimden oluk oluk,
yeni sürgünler veririm ateşli,
körpe uçlarımdan.
Meyveye durur dallarım
Sen devşiresin diye.
Sıcak Temmuz ikindilerinde çay içersin kanatlarımın
altında.
Ve uyursun sonunda gölgemde;
yüzünde huzûr ve
bin bir gülücüklerle.
Doyasıya seyrederim Seni gün dönümlerine kadar.
Evet işte böyle günlerim ve gecelerim
hep Sana yanık
Kayıt Tarihi : 20.11.2009 12:19:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Süleyman Altunbaş](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/11/20/-bahcende-bir-ceviz-agaci-.jpg)
çapalarsın toprağımı havalansın diye...
O zaman yerden buğularım yükselir
sarar Seni kollarına ve terlersin,
bunun benden olduğunu bilmeden.
Terlerin dökülür toprağa ve bende birleşir
çamur şahı olarak.
En hâz dolu saatlerimdir bu zamanlar Senle paylaştığım.
Ve sular yürür köklerimden oluk oluk,
yeni sürgünler veririm ateşli,
körpe uçlarımdan.
Meyveye durur dallarım
Bir yürek şiirde sevadayı bu kadar doruklarda ve duygunun en güzeliyle anlatabilirdi.sevgilin kapısında herşey olmaya razı hüzünlerle dolu bir ceviz ağacı inanın keyifle okudum.ellerinize sağlık
yüzünde huzûr ve
bin bir gülücüklerle.
Doyasıya seyrederim Seni gün dönümlerine kadar.
Evet işte böyle günlerim ve gecelerim
hep Sana yanık
.................
Yüreğinize ve emeğinize sağlık.Ne güzel bir şiir olmuş.Kutluyorum.Tam puan
TÜM YORUMLAR (16)