İş yerimde, sürekli insanları gözlemliyorum. Dün akşam da, hem yazıyor, hem de izliyordum.Küçük bir çocuk sesi,' Ben gitmek istemiyorum.' diye haykırıyordu. Babası:' İyi, sen kal, biz gidiyoruz.'Dedi. Baktım, 4-5 yaşlarında tatlı bir kız. 'Baba beni kucağına al.' Diyerek ve ağlayarak koştu. Adam hemen geri döndü ve aldı kucağına kızını. Çocuk sarıldı babasına,başını da omuzuna koydu. Anladım ki, hem aklı oyuncaklarda kalmış. Hem yorulmuş, hem de sevgi-güven istemişti. Babası okşadı onu,yanağını öptü.
Baktım öylece arkalarından. Kendi çocukluğum geldi aklıma. Paramparça, suskun, delicesine özlemli, yaralı, kanatları kopuk. Ruhunda tayfunlar, kasırgalar kopan, petrol yangınlarında kavrulan. Dışa hiçbir şey belli etmeyen, kendini çocuk bile hissetmeyen, çocukluğum. İçimden ben de haykırırdım,'BABA BENİ KUCAĞINA AL. NE OLUR BİRAZCIK SEV BENİ.' diye. Ama yanında bile oturamazdım.
Çocuklar hep mutlu olmalı.Sevgi-ilgi görmeli, güven duymalı. Hala kulaklarımda çınlıyor ve ruhumda yankılanıyor o ses. BABA! ! ! BENİ KUCAĞINA AL.
Gözlediğim şeyler arasında. Alanyada çocuklara çok değer veriyorlar, çok seviyorlar çocuğu. Ve artık, babalar çok değişmiş. Yanlarında, anneleri olduğu halde, babalar ilgileniyor çocuklarla. Mutlu gülümseyişlerle izliyorum onları. Anneleri olmadan, çocuğuyla ya da çocuklarıyla gezen, ilgilenen babalar da var. Çok güzel bir şey bu. Nesil değişmiş.
Dün akşam beni mutlu eden birşey daha gördüm. 8-10 yaşlarında,bir ayağı alçılı kızını, babası kollarına almış gezdiriyordu.Annesi de yanındaydı. İlk görmemle çıkışa yürüdükleri zaman arasında, saatler geçmişti. Harika birşey ya dedim içimden. Evet, harika. Özellikle benim ve kardeşlerimin büyüdüğü ortam düşünüldüğünde. Harika gerçekten.
Sen gideli, onuncu yıl bitecek baba. Bizi ve tüm yaşananları görüyorsun biliyorum. Anladın değil mi yanlışları ve o yanlışların, hayatlarımızı paramparça ettiğini. Ben ne kadar bağışlasam da, içimdeki acı geçmiyor. En küçük birşeyde, anılar fırlayıveriyor ve bir çığlık kopuyor içimden.' BABA! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! BENİ KUCAĞINA ALSANA.
Nilgün ACAR 14.03. 2010
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim