Ceza caydırmıyorsa, çok bilekler kesilir,
Yapılan vicdansızlık, istense halledilir…
Ahlaki değerlerle, dinî önlemler olmalı,
Yasal düzenlemelerle, Rable uyarılmalı…
Hırsızsa usul koymuş ve ceza uygulamış,
..
Programlarımıza bak, bir de yaşantımıza,
Haberlerimizden tut, gel bak ahlâkımıza…
Kıyaslamak istersen boşuna kıyaslama,
Hani inanç kavramı, o zaman hiç konuşma!
Kul hakkında sorun var pek öğrenememişiz,
..
Mantığına uydu mu?
ALLÂH(c. c.) ’ın ikiliği,
Hayaline girdi mi?
Cehennem sıcaklığı…
Neden şirk koşuyorsun?
Bu inanç çirkinliği…
..
Batıl bataklığında,
Bidatler edinmişsin,
Batıl bir hastalıktır,
Sen inanç zannetmişsin…
Kur’an ve sünnet varken;
Şeytana inanılmaz,
..
Ruhun, nefsin düzensiz, bâtılın izindesin,
Ne zaman kışkırtılsan, kargaşa peşindesin…
Yakıp, yıkıp yok etmek, negatiflikten gelir,
Onarıp ıslah etmek, bozgunculuk giderir…
Hakikat dinlenilse, bozgunculuk hoş değil,
..
Mısır
Mısır'daki evrensel döngü, çok göze batarcasına yaşanıyor! Firavun, Musa neslini katlederken aslında karşıt bir enerjiyi de kendi eliyle inşaa etmiş. Sonrası malum. Yusuf dönemindeki tapınak rahipleri de halkı ilahlarla kandırıp aşağılamış ve malı kadını tapınaklara çekmiş. Bunun neticesi olarak da Firavun, Yusuf peygamberle müttefik olup tapınaklara askeri hareket düzenlemiş ve rahipler zindan atılmış. Her şey açık değil mi? Bu karşılıklı enerji akışı gözlenebilir değil mi?
Mısır, din ve mezhep kavgalarının Peygamberlerin (Musa ve Yusuf) diyarı; Musa, Firavunla mücadele ederken Yusuf döneminde Yusuf, devrin firavununun askerlerini tapınaklara saldırtıyor. Rahipleri zindana tıkıyor. Yani bir dönem Yusuf döneminde Firavun tapınaklara karşı bir peygamber ile müttefik olabiliyor! Musa döneminde ise Firavunun sarayında büyüyen bir peygamberle aynı firavun ters düşüyor! İnanç alanındaki kavganın her yanı ve doruğu yaşanmış. Bu miras devir alınmış.
Yusuf peygamber zamanında tapınaktaki rahipler dinsel alanı tamamen kontrol edince halkın malını ve namusunu da tapınağa istemişler, o dönemde Yusuf peygamber var ve bu oluşan zulme "Dur" demiş! Bunu da firavunun askerleriyle yapmış, "Mısır azizi" olunca. Oradaki enerji aslında tüm zamanlarda tekrar edip duran bir durum yani birileri zulüm ettiğinde diğerleri onun zulmüne karşı duruş geliştirdiğinde biriken enerji kullanılır. Yani rahipler halkı kandırıp mal ve kadınları tapınaklara hapsedince sorun çıkmış. Yusuf peygamberin hayatını anlatan filmlerde bu çok ayrıntılı var! Musa'nın durumunda da aynı seyir gözlenir. Firavun halka eziyet edince doğan enerji Musayı güçlendiriyor, bazı alimler Musa'nın ırkından öldürülen her erkek Musa'da temsil edilmiş; Musa'nın gücü hepsi kadar olmuş. Yusuf'un durumda ona benzer yani Yusuf'un "Rüya yorumu" kıtlığı haber vermesi, yetki almasını "Mısır Azizi" unvanını almasını sağlıyor ama Firavun başta. Yani Yusuf, firavunun memuru hükmünde. Yusuf, zalim ve beceriksiz rahiplerin boşalttığı alanı dolduruyor! Enerji akışı böyle, birileri zulüm yaparken bir alan oluşur, o da birilerince doldurulur! Mekke kodamanlarının zulmünden boşalan alan da doldurulmuş elbet. Böyle bir seyir var.
..
Okumayı (yazmayı) , başörtüsü saydılar,
Başörtüsü var diye, sokağa salmadılar…
Sofra örtüsünü de, yasaklamak isterler,
Masa örtüsü için, izin bile vermezler…
Oysa ne fark edecek, örtülü veya açık,
..
Her inanç ki büyük kâr,
Karşılığında cennet,
Yaratıcı ALLÂH(c. c.) var!
İstersen hep inkâr et!
Hesabını Rab sorar,
Onun cezası da var…
..
Ferâset sokağı irfan naaşı
Çokluk ziyafeti kör etti bizi
Seyre söylenirim sözlerim şaşı
Ne kadar dert ettik birbirimizi
Bilge yağmaları lafızlar süslü
Köşeler kalemler köpekler yallar
..
Ne kapılar açıldı,ne haberlerimiz geldi
Gemiyle gidip gelmeyenlerin ötesinde
Kalplerinde inanç dillerinde tekbirleri
Yer aldı hak yolunda gidenlerin içinde
Geldik dünyaya bir sınava girmek için
Seven sevdikleriyle birlikte olmak için
..
İlkel insan âdeti, haksızlık meselesi,
Hukuka güvenmeyen, kabile düşüncesi…
Nefis öç almak ister, çaresizlik tetikler,
Adaletsiz dağılım, kin ve nefret körükler…
Batıl düşüncelerle, zulüm el ele verir,
..
İnançsız kul olur mu?
Rab’bim inanç vermiştir,
Okur veya anlarsan,
Hidayet gelecektir…
Ruhlarımızda var,
Biz inançsız değiliz,
..
Haydi canlar arkadaşlar yoldaşlar
bırakalım aşk şafaklardan geceye insin
ve duygularımız geceye ışık tutsun
hiç bir ölüm karanlıkta kalmasın
ve her duygu bir mektup olsun
ve her mektup sahibine ulaşsın
yeter ki yürek direncimiz bitmesin
..
Sevgili Ağabeyim Değerli ülküdaşım Dursun Elmas Beyefendi'nin 30 Ağustos tarihinde Zafer Bayramı ile ilgili yayımladığı kutlama mesajını okudum Yüce Türk Milletinin bir evladı olarak öylesine duygulandım ki tarifi imkansız Ta ki İbn-i Türab Rumuzlu bir Efendinin Kutlama mesajını altına yazdığı yorumu okuyana kadar.
Kendilerinin Yazmış olduğu yorum aşağıdadır.Aynen aktarıyorum
DURSUN BEY; NİYE İSMİNİZ GİBİ, 'HER İLKELLİK VE GERİLİK YERİNDE DURSUN,ÇAĞDAŞ MUAASSIR MEDENİYETLER SEVİYESİNE YETİŞMEYELİM,BİR KAÇ BASMA KALIP SLOGANIN VE YÜZ SENE ÖNCESİNİN BAĞNAZLIĞININ MAHKUMU OLALIM'DEMEYE GETİRİYORSUNUZ?
LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ AMA,ŞAYET YÜRÜSEYDİ YİNEDE MAKUL VE İLMİ LAFLARLA YÜRÜRDÜ.IRKÇILIK,FAŞİSTLİK,BAĞNAZLIK,YOBAZLIK KOKAN TERANELERLE DEĞİL!
BİR FANİNİN SÖZÜNÜ DİN GİB ALGILAMAK AYRI BİR GAFLET ÖRNEĞİDİR.HER FANİNİN SÖZÜ GİBİ,TABULAŞTIRILMIŞ BAZI FANİLERİN SÖZLERİDE MİADINI DOLDURMAYA MAHKUMDUR.SÜSLÜ LAFLAR KARIN DOYURMUYOR.MİLLET; İŞ, AŞ,MESKEN VE HUZUR İSTİYOR.ARTI BİRDE KİMSENİN SINIR KOYMADIĞI İNANÇ HÜRRİYETİ İSTİYOR.
..
Toplum fikri günümüze değin, toplumcu düşünürler dışında öyle pek bir pekin düşünme ve ayırt etme olacakla, tanınmamıştır. Hala da geniş yığınlar elinde toplum kavramı, kendi anlamının erginliğince tanınmamaktadır.
Bu gibi bilmesinlerciliği sözlerinin bilimsel olmasıyla dem vuran, kimi aydın ve akademisyen çevreleri içinde de görmek; durumun en yıkıcısıdır. Toplum; halkla, ulusla, milletle, karıştırılıp; her biri birbiri ile eşitleniyor, ya da kem küm edişlerle, birbirinin yerine kullanılıyordu.
Ki bu sözcükleri kullanılışlar, bilinçli bir seçilim olmayıp; ağza ilk yakın gelen kavramın söylenmesi, şeklinde beliriyordu.
Bizim için ha, millet milletti; ha ulus ta ulustu. Ha bunların ikisi de toplumdu! Bizim için ne fark ederdi ki hepsi de aynı kapıya çıkardı! Bizlerin milleti, ulus; ulusu da, millet gibi tanımlama ve anlatır olma yetenekti karıştırmalarımız yüzünden, ne bir bilgiyi tasnif edip giriştiren bilincimiz var olmuştu. Ne de, bu tasnifler kıyasında bir analizdi yeteneğimiz dahi oluşamamıştır.
..
Binlerce gönül eri,
Yarınlara bakıyor.
Taştı rahmet deryası,
Ümitlerle akıyor.
Umman oldu zerreler,
Tüm bentleri yıkıyor,
..
Hazır olmadığımız dillerde sakız olmuş,
Şahsımız alçaltılmış aptal yerine konmuş…
Hakikat gizletilir korkulanı bilelim,
Neye katlanacağız sonucunu görelim?
Nedir bu ince ayar inanç mı alınacak?
..
İtikat sahipleri Rab’bin yolundan gider,
Rab yolu eksiksizdir bize rehberlik eder…
Aldananlarımız var nefislerini dinler,
Kitapları tanımaz peygamberi reddeder…
İnanç olgunlaştırır, iyilikler onarır,
..
Konuşulmasa dahi uzaylı gerçeği var,
Gelen misafirlerden dost olmayanlar da var…
Biz, insan kullarını Rab’bimiz aydınlatmış,
İnsanlığa indirmiş, Kur’an’ını yollamış…
Onlar, kimdir bilemem belki yaratıklardan,
..
Kardeşimizsin desek, bunu diyemiyoruz,
Dünyalı Dünyalıyla, yetinsin istiyoruz,
Aramızda ki farklar, bunu çok engelliyor,
Dost bile değilsiniz, sizi tanımıyoruz…
Tekniği aşmışsınız, fakat ne kaybettiniz?
Merhametiniz var mı, inanç taşır mısınız?
..