“Kitapların Işığından Edindiğimiz Varlığın Manasını Ebediyete Taşıyan Duyarlılıklarız Biz! .”
Kemal KABCIK’ın Kaleminden:
Kitap Anlatısı Arşivciliğimizle; Hangi İnsanımıza Aşkla Kalem Döndürmek Nasip Olur Ki? ...
Kütüphane arşivciliğinin temelinde; kendi kalem gücünün verimliliği, hat safhada yaşanabilirliği için, kolay bir işi meslek edinmek vardır; şair veya roman yazarı olabilirsin kendince! . Mesleğine aşık ol ve dünya çapında yer alan farklı yazarların, farklı bakış açılarının gözlemlediği gerçekleri bir bir fark et ve de kendi kaleminle mesleğinde ilerlerken, şahsi kazanımların kadar, kendi memleketinin insanlarını da hesaba katarak düşün ki, varlığının muhafazasını sağlayabilesin daima! . Bir mesleğin ince ayrıntıları ve bir mesleğe duyulan sevgi sayesinde varlığını gösterecek olan çalışma azmi; insanın ruh ve bedenini olgunluğa taşıyan bir unsur olduğunu asla unutmamalıyız, diye düşünüyorum! . Severek yaptığım bir işi mesleğim edinmeliyim ki, çalışma ve verimliliğini arttırma yolunda; hayat boyu daimi huzur beni de bulsun! . Yaşanılan stres ve çelişkiler yumağında bocalayan insanın kurtuluşuna; “EMEK” en iyi ilaç ve çalışanın alnından dökülen “TER,” gerçek huzura damlayan ve bir damlacık ümitlerin birikimiyle oluşan şiir ve paragraflar belki de toplumsal sevince dönüşebileceğini de asla aklımdan çıkarmamam gerektiğine, temiz bir kalple inanç getirmem gerektiğini düşünüyorum! . İnançlı insan; elbette ki beklentisi olduğu başarıyı yakalayacaktır! . Tarihimizde başarı sağlamış Atalarımız bize en iyi örnek olacaktır, diye düşünüyorum! ...
..
Ey Oğul; Karanlığın Tanımı Olan İnsanlara Sağlamından Öğüt Ver! .
Ey Oğul; mızıka çalmak değildir görevin: bağlamanın hasını bul! .
Ey Oğul; inanç kefesinin biridir kalbin: nefrete, sevgileri an! .
Ey Oğul; duvarları yıkma: karanlığı görmeyen, aydınlığı bilmez! .
Ey Oğul; daima sevgi ile motive et: başaran dostlukların olsun! .
..
İnsanın Kendisi Yalancı Değilse O İnsan Herkese İnanıyor!
Sevgi adına öncelik ile kendimizin güçlü bir inancı olmalıdır:
Sevgi her türlü kötüyü ve her türlü kötülüğü ıslah edecektir!
Buna kendimizin kesin inancı olmalı ve her gün inanç artsa:
Yeni katılımcılar ile dünya sathında barışı yaşayabilsek biz!
..
70-Ahır mı yıkıldı, bunlar ölürmüş
Katırlar mı tepişti, olan bunlara
Sinek de bunlara konarmış, kuşta...
Kurt da bunlara düşermiş!
Kendinden gayrı canlıyı bi idrak görüp
Savaşta da, barışta da sevabına ölür
Depremde ölür, günahına ödeşme diye
..
Hayat kısadır.
Bazen üzüntü,bazen sevinç.
Bazen yalanlarla dolu,
Bazen inanç.
Hayat kısadır.
Ne ağlamaya değer,
..
Atatürk'ü din'i bir kimlik ile öne çıkarmak isteyenler;
Toplumun, sadece demokrasi ve yurttaşlık bilincinden yoksun, cahil kesimlerini kandırabilen, zavallılardan başkaları değiller!
Oysa; Dünyanın tüm aydın insanları bilir ki;
Atatürk, devrimlerini Arap kültür emperyalizmine karşı başlatmıştır..
Ve,
..
PAYLAŞILMAYANIN ANLAMI NE? .”
KEŞKESİZ BİR YAŞAM İÇİN PAYLAŞIM ŞARTTIR! .. Değerli Hocam; yukarıda, tırnak içerisinde yer alan, konu başlığı düşüncenizle, paylaşımın gerekliliğine ve de önemini kavrayabilmiş olmanın mutluluğuna erişmiş bir insan olarak; kitaplarınızda dile getirdiğiniz ve paylaşım yolu ile daha iyi ve daha güzel olan yeni tecrübe birikimlerinizi, okuyucularınız ile yaşamak istemeniz, yapılması ve olması gereken en iyi insancıl bir davranış olduğu düşüncesindeyim. Sizin, kendinize ait mutluluğu nasıl keşfettiğinizi ve yaşamış olduğunuz mutluluğu daimi kılabilmek için kendinizle nasıl bir mücadele içinde olduğunuzu, kitaplarınızı okuyarak öğrenebilmek mümkün. Değerli Hocam; siz, geçmişte yapmış olduğunuz her davranışı ve, toplum ve aile içerisinde iletişim halinde iken sarf ettiğiniz sözler üzerinde tüm sorumlulukları üzerinize almış yapınızla, kendinizi yargılama yoluna girmiş ve bize bu şekilde örnek teşkil eden Değerli bir Büyüğümüz, Hocadan da öte, bir BABA rolünü üstlenmiş, değerli bir büyüğümüzsünüz. Bu sözlerimi samimiyetimle söylediğimi dile getirmek isterim; çünkü, kendi yaşantısının olumlu ve olumsuz yönlerini kaleme almış ve, edinmiş olduğu yeni bilgiler ile, geçmişte yapmış olduğu hataları sahiplenen ve acı tecrübeleri paylaşma cesaretini gösterebilmiş başka bir insanı tanıyabilmiş olmanın mutluluğunu henüz tadabilmiş değilim. Bir insan, kendi bireysel başarısı adına geçmişe dönebilmeli ve yaşadıklarını yeni öğrendiği bilginin ışığı altında değerlendirerek, geçmişte yaptığı davranışlardan ve geçmişte insanlarla gerçekleştirdiği iletişim esansında kişilere sarf ettiği sözlerden sorumluluk alarak kendini yargılayabilmeli ve bu şekilde, geçmişte yaşanan hatalardan yeni dersler çıkararak, bir daha aynı hayatı tekrarlamamak için, irade ve istikrarlı olabilme konusunda, kişi kendisiyle verdiği mücadeleyi devamlı kılabilmeyi düşünebilmelidir. Değerli Hocam, bende, kendi bireysel gelişimim adına, kendine yönlenmiş ve kendi yaşantımdan; yaşadığım olumlu ve olumsuz olaylardan çeşitli dersler çıkararak, bir daha aynı hatayı işlememek adına, kendisiyle mücadele etmem gerektiğine, yürekten inanan bir insan haline geldim. Eğer ki bir kitap yazma yolu ile, yaşadığım acı-tatlı deneyimlerimi kaleme almak gibi bir fırsatım olsaydı; yine sizin kitaplarınız aracılığı ile paylaşıma sunduğunuz sevgi dolu yüreğiniz gibi, bende kendi yüreğimi sayfalara aktarabilmeyi, ve tüm insanlarla onurlu bir davranışı gerektiren paylaşma yürekliliğini gösterebilmek isterdim. Paylaşma cesaretini sergileyerek, bize yüreğinizi açma ve tüm gerçekleri okuyucularınızla paylaşma isteğinizi ve bu amaç doğrultusunda sarf ettiğiniz emeği saygıyla karşılıyor ve hayatımda, paylaşımın önemi konusunda sizi örnek aldığımı ifade edebilmeyi isterim. Sizin cesaret gerektiren yürekli paylaşımlarınızla, yazdığınız her yeni kitap ve katıldığınız her televizyon programları ile, daha nice bilgi ve tecrübe birikimlerine ulaşarak, acı-tatlı tüm olaylardan yeni dersler çıkararak, hayatımızı yeniden şekillendirebilmenin anlam ve coşkusu ile yüzleşebilme imkanını bulabileceğizdir. Bu inanç doğrultusunda, kitaplarınızı okumayı ve katıldığınız televizyon programlarının takipçisi olmayı sürdüreceğimi dile getirmek isterim. SAYGILARIMLA...
http:www.dogancuceloglu.net/sizdengelenler/834-paylasilmayanin-anlami-ne
..
Bu yapı, altmışın üzerinde çete hareketi ile ve yirmi yedi tane meydan savaşı ile kurulacak. Daha Medine döneminde, geleneksel kervan vuruşları yöntemi ile olmayan ekonomik tabanın da oluşumunu sağlıyordu. 10 yıllık bir sürede 90 kadar gazve ve seriyye hareketi yapılmıştır.* Gazve Arab'ın meydan savaşıdır. Seriyye ise Arab'ın gece ve sabaha karşı düzenlediği baskınlar, genel çapul hareketidir. Daha bir seriyyenin Ya da gazve savaşının insanlar üzerlerindeki psikolojik etkileri, korkuları toplumda silinmemişken, ortalama her 40 güne bir çatışma, yaralanma yaralama, öldürme ölme, talan etme, talan olma, korku endişesi ve korkutma ortamının var tutulduğu tedirginlikle yaşayış, baskın, savaş gibi çatışmacı yapı ve var oluş, daha işin başında ortaya konur olmuştur.
Siz bu stratejileri önemle düşünmemiş olabilirsiniz. Hele hele hicretin daha 6. ayında ordu kurmayı, tasavvur etmemiş olabilirsiniz. Ama girişilen yol, çetin ve nesnel ve somuttur. Yol, isteseniz de istemeseniz de, İŞLEVİ belirleyecektir. Yol, sizi böyle düşündürüp, böyle bir zorunlulukla davranmaya zorlayacaktır. Yüce Tanrı, müminlerin; ''...kendilerini ve mallarını cennet karşılığı satın almıştır'' 9/111 İşte bu, böylesine bir ihtiyacın duyulmasındandır.
Yaptırımın daha somutu olan günlük yaşamı da düzenlemeler, yaşama müdahale ederlik, müşahhas ayetlerle bu yapı berkitildi. Tüm bunlar, İlahi olmaktan çok, yercil (coğrafyasal) ve somut koşulların biçimlenmesi idi. İslamlıktan önce, hiç sorunsuz var bulunan, Yahudi yerleşim ve yaşam yerleşkelerinde, peygamberin öldüğü zamandan önce, hiç Yahudi kalmamıştı. Bunu sırf Yahudi geçimsizliği ile açıklamak, hiç inandırıcı olmaz ve akla ziyandır. Malsız mülksüz Medine' ye göçen işsizler ordusunun artık hem bir mülkleri hem de imanları vardır.
Bir kelimeden ve cümleden çok değişik anlamlar çıkarıp, anlama zenginliği yapmak öyle altında buzağı aranacak bir durum değil. Sıradan bir anlam kılarlıktır. Ve hemen hemen her cümle, anlama çokluğu ile zamanlar üstülüğü gibi algılamayı, insan mantığı tanılar. Oysa çok anlamlılık yapacağım diye yapılan bir söylem; güncelin anlamamasına ve hiç anlamamasına neden konusu olabilir. Bu hiç görmezden gelinen bir kusurdur. Örneğin bir şiirin bir satır cümlesinde çok anlam çıkardım. Bunun beş, altısını aşağıda belirtiyorum.
..
Şimdi vakit umudunun ertesi...Sensiz dünlerimi,senli yarınlara bağışlıyorum...Yüreğime dokunmuş bütün hasretlikleri,üzerine ay doğmayan,sonra sabahı bulmayan gece nöbetlerimi ardımda bırakıyorum...Ve susuyorum,sessiz çığlıklarımı kalbime gömüp,kanıyorsam da içime kanıyorum...Dilime vuran onca sitemi,acılarımdan arta kalan ihanetleriniyse görmezden geliyorum...İçinde senin olmadığın düşlerimi,adının geçmediği bütün mısralarımı da, birbir infaz ediyorum sorgu akşamlarında...Hüzne bulanmış gülümseyişlerimi asıp yüzüm,öyle yürüyorum...Bin yerinden kırılmış olsa da umutlarım...Aldırmıyor işte sana susamış yanım...
Aldırmıyor ya! Korkuyorum...?
Şimdi vakit umudunun ertesi...İçimde hasretliklerim vuslata dönmüş...Gurbetliklerim sılaya el açmış düşlerim de bile...Sensiz günlerim vurmuşsa bile ağır yaralarla gönlüme...Yine dermanı sen bilip düşmüşüm yitik bir umudun peşine...
O hoyratça harcanan sevdanın ardından seni umut etmenin de ötesinde bir yerlerdeyim şimdi...Ne gözyaşlarım var üstelik gözümde,ne kaybedilmiş gençliğim...Hak ediyor musun sorgulamadan...Sende seviyor musun kaygısından olabildiğince uzak... Neredesin? Üşüyor musun? Ağlıyor musun diye derdine düşsem bile ne halde olduğumu bilmeni beklemeden,ya da beni düşünüyor musun diye içim içimi yemeden yalnızca sen merkezli bir inanç kurgusu içinde...Öyle karşılıksız,öyle beklentisiz...Yalnızca seviyorum seni...
..
Varlık Felsefesi
Varlığı sorgulamak, bilinç ile mümkün! Düşünen, bilinçli varlık olan insanın evrenin ve kendinin varlığını sorgulaması ve bu sorgulamanın sonucu olarak bir kanaate varması! Varlığın izahını kendince yapması!
Ontolojik değerlendirmeler, bir şeyin “Varlık” olarak irdelenmesi!
“Varlık” olarak her şeye dair bir kanaat oluşturmaya çalışmak! “Töz”, var olan! Akıl ve ruh! Varlık, bilinç ve bilim ile izah edilmeye çalışılır! İzah edilemeyen ama varlığı iddia edilen her şey, inanç kapsamındadır! İzah, soyut veya somut olabilir! Soyut izahlar da somut izahlar kadar önemlidir! Bazı somut izahlar, soyut olarak desteklenir; bazı da soyut olarak izah edilen, somut olarak desteklenir!
..
İnsan oğlunda çok ciddi bir radyoaktivite yoktur,
İnanan da moral,inançsız da maddi ışın stoktur.
Ahenkli inanç yokluğundan dünya mutsuz..!
İnançlilar dahi bu tablodan umutsuz...
Ahenkli inanca sahip olsaydı tüm insanlar,
Aile ve devlet düzeninde huzur olurdu.
..
Kırmızı hırkası artık yoktu
Yaz gelmişti ve o çoktan kışlıkların arasına konulmuştu.
Asıl koyan kazakla girendi kışlıkların arasına: koku ve azim, inanç ve güç, sıcaklık ve tanrı.
Merdivenden düşmüş bir ilah gibiydi artık
Bazen kim olduğunu iyi hatırlatıyordu
Ama kanını emenler vardı ve o kanını koruyamıyord
Içinde koskoca babaca sevilmeyi anaca öpülmeyi ve sevdiğince sarılmayı bekleyen bir çocuk taşıyordu.
Çocuğu görmüyorlardı daha kötüsü artık o da görmüyordu
..
sokağımda ışık
gözümde fer yok
yoruldum bu patırtıdan
oysa ben istemezdim ki boş bira ve meşrubat şişeleri arkasındaki umarsız ve gayesiz arkadaşlığa bakmayı.
yaşamak her bahar bir ağacın dalında yeniden doğmak değildir oysa
yaşamak vurunca sarsıntılar içindeki boş şişenin dibine vurmak değildir savunmasız suratımın ortalık yerine
ve katışıksız mutlak inanç özündeyse insanın yaşam yaşamaya değer.
..
Geceler ne kadar uzun gelir bazen insana
Hele o insan bekleyenlerden olunca
Bekleyen her ne kadar beklemekten usansa da
Sevgisi önde gelir düşleri de yanında
Eğer bir başarısızlığa uğramışsa insan
O insan başarının yolunu tutmuştur o anda
..
Yukarıdaki saptamalar, konunun daha iyi anlaşılma, argümanları olacaktır.
Bir düşünce, ilişki alanları ile belirlenecekti. İlişki alanlarının bitimi, bilginin zorunlu sınırı oluyordu. Bu sınır, o düşüncenin de, parçalı sınırlı oluşudur. Ve yeni koşul ilişki girişimi de o bilginin ikmal edilen sınırlı süreklilik yapısını oluşturuyordu. Yani her zaman ve şartlarda süren, değişmeyen; anlayış, inanış, davranış, ne fikirdir; ne inançtır, ne de fikri anlatım, özgürlüğüdür. Haydi, dolaylı deyimle, düşünce (Fikir) özgürlüğü bile değildir. Bunlar burjuva ideologlarının allayıp pullayıp fikir özgürlüğü diye ortaya sürdüğü dezefarmasyonlardır. Unutmayın ki inancın kendisi toplumsal işlev değildir.
Halkın ve toplumun insan yanının uyanmasını istemeyen, propaganda işbirlikleridir. Bilmesinlercilik yapan uygulamasıdır. Bunlar Dünya krizini, Güneş ve Dünya'nın manyosferindeki patlaklardan dolayı olduğunu açıklar işbirlikçilerdir. Endirekt, ya da; psikolojiklik olan, temel olmayan, basit tek yanlı, iç ve dış ilişkilerinden soyulmuş anlatımların, demagoglarıdırlar. Oligarşik bilmesincidirler.
Düşüncenin, bilim ve bilginin, bu sınırlı ve sürekli yapısı zorunlu idi. Bu zorunlulukta; yani fikir açıklama özgürlüğü de: nesnelin, toplumun, toplumsal yapının, toplumsal düzenleniş, toplumsal ilişkileniş ve toplumsal ittifakların; yani, üretim paylaşım tutumlarının, zaman içinde, anlamlarının ve anlatımlarının; değişip, gelişip, evrimleşmesinin gerektirmesidir.
..
ÜMMETİ BİTİREN HASTALIK TEFRİKA
Vahdetten eser yok bir avuç halkın içinde!
Post üstüne hem kavgasının hepsi nihayet
Halamı boğuşmak! Bu ne gaflet ne rezalet
(Mehmet Akif Ersoy)
..
İlah
Toprak, su, hava, ateş! Eski zamanlardan beri, bunlardan en az birini kontrol eden “İlah”, hepsini kontrol eden ise “İlahlar ilahı” olarak düşünülebilir!
Bu konuda bildik şeyler üzerinden giderek nakil ile köreltilmiş günümüz insanının aklına (Kendi aklıma) bir kapı açmaya çalışacağım. Çok basit yazacağım.
Toprak, su, hava, ateş; eski zamanlarda bu unsurlara hükmeden insanlara “İlah” denmiş hatta bu unsurlara hükmedebilen “Yarı insan, yarı ilah” gibi ara formlardan da söz edilir. Hatta metafizik varlıklar (3. Boyut ile 2. Boyut arasındaki sinyal ve enerji türü) da bu kapsama dahildirler. “Boyutlar” konusundaki yazılarımda ayrıntılı bahis var! Madde boyutu, Dünya 3. Boyut; bunun 2. Boyutu data, ruhsal boyut; 1. boyut “Ben” tercih boyutu; boyutsuzluğu da hiçlik (Hiçin potansiyeli sınırsız, her şey hiçten var oldu) O, Tanrı makamı… Bu maddi alandaki 4 unsurun mana ayaklarını da düşünerek her boyuta bakan yönlerini açmaya çalışmak, “İlah” kavramını anlamak için faydalı olabilir!
..
Türk genci, inkilapların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve inkîlapları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, 'bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır' demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silâhla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır.
Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, 'polis henüz inkilap ve cumhuriyetin polisi değildir' diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu mahkum edecektir.
..
Gezegenlerin güzelidir dünya
Dünyanın güzelidir Konya
Öyle tatlıdır ki bu rüya
Kalkıp da gitmek olmaz.
Selçuklu, Meram, Karatay'ı
İleride çoğalacaktır bu sayı
..
Ulke yikik
Ulke dusman icinde
O yurekte inanc atesi ile yasiyordu
Safi inancti
`Geldikleri gibi giderler` derken
Ve safi yurekti
`Muhtac oldugun kudret damarlarindaki asil kanda mevcuttur` derken
..