Para pul araçtır,dünyada
Gerçek zenginlik
Nefes alıp vermektir
İnanç
Hakikatsa yaratana ibadet
Ona boyun eğip secde etmektir
Bahattin Tonbul
..
Başaramamak diye bir şey yoktur.
Gün gelir, en imkansız bile başarılır.
Yeter ki, inanç olsun!
Yeter ki, azim olsun!
Yeter ki, mücadele olsun!
Yeter ki, sabır olsun!
An gelir zafer senin olur!
..
İçimde benden ve bana öyle geliyor ki bu yerküreden büyük bir dünya var. Tek başı mayım kim varsa ya gitti yada ben kapıyı açtım çekip gitmeleri için. Gece ve gündüz yok yalan ve gerçek yok kural ve düzen yok. Bedenimin nefes alıp bir kütle olarak varolduğu bu dünyanın dışındayım sürgün desem değil vatanım desem değil. Bir başı mayım tek varlığın aklımda aklımdan öte ruhumda. Garip bir haz hissettiğim uzay yürüyüşünü anımsatan. Tek renk, alabildiğine siyah, siyahın kollarında olmak bir parça huzur sunuyor sokulup uykuya dalıyorum, kısa nöbetler gibi uykularım, uyuyor uyanıyorum. inanç yok, umut yok, nefret yok bir boşlukla göz göze geliyorum, gözlerim orada kalıyor. İçimden başlıyor sessiz kelimeler gündelik olağan yoklamalarına. Sessizce dinliyorum hala orda olduğumu bilmelerinin rahatlığıyla dönüyorlar yuvalarına, bense an be an yorulduğum uykularıma. Kaç mevsimdir burası yurdum, daha kaç mevsim misafir eder beni bilmiyorum. Beni çevreleyen boşluk içime sızıyor, kalbimden onun rengine boyanmış bir şeyler damlıyor. Elleri yumuşacık, bu yaranı sarmak için içindeyim korkma diyor. Biraz sakinleşsin ruhun, biraz çırpınışlarını yitirsin yüreğinin kanatları, duyguların ağlıyor diyor neden öksüz bıraktın onları. Kalbindeki uğultuları duydum kendini de kovmalısın diyor. Benliğin, tüm bu oyunlarla seni meşgul eden, ele geçirmiş düşüncenin aktığı nehirleri. Emirler yağdırırken damarlarında dolaşıp duygularını doyurana acımasız, çok hoyrat elleri. Senin ince kalbin bu hoyratlığın soğuğunda üşümüş biraz diyor. Gözlerinden akan nuru damlıyor pamuk elleri arasına alıp ona bir şeyler fısıldıyor. Hayat bazen teğet geçer hedefleri her zaman tutturamaz, bazen bilerek yapar bunu diyor, sen daha hızlı koş daha çok çalış ve hayat okulunda iyi bir öğrenci ol diye. Senin için açtığı kucağın içinde kanatların güçlensin de rüzgarlar sert estiğinde karşı koyabil, kaybolma diye. Sen kanatlarını kırmışsın diyor, artık uçmak diye bir şey yok yaşam döngünde ve giderek küçülüyorsun bu yüzden düştün gözbebeklerinin siyahına. Göz bebeklerinle gözlerinin kaldığı yerdesin sana yabancı değil, sen seninle içindesin diyor peki diyorum sen kimsin, ben senin yitirdiğini sandığın inancım senin hayatta olmana sebebim, diyor. Ben gelmeseydim kaybolacaktın kendini bıraktığın bu boşlukta. Kanatların iyileşebilir, yeni kucaklar uçman için seni özgür bırakabilir, yüreğindeki kapanabilir, nehirlerine kuracağın köprüler oradaki savaşı kazanabilir, yeter ki sen yüreğine girmeme izin ver, kapatma dünyana al beni diyor. Ben inancım, ben umudum, ben sevgiyim, ben iyilikleri temsil eden her şeyim, herhangi bir isimle çağır beni, ben toplar tüm kimliklerimi gelirim diyor, yeter ki sen seç birini, fark etmez ne olduğu ama istersen inançla başla o en vefalısıdır bir tutundun mu hiç bırakmaz ellerini. Öylesine büyük bir yol açar ki güzel olan her şey geçebilir oradan. Benim geleceğim yok diyorum, hele sen bir çağır beni koy kalbinin bir hücresine diyor. bak ben geleceği nasıl örüyorum. Sen yeter ki yaşamak iste yoksa ölüm uzak değil sana. Mecalim yok ben böyle iyiyim bırak beni bu karanlığın koynunda diyorum burası garip bir şekilde sanki beni tamamlamakta. Kaybolmayı seçen sensin istersen yine seçip bulabilirsin yüreğini. O yok diyorum yalanmış ne yaşandıysa, hayır diyor o senin en gerçek parçan yaşanmışlıkta çizilmiş resimlere bakma geçer bu acın sen seni tamamlayan sevgiyi hatırla diyor, koy uzak bir zaman parçasına. Bir gün gelecek ve gerçek olup olmadığını zaman ispatlayacak sana diyor. Gerçekse içinizde yanan bir mum ışığında da olsa bulur onlar birbirini. Ben onsuz yaşamak istemiyorum diyorum oysa onunla olmak yasak bana. Yasaklar birer korunaktır diyor neden oraya alındınız bilemezsin. İkilemlerden yoruldum sonu yok diyorum, kaldır onları rafa unut yerlerini hatırlamak istediklerini ve şu an yapman gerekeni seç diyor. İçimden gidişini izlemek akıttı tüm kanımı diyorum acıyla baş etmenin bir tek yolu vardır kabul etmek direnmemek diyor. Ona gitmeliyim ama gidemiyorum onu sonsuza kadar kaybetmek ölümle denk diyorum. Ölüm aşkta saklı olan diriliştir diyor. Seçim senin, unutma ölüme uzak değilsin.
..
Kocaman bir yürek
içinde anlam
içinde mana
içinde güç var
neyin gücü
yeter ki buna
içinde İNANÇ var
..
Eğretiydi sözlerin sevincime saplanan
İnanç mabetlerimde hoyrat gedikler açan
Gece trenlerinin bıçkın uğultusunu
Karanlıktan sızdırıp yüreğimde patlatan
Bir tiran kisvesinde kıyıcı bakışların
Buğulu gözlerime suskun katreler koyar
..
Dilden dile inanç mı?
İnançtan dilllenmek mi?
İnanıştan uyanış mı?
Uyanıştan inanış mı?
Dayanıştan uaynış, uyanıştan davarnış mı?
Sahteden gerçek üretimi.
Gerçeği yozlaştırma...
..
Sahtelikler dünyasında yaşıyoruz adeta!
Kadınlar bozulmuş olmuşlar adeta meta,
Kadında saç kaş diş sahte böylece aldata,
Bir nesli mahvettiler neden böyle aceba.
Nesil bozulmuş erkekte bıyık sakal sahte,
Edep sevgi şefkat kalmamış inanç sahte,
..
Umurumuzda mıydı gibi yanlış tavırlar,
Herkeste başıboşluk Hakk’a başkaldırılar.
Sanki namaz, oruç, haç üç beş ihtiyar için?
Zekât, zaten yok gibi pek uymuyoruz niçin?
Bencilliğimizden mi inanç önemsenmiyor,
..
Kavimler SEÇİLMİYOR,
DÜŞÜNCEYİ SEÇERİZ,
KAVİMDEN GEÇİLMİYOR,
YANLIŞTAN VAZGEÇERİZ.
İNANÇ DÜŞÜNCE FİKİR,
AKILDAN GELİR ZİKİR,
..
Hayatımda yer almayanlar cenazeme de gelmesin. Onların hayır duasına ihtiyacım yok. Onların duası beni yaşatmış olsaydı eğer; şimdi tabutta olmazdım. Ey Cemaat- i Müslimin! Seninle aynı safta namaz kıldıktan sonra sen hep kendine dualar ettin. Ben ellerimle caminin penceresinden senin günahkar bencilliğini bir kilim gibi sildim. Şimdi o kilimin üzerinden cenazemi taşıma! Bırak cesedim senin duaya kalkan ellerinden de uzak dursun. Yaşarken bana öğrettiğin: “Benim pisliğimi çekemediysen intihar et.” sözün senin duanın besmelesi olsun. Bırak da cenazem yıkandıktan sonra, seni yaşatan bencilliğinle kirlenmesin. Bu dünya sizin olsun. Benim ölüm tutkum, senin yaşama sevincinden daha muhteşem olsun. Ey Cemaat- i Müslimin! Kurduğun dünya sahnesinde, hep baskın basanın oldu. Ellerinizdeki kutsal saydıklarınızla ve oruçlu ağızlarınızla binalar basmadınız ama; insanları pencerelerden attınız. Sonra perdelerinizi öylece kapattınız. Hep şunu dediniz: Sabır dinimizce kutsaldır. Böylece sizin zorbalıklarınıza kutsal bir etiket buldunuz. Bir marka yarattınız inanç adına. Sonra inanları deve yapıp üzerlerine binerek, size inanmayanların üzerine yürüdünüz. Yok yok tabutumda peygamber çiçeği olsun. Ben o çiçeği bir vazo gibi kırılan kalbimin içinde besledim. Allah herkese kalbine göre versin. Ey Cemaat- i Müslimin! İster laik ol, ister komünist ol, ister çağdaş ol, ister dindar ol, ne olursan ol deyip gel diyemem. Ben Mevlana değilim, Şems gibi ya ölüme ya da karanlığa çeker giderim. Senin fikri garabetlerinle beynimi bir çöp tenekesine çeviremem. Ey Cemaat- i Müslimin! Yaşarken beni hiç sevmedin, şimdi cenazeme neden geldin. Ben dertlere gömülürken yoktun, şimdi cenazemde neden varsın. Neden beni gözlerini kaçırarak yok saydın. Şimdi yoksa bana ağlamaya mı geldin. Sen o gözyaşlarını al, başka insanların ayaklarını kaydırmaya git. Senin gözyaşların sinsi sinsi gülüşünden daha tehlikelidir. Çünkü beni de sen kurşun gibi dökülen gözyaşlarınla ölüme gönderdin. Ey Cemaat- i Müslimin! Gözyaşlarına kanarak beni sevdiğini sandım. Senin sevgin, senin nefretinden daha zalimdi. Ey zulmün inancını altın varaklı dualara yazan. Şimdi mezar taşıma ne yazmaya geldin. Ey Cemaat- i Müslimin! Şehrin eşrafı oldun, gözlerime gözlüklerini soktun. Saatçide bana hep saatli bomba verdin. Seni beklerken cami önlerinde, güvercinleri paramparça olan bedenimle besledim. Senin semtinde başıma neler geldi. Polis senden yanaydı, asker senden yanaydı. Ben derdimi hiç kimseye söyleyemedim. Ey Cemaat- i Müslimin! Sen bir kara gömlektin. Yıllarca seni üzerimde taşıyarak bir günahkar gibi gezdim. Şimdi o gömleği kefenimin cebinde sakladım. Allah'ın adaleti beyazı, beyazdan; siyahı siyahtan ayıracaktır. O siyah gömlek bakalım, Allah'ın karşısında kimi masum ve temiz çıkacaktır.
..
Mutlu yıllar dileğim
Sevgimin sözcüsüdür.
Dualarla dileğim
İnancımın işidir
Sevgi birlik demektir
..
"Ümitli olmak şifadır.''
...
Ümidin kendisi olmak şifanın öz devasıdır.
İşte o zaman ümitler ruhumuzda devasadır.
Ve çoğu zaman ümit, güzel düşünce ve inançtır.
Ne düşündüğümüz daima zamanla içimizden şekillenir.
İçimizde ki inanç özgürlüğü ise daima düşüncenin mükafatını bize sunar.
..
Bu bize ağır gelir çünkü durum hakikat,
Bencilliklerimiz var kurulmuyor barikat…
Hakk’a yol olduğunda kargaşa tetiklenir,
Hak hakkımız değil MASA’mız tetiktedir…
Konuşur yaşam yoktur konuşur UFO yoktur,
..
İnanç, lazım ve gerçek üstelik de hakikat,
Rab inancı muhakkak yükseltir seni kat kat…
Rab ise yalnız ALLÂH(c.c.) işine gelmese de,
Netliği ürkütüyor sorun var nefislerde…
Dinmesin istiyorsun kargaşalarınızı,
..
Tevhit inanç netliği, inancın da direği,
Rab ile yakınlığın ispatlama ereği…
Tevhit Hakk’ı anlama, Rab’bine ilerleme,
Merhamet desteğinde, Rab katında yücelme…
Tevhit incitmemektir, yerde giden böceği,
..
Acep beni de ayni ayardan zerre zurra cekilmis piyangolastirilmis kidemli kademe adamdan ermis yürümüs insan ikramiyesi sayarlar mi gibi gibisine
Söyleyip söyleyip ipligi iligi sökülünceye kadar bugünün hali vakti her bir bozukluga evrilmis devrilmis carkeden insanda bütün anlam ve manaliligini yitirmis kendi halinde hazirkalip soguk ve soyut dayali döseli kelimeleri harfiyyen hecelesrek dagde derede burda ötede her firsatta heryerde…
Acep beni de ne kadar cok Yunusmevlanacilik edersem ucundan kenarindan `vayyy beeeee ne mokkem akil fikir sahibi evla evliya `…derler isliklarlar mi gibilerin gibisine..
Alisilagelmis giderliliktirr ki….
Neredeyse herkes …tiklim tika kücük tefek mevlevi tekkegah ve Yunus Mevlana`ciliktan laf devsirip evelem gevelem tekrarin tekrari karsiliksiz kifayetsiz cirit cortlatirken lafa güzafa; dünya kan gölüydü, ormanlar cot, topraklar corak, ahlak huzur hukuk inanc güven cöl harabi ve Bop harami…....koskoca insan denen nesnedense ara ki bulasinlarla zevk-i safa, ecir cefa kimin koynunda cüzdannda niyet maksat nesi ne kadari varsa, ikisini bir kafa ütüleyip kalp bulandirandan cehennem yuyan cinnet arindiran mülakatsiz muglaktanherkesin mahsusu muhatabi kir, kin, kayip, zül, ziyan, kargasa, kabus, lanet, zifir, zindan, hir, gür, nizah, fitne, fesat…yaninda MEVLANA cümlegahi, bozuk para cikismadigi icin gibinin, cignenip tükürülen ciklet sakizi gibi…
Seyfi Karaca……….Aralik / 15
..
Bıldır bu zaman, hafızalarda yer etmiş beklentiler ya olumlu sonuçlanmış ya da hüsranla bitmiştir. Önemli olan kişilerin hayallerinin peşinde koşuyor olmasıdır. Her yere düşüşte ayağa kalkabiliyorsak mücadele azmimizden hiçbir şey kaybetmemişizdir. Zor şartlarla mücadele ederek başarılı olmak ya da kişinin isteğini elde etmesi var olmanın en büyük hazzıdır. Çünkü mücadele azmi insanı ayakta tutan yegâne değerdir.
Zamanı bir çizgi üzerinde devamlı akıp giden bir serüven olarak kabul edersek, bu çizgide iz bırakmak ve bu esnada zevk almak yaşamak demektir. Kardelenler gibi kış aylarında bembeyaz karlar altından çıkabilmek, zemheride gül olmaktır, başarmak.
Okul yollarında, iş yerlerinde sanatta, sporda başarabilmek ve mücadele edebilmektir. Mini mini bir çocuğun gözlerinde mutluluk saçan bakışlarıyla okullu olmak ya da liseli olmak, üniversiteli olabilmektir, zemheride gül olmak.
Telaşlı bir neşe ile koşuşturan ailelerin sevincidir, okullu olmak. Hep birlikte mutlu yarınlar kurabilmek için sımsıkı bağlanmak duygu bağlarıyla ve bütün zehmeri aylarını geride bırakabilmek için kolları çemreyerek mücadeleye başlayabilmek ve eninde sonunda başarabilmektir.
Ayakta durabilmek ve dirençli kalabilmek azim kararlılık ve inanç gerektirir. Çünkü zemheri çok çetin şartları içerir. Soğuktan, kardan, kıştan etkilenmeden ayakta kalabilmek ya da mücadele edebilmektir bütün zorluklarda. İşte bütün mesele budur.
Yaşamak gerçekten başlı başına bir mücadeledir. Bu Mücadele Hep zemheride açan bir gül gibi Kalabilme isteğinden doğar.Bir türkümüzde de dediği gibi "sanki benim mor sümbüllü bağım var, zemheri ayında canım gül ister benden"..Evet herkesin beklentisi yaşadığımızı gösterebilmemizdir.Aralık ayları hayatımızın her bölümünde olacaktır.Önemli olan şubata ayına kadar ayakta kalmayı başarabilmektir.Zemheri yerinde yaşama sıcaklığına kavuşmanız dileklerim ile…
..
Öyle güzel bir güzelliktir ki yaşamak ve bize verilen zamanda bunu gerçekleştiriyoruz ki bu sevgi ve aşk adına, sevgiyle, çok büyük bir aşkla tüm ruhumuzun bu sevgi ve ışığı yaymasını bekliyoruz. Her insan duyguludur, zamanı gelince bunu hep dillendirir, konuşur, insan konuşabilmelidir, anlayabilmelidir, anlatabilmelidir, gizlemeden saklamadan tüm özüyle ortaya çıkmalıdır benlik. Duygularınızı başka değerlere esir etmeyin. Duygularınızı ve gerçeklerinizi saklamayın, çocuğunuza, eşinize, annenize, babanıza, kardeşlerinize, dostlarınıza, sevgi adına sarılın, onları sevdiğinizi dillendirin, söyleyin, yaşama sarılın, ertelemeden yaşayın zamanda her duyguyu, yoksa bir gün o değerleri bulamaya bilirsiniz, yok olup gittiklerinde. Ulaşamazsınız, uzağında kalırsınız umudun, içinde yaşarsanız zamanın, mutluluğun yaşanılan an olduğunu anlarsınız.
Bu can bize güzel bir armağan, nefes ve can içiçe, duygularla yoğrulur zaman içinde, neler yaşanır neler bilseniz anlatılmaz hissedilir, kırgınlıklar, kızgınlıklar, suçlamalar, tüm olumsuz etkiler, güzellikleri hep zorlar. Güven olmalı,insana, inanç olmalı aşka, suskunluklar yanlış anlaşılırsa değerler yiter, insanlara zaman tanınmalı, gerekli özeni göstermeliyiz. Her insan hata yapar ama bu zincirleme olmamalıdır. Neden kaybederiz bilir misiniz? Sahip çıkmadığımız için kaybederiz. Özensizliğimizden, değer bimemekten kaybederiz.
Öfke, kızgınlık, intikam, nefret, hırs, değersizlik ve sevgisizliği, sahiplenirsek bedelini çok ağır öderiz. Kırılıp gurur yapmadan dinlenmeli insan ve anlamalı veya anlamaya çalışılmalı, güven duygusu güvensizliğe dönüşürse işte çıkmaz yolun sonundayız. Duyguların dili aşktır. Arzuyla istekle çağırır sizi. Uçarak gidersiniz, deli gibi, hiçbir derinliği görmeden gidersiniz. İşte o an hayatınız değişir. Neşe ve sevinç içinde bir heyecanla sevgiye uyanış başlar. Âşıklar birbirlerine sözler verirler, saygı ve sevgi doluluğunda bir ilişkidir bu, umudun istenişidir aslında. Ayrılık korkusunu ilk başta sezdirirler, bir sığınmadır limana, aşkın yüceliğinin elini tutmadır, en ahengiyle uyum ve dengenin ten ahengiyle dansıdır bu yaşanan. En mükemmeller istenir ilişkilerin başlangıcında, değişim sözleri ile bakılır hayata, adımlar atılır, cesaret öndedir, korku ve endişeler dizginlenir. Davetkâr bakışlar rıhtımında demlenir zaman. Duygular hissedilir ve yaşanır tenlerde.
Aşk insana evrene ve yaratanadır. Adımlar coşkuyla atılır, duygular dansa kaldırılır, sevinçle yaşanır her an, hiç bakmadığınız gibi bakarsınız, sevginin sarmaladığı yaşam yolunda yürürsünüz, günleriniz ışıldar ve varlığından hoşnut olursunuz ama bunu hep sevgiliye söylersiniz, iyi ki varsın diye
..
Bir yola çıktığınızda yoldan birşeyler umarak
yol almak yerine, kendinizde bir inanç bularak
yolları aşmak ve umarsızca ilerlemek hiç ummadığınız
yeni yolların varlığınıza açılmasıdır.
Çünkü varacağınız şey sizin içinizdedir yolun sonunda değil.
Çünkü varlığımız; önce varmaktır.
Gerçek bir varoluş için varolmaktır.
..
Gözlerimin içinden kopup gelen bir sabah uykususun. Yüzümün su görmemişliğinde, dudaklarımdaki çırpınan balıksın. Burnumdaki, deniz mağarasısın. Her nefes alışımda, içime dolan iyot kokususun. Gözlerimin açıklığında deniz dibi kumsalı, gözlerimin kapalılığında inci dolu sedeften saraysın. Sen masalları andıransın. Sen, bana masalları inandıransın. İnançsın, güvensin, vefasın ve merhametsin. İşte bu sözlerle başlar asıl masalllar. Desem ki sana, sen bir deniz ülkesisin. Dersin ki kesinlikle öyle. Ben de bilerek inanırım yüzündeki, ay güzelliğine, gözlerindeki yıldız ışıltısına; ardından gözlerimi kaparım iyi demlenmiş bir çay gibi içildikten sonra bir yığın çöp halindeki kalışına. Asıl masal, bir insana inanmaktır. Asıl masal bir insana olağanüstü özellikler katmaktır. Olsun yine de inanmak isterim masallara. Bana realiteden bahsetme. Senin realiten beş para etmez. Masal kitaplarının kapaklarını yüzüme kapattığında, beni masalsız bırakmak istediğinde, kipritçi kızın ateşi yüreğimde söner ve sıcacık duygularım sana bir daha bahar yaşatmamak üzere donar. Bana realiteden söz etme. Bir çocuk yüreğiyle severken seni, beni masallarla uyutmanı isterim hep. Vefa bir masaldır. Vefasızlık var deyip kızarsam, şiire, romana, öyküye, realiteye de kızarım. Çünkü asıl gerçek şudur ki, hayatında hiç hayal kurmayanların, masalları da olmaz. Hayal ki, masal ülkesinden gelen bir ilham perisidir. O gelmeden şiir gelmez, o gelmezse sevgili gelmez. Sen olmazsan bile, hayalimde masal ülkesinden gelenler hep olacaktır. Sen olsan da olmasan da, masal ülkesinden gelenler ya omzuma ya saçıma konacaktır. İşte o vakit ne akrebin ne de yelkovanın bir hükmü kalacaktır. Zaman masallarda önemsizdir. Bana aşk masalından bir kum saati ver. O saatin kumları olayım, sonsuza kadar ayak diplerine akayım. Bir peri masalı olsun aşkımız. O masal perileridir ki, yüreğimin asıl kapısını onlar açarlar. Beni masalsız bırakırsan, bir camiye girip cemaati kurşuna dizersin. Sen ki, tüm inançlarımı benden almak istersin. Yok yok! Vefa bir masal olsa da, merhamet bir masal olsa da, Tanrı bir masal olsa da, yine de onlara inanırım. Sen bir masal kitabı olmadığında, bana tat vermediğinde, ben de yeni bir masal kitabı okurum. Belki o masal kitabında güzel bir sima bulurum. Sonra makasla keserim o resmi. Öperim, öperim o güzel simayı. Daha sonra o sima resmini, yüreğime yapıştırırım. Güven, vefa, inanç bir masaldır. Bir masal kitabında dudaklarım yürüyen ayaklardır. Dudaklarım yürümeye başlarken, kelimelere takılmaz. Satır araları, orman yoludur. Dudaklarım vefayı arar bulur ve gözlerinden öper. Sonra sabahlarımda, öpüşlerimle uyanan bir güzel olur. Elbet benim gibi masallara inananlar bulunur. Ben masallara inanırım, senin realiten ise beş para etmez.
..