Biz ki bu alemi sevdik
Ötedeki dünyayı da bile bile
Kapılmadık ticanilere şükür
Kandırsalar da Allah ile
Sen inancını satmışsın dünya malına
Sömürmüşsün vicdanları çıkar uğruna
..
O Toz Pempe HayaLLerin İçinde Kaybolup Gittik Biz
İçimimizde Özlem,Hasret,Sevgi,İnanç,Direnç Ve Acı Var..!
Biz Bitti Biz Biz Kaybolduk Biz Döküldük Biz Yıkıldık Biz
O Buamış Karalık Dört Duwarın İçinde....!
..
Umut Varoldukça; İNSAN SEVGİSİYLE DÖNEN KALEM HUZUR! .=00.000.001=
Bulutları Gözlerine Ağdıran ve Bardaktan Boşarnırcasına Ağlatan ve de Verdiği Sözü Unutarak, Kendi Nefsinin Köleliğini Yapanlar, Bir Gün Gelir, Onlarda Dersini Alır Şu Hayattan İNŞALLAH, DİYEREK UMUTLUYUZ! . Gözlere Bulut Ağdıran Zalimliğin Üzerine Bardaktan Boşanırcasına Rahmet Yağar Da, Gerçekten Sevgi Duyanın Gönlüne Yıldırım Düşer Daima! . Yıldırımdır; Sevginin Büyümesine Neden Olan ve Tepkisiz Kalamaz İnsan! . Biz İnanıyoruz Ki Gönlümüze Düşen Yıldırımla; Silahlar Susacak, Gösteriş Bitecek, Öfke Dinecek, Kin Unutulacak, Nefret Yenilecek ve İŞTE İNSAN O ZAMAN; GERÇEK BARIŞ, GERÇEK HUZUR ve GERÇEK UMUT ile YÜZLEŞECEK! . Gerçeğe Uyanan; Kendi Varlığını ve Yurdu ile Yurttaşının Güvenliği İçin Adanmalarla Kendini Belli Ediveriyor! . Biraz Rahatımızı Kaçırsa Da Yazdığımız Metinlerimiz; Anlayışın ve Hoşgörünün Zaferine Büyük İnanç Beslediğimzden ve Düşünen İnsanların Var Olduğuna Olan İnancımızdan, Kalemlerimiz Dönmeye Devam Ediyor ve Kendi Yazdığımız Metnimizden, Kendi Hissemize Düşeni De Düşünmeden Edemiyoruz Yine! . İyi Halden, Daha İyi Hale Geçebilmek İçin; OKUMAK, DÜŞÜNMEK ve KALEME ALARAK PAYLAŞMAK GEREKİYOR! . BU YOLDA İLERLEYEN ve BİZE ÖRNEK OLAN DEĞERLİ BÜYÜKLERİMİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDER, ELLERİNİZDEN ÖPERİM! . Varlığımızın Manasına, Verdiği Emekle Işık Olan Tüm Büyüklerimize SAYGI DUYMAK ve ONLARIN İSTEDİKLERİ GİBİ İYİ BİR İNSAN OLMAK ve GERÇEK UMUT ve de GERÇEK HUZUR İÇİN ONLAR GİBİ YİNE YENİDEN PAYLAŞABİLMEK HAYATA DAİR NE VARSA! . {Yazan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 20 Eylül 2013 Cuma 03:37:06}
..
İnanç ve mabetleri farklıydı.
Feryatlarının yürekten gelmediğini,
Ve gözyaşlarının berraklığını,
İnkar etmek imkansızdı.
Gökyüzüne açtıkları avuçlarının
Geri çevrileceğini düşünmek çok anlamsızdı.
Geçmişi film şeridi gibi,
..
"İTİRAFLARIM" Adlı Kitaptan Cümle Derlemem:
/ Yetenek, dürüstlük, güvenilirlik, iyi huyluluk ve ahlaki davranışlar / görülen özelliklerdi! . / Eğitimini aldıklarına dair belge soruluyor! . / Zeki ve dürüst bir adam! . / Kendilerine karşı dürüst, eğitim düzeyi / aynı olan insanları kastediyorum; inanç ikrarını dünyevi amaçlara ulaşmak için araç olarak kullananları değil! .
{ Kitap Adı: İTİRAFLARIM - Kitap Yazarı: TOLSTOY - Türkçesi: İlhan ÖZDEMİR - ANTİK DÜNYA KALSİKLERİ/İstanbul/2006 Sayfa:007,008- Cümle Derleme: Kemal KABCIK / Antalya/15.11.2013 03:09:04 }
“Yeni Bir Başlangıç İçin Daima İmkan Sunar Yaşam! ...”
..
O Toz Pempe HayaLLerin İçinde Kaybolup Gittik Biz
İçimizde Özlem,Hasret,Sevgi,İnanç,Direnç Ve Acı Var..!
Biz Bittik Biz, Biz Kaybolduk Biz Döküldük Biz Yıkıldık Biz
O Bunamış Karanlık Dört Duwarın İçinde....!
..
Alınteri dökerek, işten işe koşarak
Muhtaç olan kullara yardımda bulunarak
Bir inanç ve bir sevgi ve gelecek uğruna
Ömür boyu hep böyle koşturmaktan mutluyum.
..
Paylaşımın verdiği umut ve huzur içinde varlığını muhafaza edebilirsin! .
Paylaşımın vereceği kazanımlara kalbinle inanç getir! Dostluğu düşün! .
Vatan sathı dostlukları paylaşımın çizgisinde ilerler! . Sakın geri durma! .
Yeni şeyler kaleme al! Ve kaleme aldıklarına uyumlu olgun bir insan ol! .
..
Sermayesi bir inanç, nefsin attığı bir yem,
Dostları(!) müminlerden, karşılığı cehennem…
Gerçek dostta değildir, işi gammazlamaktır,
Hakikati konuşur, işi tezgâhlamaktır…
(1996)
..
Münafık ruh hastası, sevilir, dinlenilir,
Suiistimali inanç, şifası da bilinir…
…
Çünkü ayar kullanır, bu bir ince ayardır,
Kâfire karşı kâfir, müminle inanandır…
(1996)
..
“Kıyam hayatın bütün noktalarında mümin kalabilmektir”
Derin duygular, bilgi süzgecinde
İnsan, bilinçli sözlerin eyleminde
Pişti soğuk günlerin ateşinde
Çaresiz kalışların ümidinde
..
Nice köle gözyaşı piramit firavuna,
En alt yoksul olana en üst ise Karun'a
Her firavuna Musa çıkar inanç turuna,
Hakkı batıl göstermek gider Nil'in zoruna
...
...
AŞKOĞRAFYA/Tarık TORUN
..
Sevgi bencillik değil,
Ortak fedakârlıktır…
İçinde inanç olur,
Karşılıksız yapılır…
(1994)
..
Hurafeler Hak değil, hakikatten çıkartır,
Maddiyatın içinde, ruhumuzu harcatır…
Hurafeler batıldır, bilimselliği yoktur,
İnanç zannedilirler, dinle ilgisi yoktur…
(2012)
..
İki durumdan bahis ediyorum. Birisi ajite olmuş bir durumdan, ikincisi de toplumdan bahis ediyoruz. Öyle normal hal icabı şartlardan değil. Bu, durum; “” örtünülecekse! ...”” diye geçiştirilmez. Eğer böyle dersek, öncelikle örttürülmenin ve örtünmenin, anlayış olaraktan toplumda uygulanır kılınması kabul ettiğimiz gibi sanki toplumsal bir özgürlük ve toplumsal hak olduğunu da kabul etmişiz demektir. Hem açıktan, hem de zımni biçimde bilinçaltında kabul edilmiş olurlukla, duruma başlamış oluruz. Bu yanlış ve yanıltıcıdır. Toplumda nesnel hal icabı zorunluluklar dışında ve formel olarak başın, ne örtünmek ne örtünmemek gibi zorunluluğu yoktur ve bu nötr bir tutumdur. Hiçbir şeyin, tek başına ne gereği ne engelidir.
Hava şartları, kıl dökülmesi gibi gerekliliği kast etmediğim açıktır. Toplumda gerilime neden olmayan, simgeleşmeyen her bir tutum nötr tutumdur. Eğer, toplum resmiyetinin olduğu yerde, teamül tutuma aykırı görülmüyorsa, hiç dikkat çekmeyip, rahatsızlık vermeyeceği de açıktır. Bu hal sizin kalabalıklarda dahi, hiç dikkat çekmezken, bir şekilde yanlış imajlar verir olmanız yüzünden, tanınmanızdaki karşı tavırca ajitasyonu çağrıştırmanızdır. Bu ajite haliniz hep insanların, dikkatine düşüncesine gelerek, zımni rahatsızlık verir olmanızdır. Ne yasaksınızdır ki, meydanda olursunuz; ne meydandasınızdır ki, yasak gibi görünürsünüz.
Bu bir yanlış, oku yaydan sorumsuzca çıkarmanın, tutumlaşılmanın, toplumda siyasi eğilim olamayacakken siyasi eğilim olmanın bedelidir. Dikkat edilirse inanmanın karşılığı değildir. İnanmanın kendi dışındaki bir istismarın, kendisine biçilen yapay bir rol modelin bedelidir. Bu çabalar toplumda gerilim olmanın boşu boşuna lığıdır. İkincisi böyle olunca; “”Efendim başını örtecekse, kime ne zararı var, ister yakıştığı için örter, ister inandığı için örter! ”” demek saçma ve soruyu tersten ortaya koymaktır. Çünkü bu kez de konu kendi özel alanından çıkıp, bir kol saati takar gibi, toplumsalın alanına getirilmiş olur. Bu iş ya kasti taşınmıştır veya yanılmadır. Ama her iki durumda da konu, sanki toplumsalın bir talebinin tartışılması gibi tartışılır olacaktır. Bu da anlamsız yersiz bir polemiktir.
Bu bile daha başka öznelliklerin de topluma, bir hak, bir ifade ediş şekli olarak taşınması olur. Kendi öznelliğimize doğal olaraktan, kafamız yatkın olduğundan, diğer öznellikleri reddedici ve banal buluruz. Oysa yakıştığı için Ya da inandığı için örtme öznelliktedir. Özel yaşamdadır. Bireysel guruplarladır. Mabetlerdedir, pikniktedir, mesire yerindedir, panayır alanlarındadır, tiyatro sinema, konferans gibi etkinliklerdedir. Markettedir, mahallededir vs yerlerde olunacaktır. Hamda hür ve göğsü gere gere. Sadece düzenlemesi olan ve zorunlu toplumsal talebin karşılandığı, görsel etkileşimin, örnek benimsenirliklerin tutumladığı resmi yerlerde olmayabilecektir. Bu inançlı münevver insanlarımızın anlayabileceği bir tutum ve vakar olmalıdır.
..
Şirk inanç biliniyor oysa bu inançsızlık,
Rab’be yakınım sanma, her şirk tam bir ahmaklık…
Apaçık netliği var, Rab’bim affetmem, diyor,
Peygamberler dışlıyor, tevhide ters düşüyor…
(1999)
..
Şirk ne ilkel bir moda, tamamen şeytana has,
Düşersen cehenneme, tuttururlar sana yas…
Sonra hiç çıkamazsın, yatarsın uzun süre,
Şirk hiçbir inanç için olmamalı bir töre…
(1999)
..
Zorbalık bağnazlıktır, kurallar mı tanımaz?
Hakk’a inanç mı yoktur, katliam suç sayılmaz?
Elinde av tüfeğin, sen talan peşindesin,
Senet sepet yerine, vicdan edinmeliydin…
(2013)
..
Din ile ruh korunur, Hakk’a inanç gelişir,
Rab’bimize varılır, kötülük engellenir…
Din ile beden temiz, kalp bir denge edinir,
Nefis emrine girer, terbiye edinilir…
(1995)
..
Paylaşılabilecek çok şey varken, anlamsız kaybolmuşluklarda yaşadığın, farkında olduğun ama işine gelmeyen durumlara yanıyor içim. Birlikte diyorum bir günü şöyle geçirsek, ilk başta heyecanla başlıyorum sonra elim telefona gidiyor, duraklıyorum; ne olsa açılmaz, vardır yabancı ve yalancı ötekilerle yapacakları, vazgeçiyorum.
Hal böyle olunca da alıkoyamıyor insan ne yaşanıyor sorgulamasından kendini. İlişki dediğin, başlığına gerek yok paylaşımların yarattığı değil mi? Ne yaratıyoruz biz öyleyse, düşlerimizden oluşan ve sadece içimizde kalan, kaçamak yaşanan ama sakın gitme korkusuyla sarsılan, bu mu özrüne karşılık olan? Bırak zaman yaratsın dediğimiz ortaklık, uzaklaşmaz mı paylaştıklarımız olmadan? Uzlaştığımız noktalara inanmak zorlamaz mı beni? İçimin kırık yanı isyanı değil ama nedenleri bırakamaz ki. Sen yoksan, ben yoksam, ne yaşanan günün anlamı var, ne dünlerin. Heyecan dediğin yiyip gitti mi, aşk kalkan olmuyor sana dair duyguları tutmaya. İnanç sarsılıyor belki biraz.
Sonra kalabalıklarda dokunan sözler, ilgiden geçer yakınlıklar, aklın karışmasa da çekiyor ötekine bir şey, senden farklı ama. Sen duygudan uzak dururken ötekilerle, ben duygusuz olamam. Orda işte, biter düşlerimiz. N’olur yapma sevgilim, içimdeki yerine tutun, sıkı tutun. Kalamıyorum. Gidemiyorum da derdim önceleri, şimdi adım adım ilerliyorum. Sevgim değil derdim, sensizliğim. Bu kırgınlık bitirecek bizi. Dağılıyor kalbim, hadi birlikte toplayalım her köşesini.
..