Gülay Bulut Adlı Antoloji.com Üyesinin Şair ...

Ey hayal kırıklığı/hoş mu geldin diyeyim sana! /
Anlamadığım sandığım şey/
neyse boşverdim. /
anladıklarımla yetinemedim./
anlamadım.
/neyi?/
anlamamayı sevmedim./
yazdıklarınla mıydın, yazdıklarında mı acaba, başka?/
yazmadıkların neden sevgisiz?
aradığın neydi ise sende bile değil.../ ...

şimdi o dilber, demez mi sana '-sürün bre mel' un!'
sürünmüşsün de, sürünmenin resmi güzel olmuş da kendisi perişanlık, pero, pero:)

sana derya deniz gerek, Haşim'in karanlık karasından, kan kızrmızısından beyaz gökkuşağı üretmek için
tüketmişsin oysa seni, tükenmişlikle nasıl da dalga geçersin ...

masalına alabildiğin değil midir, seni masalına alan, dışında ise masalının, başka masallardadır belki, yeni masallarda kaybolmak istediğindendir ya da? yeni ise masal mıdır ki zaten ...
o da masal be Sargon?
'ışığınla giydir beni'
bu ne güzel anlatım...
bayıldım...
yorulmak mı istediğin?
yas ...

he, he, katmış karıştırmışsın ortalığı Sargon, kenara çekilip tadını çıkaracak kadar 'keyif halin' varsa, kaldıysa, eğlen şimdi!
ama eleştirilerden dolayı değil sorum keyif hali kalmışlığına, kalmamışlığına;
bunca öfkeyle nasıl baş ediyorsun,
keyif hali ile kastettiğim odur...
mesela batmıyor mu ...

aşk böyle bir şey işte...
yitirdiğinde de o , onunla, onsuzlaşmak ya...
en kendi halinde kendin olamamak, başkalaşamamak bile başkası olurken..
bütünleşirken evrenle, kendine kapanmak..
ve kaybedişte herkese dağılmak bir parça, paramparça, parça parça dökülmek..
ve yitmek gitmek...
hiç bir yer ...

küfrün böylesi acınası acılara acımasızlaşmanın acımasızcası, acımasızca, ama ne acı, ağladım...

kara kazak, kara kundura, kara kara, her şey mi kara Sargon, kötülük ne renk?
saldırıyor muyum sana yoksa
e, yaşasın kötülük..
e, benim de 'değneğim secdeyi yuttu' da
'yılan' mıyım nedir ha!

'Ve altına kaçıran kudret! '
Ne güzel ifade etmişsin Sargon!
Ondan değil mi bunca kan revan!
Ah o korku altına her kaçırdığında zehrini, bulaştırmasa ortalığa, ah!
irkiltici buldum, bir o kadar da diken diken oldum...

öncesiz ve sonrasızlığa övgü,
'sen'i ne etmeli...
gezinen kendinde 'sen'i
bir de yola baksan
ne bulursun
seni mi kendinsiz?
senli mi?

siyah kazaklı çok çocuk olduk, ne yazık ki ne çoktuk, çokuz, çoksun, ama ben gibi sen de yoklukta çoksun yan, sen diye yoksun, evet yokuz, çokuz, bulandık, bulanıkız, bunaldık

imgeler hiç bu kadar sersem olmamıştı, sersemledim, imgeleşelim diyecem, beceremiyorum, üstelik senin bu eminim en yalın halin, acıların acımasız anlatımları, titretiyor derilerimi, çekiliyorum, sonra. kafatasımdan ayakucuma kadar...

Kim o Sargon, cesaretle yüzülebilen, kendini sana teslim edebilen, seni alabilen, var mı ki, olbilir mi ki, ya sen?

İyi ki hatırlattınız...Bu hayalleri ertleme hikayesi beni de çok düşündürür...Yani biz o hayalleri acaba gerçekten 'babamız, annemiz, yakınlarımız, sevdiklerimiz, ey, sen dediklerimiz' yüzünden mi, yaşamayı beceremediğimizden ve hayallerimizi yaşamanın süreç ve sonuçlarından kaçtığımız için mi, cesa ...

'Şimdi yokluğuna hasret' / Yüreğim yokluğunla kanıyor
ne çok şey anlatıyor bana...yüreğin har bağlamış ey şair senin

'Taç başında bir kız
Gurbet gözlü..hasret sancılı. '
Cemal Karsavan; Alucra' ya gidiverdim dizelerinizle, hasretle ben de yüreği sancılı

'Devrimleri filozofların omuzlarına yüklemeli'....! nasıl yani?

Hızlı yaşa ama genç ölme...
Halkımın deneyim kıvrımlarına kıvrılarak sorumluluktan kaçtığımız, felsefelere sığındığımız sözler nerelere denk düşüyor, gördüm.
Hay allah'

Hızlı yaşa ama genç ölme.