Gülay Bulut Adlı Antoloji.com Üyesinin Şair ...

Sevgili Cevat Çeştepe, o iki kıta belki birlikte dönerler, takip ederlerbirbirlerini, birarada olamasalar da, dönüşte birliktedirler belki, belki de yolculukta:)
şiir hoş olmuş, gülümsetti beni ve itiraz etmek istedim, uzaklıklar da bazen belki derinlikte buluşur, ne dersiniz?

selam durdum umuda...
selam olsun şiirleşen dillerine
kanamadan, kanatmadan sevebilmeye selam olsun...

he he he:)
siz bu şiirdedi tema üzerine fabl denemsei bile yaparsınız sevgili Cevat Çeştepe, ben çocukluktan Beşiktaş'lıyım, şiiir öyle hoş olmuş ki, gülümsemeden edemedim:)
yani hiç böyle düşünmemiştim
keşke maçlara böyle ironik bakabilsek...
kanat yolmadan yapacağımız maçların özlemiyle sevgil ...

ay ne güzel bir İstanbul şiiri olmuş bu böyle... çocukluğum, anılarım geçti gözlerimin önünden...hiç bir sevgili İstanbul gibi süzülememiştr değil mi ... ve hiç bir şehir kimselerin cama dayalı kırık burnunun gölgesinde ve efkarına çeyrek kala bu kadar güzelleşememiştir...
hay bu ne tatlı bir melte ...

Evet!
Yarın(!?)
Çok ilginç ve iç buran anıştırmalar kullanmışsınız şirinizde Cevat Çeştepe...
Ve her şiirinizin kurgusu birbirinden hoş....
Tiyatro senaryosu yazmayı denediniz mi, hikayeleriniz var mı?
Yazım tarzınızı çok sevdim, çok...

evet, ya, ağaç renkli betonlarla doldu dört bir yanımız değil mi?
ne yazık ki dur da diyemiyoruz, bu gidişe, her ağaç dikiminden önce bile, ne kadar ağaca malolacağını düşünmeden broşürler hazırlıyoruz hala cafcaflı....
göstermelik çevreciliğimizle övünüyoruz, doğa kendi devinimiyle kendi sürecini ...

evet, yeryüzüne inseydi yıldızlar, yıldızlar mıydı yaşam, ışıl ışıl şiirlerindeki gibi:)
'gölgeye yıldız yıldız düşseydi rüzgar '
imgelerine bayıldım sevgili Cevat Çeştepe, gözlerindeki yıldızlardan öperim:)

herşey bir yana,
bu şiirin duygusu yeter bana....
alkışlayamıyorum hüzünden,
katliamlar yüzünden
gelelim yazım tarzına, şiirin kurgusuna bayıldım ben...

“okulların arka bahçeleri vardır,
boynu bükük ağaçlar gibi bilir misiniz.
çocuksuzdur ve sessiz.”

'pencere kenarlarında unutulmuş ...

ben insan kızını da merak ediyorum, sevigili Gülseren Onay, sadece bir mim koyma idi affınıza sığınarak, ama insan oğlu denen yerde hep kızını da arıyorum....
dizeleriniz çok sıcak ve yoğunluk fışkırtıyor.bahar deniz ve gökyüzünden...

burukluk yaratan bir şiir, hem de düşündüren
bu konular zor yazılan, kadınlar tarafından özellikle pek de yazılmayan konular
e, tabu kıran olmak kolay değil, cesaret ister, kutlarım Emsal Türkü

Kurgusu çok hoş bu şiirin, duygusu da...
Akıcı ve ahenkli ...
Aralarda çok değil ama serpiştirilmiş Osmanlı sözcükler var, amaç bu sözcüklerin araştırılması ve öğrenilmesi ise başarılmış...
Ahenkli ve bütünlüğü bozulmayan bir okuma için Osmanlıca'ya epey hakim olmak gerekiyor, çünkü her dilin bir ...

evet, evet, yaşadığımız evreni de benzettik koca bir tabuta, ya da her yeri tabut tabut işledik çok becerikli ellerimizle, daha da devam ediyoruz tabut üretmeye, her gün daha çok ölü, daha çok katliam, okurken içim sızladı...
oysa
tabutta büyüyemez çocuklar
derdiniz derdim
çok çarpıcı çok..

tekrar tekrar okuyorum, dizelerinize düştüm, burası neresi:)

'anlattık anlatmasına ama,
anlayan bulamadık…….'

mesele buydu işte Sevgili Cevat Çeştepe...
o zaman anlattıklarımıza ve anlatma biçimlerimize yeniden, yeniden baksak birlikte, ah keşke, keşke....
o dönemi kırıklıkları, umutları ve çıkmazları ile çok güzel hissettirmişsniz dizelerinizde,

sol yanın acımasa sızım sızım, bu dizeler yine de çıkar mıydı bilemiyorum, iyi ki yazmışsınız, geçmez gerçi sızınız, yazdırır durur böyle!

hani insan anlatmak ister de
çarpıcı bir dil tutturmak için demlenir ya, çok 'doymuş' dizeleriniz yaşama sanki,
ve hani vakti gelmiş de çıkıvermişler kovuklarından...
çok güzel, çok:)

kutlarım Akın, çok iyi, az söz çok dert, evet evet, çok iyi anlatmışsın, bu kadar işte...

ne diyeyim Akın, kaygın kaygımdır, anlatımın hoş, dizelerin akıcı, sevdim...

'canım ya!' diyesi geliyor insanın, öyle sade, öyle olduğu gibi anlatmışsın Akın, öyle tanıdık geldi ki dizelerin her gün yaşanan sahneler canlandı gözümün önünde....sevdim hüzün kokan şiirini...

çok şirin bir şiir olmuş, ne hikmetse sanki Fahriye ablaya da kızacakmış gibi geldi Saksı Teyze:)

Yılmaz Bey, şarkı sözü olarak yazdığınızı söylemişsiniz zaten, gerçekten de san'at müziği formunda besteleneceğini tahmin ediyorum.
Dilden dile söylene söylene Türkü de olur bu sözler, benzerleri var zaten..
Gelelim felsefesine: İmdiii....Anlamak mı istemiyor, yanlış mı anlıyor, ne hal ise, sevgi ...

Bu şiirin hayatımda o kadar önemli bi yeri var ki...
Nerelerde okumadım ki ben bu şiiri...

'Tek-tek, ayrık-soluyan bitkiseller yerine
Yüzyüze-dönük-gülen sizler getirdim geldim.'
diyor usta, daha ne desin!

Vuvvvv!
Muhteşem!
Bir şehri gizemiyle, tarihiyle, masalları, efsaneleri, aşkları ve çıplak gerçekleri ile, tüm karman çormanlığı ile böylesine hünerli anlatmak, hem de şiir diliyle...
Muhteşem!
Dil akıcı, benzetmeler zengin..
Sanki İstanbul akıyor gözümün önünden...
Kutluyorum Nilgün Aras, kal ...

çok üzüldüm
lütfen bu durumu antoloji yetkililerine iletin, belki onların arşivinde vardır şiirleriniz ve size yazılan yorumlar...
gözlerimin önünde diyorsunuz, e, yani, tanıyorsunuz demek ki...
ya da silindiğini izledimniz ama kim olduğunu bilmiyorsunuz, lütfen antolojiyi arayın, size bir şeyler ...