Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman I

Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden

Zaman

Susarak anlattım bütün gizliyi
Sakladım duygumu ben konuşarak

Bir acı tarlası sessiz yüzünde
Aşkı yürürlüğe koyma savaşı

İçimde bir düzen kaynaşmaktadır
Büyük ve çekingen bakışlarından

En iyi anlatış artık susmaktır

Ahır Zaman

İşidün ey ulular,Ahır zaman olusar
Sağ müslüman seyrekdür,Ol da güman olusar

Danışman okur tutmaz,Derviş yolun gözetmez
Bu halk öğüt işitmez,Ne sarp zaman olısar

Gitti beyler mürveti,Binmişler birer atı
Yediğü yoksul eti,içtiğü kan olısar

Ne acayip sergüzeştler,Bağrım dolu serzenişler

Zaman

Çayda akan su gibi , çölde esen yel gibi
İşte bir günü daha kayboldu ömrümün.
Ben ben oldukça iki günün gamını bir çekmem.
Biri geçip giden gün biri gelecek gün.

Şimdiki Zaman Çekiminde Bir Mahkuma Mektup

Sana bu mektubu bir gece yarısında yazıyorum
azatlığın zirvesinde sohbete dalmış yıldızlar
zühre bir şarkı tutturmuş babilden kalan
zavallı dünya habersiz, zavallı dünya sağır
bir Harutla Marut birde ben dinliyorum
Derken kayıp gidiyor yıldızlardan birisi
Bir intikam fişeği gibi saplanıyor karanlığın karnına
Senin namına yıldızları kıskanıyorum
Kimbilir kaç ışık yılı uzakta öfkeyle kollarını çemriyor yalancı fecir
imanım gibi biliyorum vakit asılmak vaktidir

Bursa''da Zaman

Bursa'da eski bir cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdayan su.
Orhan zamanından kalma bir duvar...
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
İçinde gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarilerin en ilahisi.

Ümidin Her Zaman Haib

Ümidin her zaman haib, nasibin daima nekbet;
Hayatın geçti hüsranlarla ey gün görmeyen millet!
Ne devletsiz başın varmış, ne mel'un tali'in, hayret!
Muebbed bir hayat ummuş da içmiştin.. Fakat seyret:
Nasıl zehr oldu birden diktigin sahba-yı hurriyet!

Meğer altüst olurmuş en muazzam arş-i istiklal;
Meğer pamal edermiş en bülend akvami izmihlal;
Meğer birden olurmuş altıyüz yıl beslenen amal,
Ufuklar, bak, adem rendinde zulmetlerle malamal..

Zaman, Yer, Sonra

Ayla örtünüyoruz çağlardır, buğulu camlar ve farklanmış yüzümüzle. Başkaları uygarlıktan söz ediyor, bilmeden her geriye dönüşün belki ulaşılmaz bir ileriye adım olduğunu. Tohumdan korkuyoruz, yeryüzünün ilgisizliği hafif kılıyor bedenlerimizi, bakışımız göğe yönelirken yürekler serin tutuluyor. Sonra her çınlamayla endişe güğümleri omzuma biniyor; toprağın değişmezliği, yapıların kalıcılığı, anaların istemi kadar tehdit edici yükler. Örümcek ağında gizlenen eski yazılar kinin kuşkusunu kusuyor. Yeniden hatırlanıyor bir zamanın beyaz evleri, dudakların uyarısıyla sonu ertelenen aşkın iyicil kucağı açılıyor, öte dünyanın gerçek konutlarında. Çerçeveleri yalnızlıklarımızdan oluşan, kapıları acılardan örülmüş, toz, taş, geçmiş ve şimdiyi saklayan güzellik! Hiç bitmesin diyoruz dingin tavrımız, bir kez seçilmiş uğraşı yaşamdan ayırmamakla. Arınalım, arınalım artık yolsuzluklarından şu densiz yeryüzünün kalık çirkefinden; sevgi yazısıyla!

Zaman

şimdi, bir de buradan baktım sana
senden kaçırdığım
kedere boğduğum anlara.

...
Beni içine al artık
seni mutsuz kılan duyguyu
kırmak istiyorum.

...

Yazılamayan Zaman

Herşeyi yazarım da
zamanı yazamam-
o yazar çünkü
beni.

Yazar beni
yavaş yavaş
özenli-
azalta azalta
görkemli-

Yüreğim Sızladığı Zaman

Yüreğim sızladığı zaman
Gece yarılarından sonra,şafaktan önce
Bilmediğim bir istasyondan,bilmediğim bir müzik geliyor kulağıma:
Uzak
vahşi
Karanlık...
Gece denizleri gibi bir müzik,
Batık gemilerli gece denizleri gibi bir müzik,
Çağırıyor,çağırıyor beni durmadan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Beni Bir Yaza Gömdülerdi Bir Zaman

Beni bir yaza gömdülerdi bir zaman
Her yer olabilecek bir kuytulukta
Bir kadın vardı bir balkonda
Sesinde yaralı bir gül olan

Hayat ve mevsimler aynı şeydi
Uyku kadar derin bir suda boğulurken
İlkbahar kekeleyerek geldi
Kırık çocuk gülüşlerinden

Zaman

Ve bir astronomi bilgini, 'Bize zamandan bahset' dedi.

Ve o cevap verdi:

'Ölçüsüz ve ölçülemeyen zamani ölçebileceksiniz.
Davranislarinizi ayarlayacak, ve hatta ruhunuzun rotasini,
saatlere ve mevsimlere göre yönlendirebileceksiniz.

Zamani, kiyisinda oturup, akisini izleyeceginiz
bir nehir haline döndüreceksiniz.

Kuzeyde Zaman

Bak burada tanrı iyi.
Bu kasaba,
Dünya burada başlıyormuş
Gibi duruyor.
Deniz kal diyor sadece
Kal ki ömrün,
Gelip geçen yolculara
Bakmakla geçsin.

*

Zaman Kekemeydi

Gün bitti, elindeki güller de soldu
anımsanacak neler kaldı bugünden
paylaşılmış olan nelerdi sımsıcak
belki bir türkü söyleriz geceye karşı
saçlarını tarazlayan bir şafak olur

Zaman kekemeydi ve tarihe sızan
soytarılar gördük gencömrümüzde
ölüm peşimize düşende bir göçebeydik
suretimiz ağardı kurulan darağaçlarına

Bir Ay Aldım Diyarbakır''dan Tokatta Biri Oldu O Zaman

Tokatli diyorlar ya da bir atin baslangici
Egilmis, sakin, ickiler aliyor kalabaliktan
Simdi o mor gozleri mor bir kadinla ilgili
Birazi namuslu iyi, birazi acikca perisan
Ya da bir kadin bir kadini oper gibi
Hicbirsey anlamiyor yasamaktan.

Hicbir sey anlamiyor diyeli anlamiyor
Ama bir yalnizligi tamamliyor durmadan
Askerler geziniyor, her yerde bu goz kahveleri

Her Zaman Sevdim

varsın bulsun sizi diye
uçurdum merhabamı güvercinlere

Ben sizleri dostlarım her zaman sevdim
Yanınızda olmasam da
Katılmasam da sazlı sözlü günlerinize
Katmasam da kahkahamı kahkahanıza
Hep sizlerle birlikte başladı sabahlarım
Ben sizleri dostlarım
Her zaman sevdim

Zaman İçinde

Bak! İşte gizleri yaşamın, işte mutluluk
Gülümsüyor bir kapı aralıgından
Ellerimizi uzatsak tutabiliriz belki
Şimdi ya da hiç bir zaman

Unuttugum bir şarkı mı? neydi o
Çok eskilerde düşmezdi agzımdan
Birlikte yine söyleyebiliriz belki
Şimdi ya da hiç bir zaman

Zaman

Zaman mı geç kalıyor
Sen mi dokunamaz oldun zamana
Bu kadar geç kalmazdı selamın
Doğan güneşe mahçup etmezdin beni
Şu ağaçları bana güldürmezdin

Geçen Zaman

Hiç olmazsa unutmamak isterdim.
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar.
Az yanımda kal çocukluğum,
Temiz yürekli uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim...
-Doğdugum ev. Rahatlıyacak içim duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...