Yeşil Yaprak

Yeşil yaprak döndüğünde gazele
Yazın ardı güz görünür sevdiğim
Ayrılırken kaşım çatmam güzele
Belki acı söz görünür sevdiğim


Bilir misin sevda neden turnanın
Diyarından kaçıp giden turnanın
Yükseklerden uçup giden turnanın
Sinesinde köz görünür sevdiğim

Boynu Yeşil Gövel Ördek

Boynu yeşil gövel ördek
Sana bir göl gerek idi
Kanadının biri yeşil
Biri de al gerek idi

Bir göl gerekti yüzmeğe
Yüzüp eğrice gezmeğe
Aşıkın bağrını ezmeğe
Sana bir dil gerek idi

Bıktığım Şeyler Ve Yeşil Fanila

Gözlerin bir yeşil fanilaydı balkonda uçuşan
Sicim yağmur taklidi
Bıkmıştım zor geçen kışlarımı anlatmaktan
Bardağa birkaç çiçek ıslamaktan.
Parmağımın ucunda kırmızı kenarlı bir bulut
Onu uzatırdım sana, yalnızlık gibi iri bir damla
Parmağıma düşen bir damla kandı aşk.

Seni sevince pazara çıktım sevinçten
Enginar aldım “süper enginarlar” diye bağıran adamdan

Sen Güneşin Altında Yeşil Gözlerinle

Sen güneşin altında yeşil gözlerinle
Çırılçıplak yatacaksın
Ben üstüne eğilip senin
Ben kainatın en müthiş hadisesini
Seyreder gibi seyredeceğim seni
Sen kollarını boynuma atacaksın
Boynumda kıvıl kıvıl ağırlığın
Ben ölümsüzlüğü tadacağım
Kıpkırmızı ağzından

Yeşil Şiir

Baktikca cogalir yildizlar gecede
Parmaklarinla sayilmaz;
Kimi duyulur, kimi duyulmaz,
Dinledikce cogalir gecede,
Sesler gelir,
Ya hizlidan, ya yavastan.

Her sey kendi dilince konusur;
Karanlik ortse de ustunu
Gecede devam eder renk renk

Yeşil Başlı Telli Turnam

Yeşil başlı telli turnam
Şimdi bizim gölden uçtu
Aklımı başımdan aldı
Vardı gayri göle düştü

Seher yolu gül dağıdır
Gönül aşkın budağıdır
Yel eser zülfün dağıtır
Şimdi fırsat ele düştü

Kırmızı Yeşil

Kıyısına tuz ıleten ruzgarı
Balıkların yurudugunu duyuyorum
Dinlerim yosunların konustugunu
Midyelerin agladıgını
Askın bır kanadı var kırmızıdır
Delinir
Kan akar
Bir kanadı var
Zehir yesili

Kimdir Geçen Yeşil Korudan

Kimdir geçen yeşil korudan
Eğilirken önünde her ağaç ilkyazda?
Kimdir geçen neşeli korudan
Çıldırtmak için yeşili curcunayla?

Kimindir bu usul adımlar
Gün ışığında yollarla tanış?
Şirin gün ışığında geçen kimdir
Yüzünde saf bir gülümseyiş?

Yeşil Sancak İle Gelir Muhammed

Kıyamet gününde mahşer yerine
Yeşil sancak ile gelir Muhammed
Müminler müjdeler birbirine
Yeşil sancak ile gelir Muhammed

Gelin biz de gitmiyelim ırağa
Hazret'e varmağa ak yüz gereke
Medine'den kalkar biner buraka
Yeşil sancak ile gelir Muhammed

Akbaba

Tanrım nereye baksam yeşil kasırgalar
O sevip gitmekse o
Çok uzak ve yemyeşil bakmaksa
Tanrım nereye baksam yeşil kasırgalar

Durak

DURAK

Kent küçük bir hışımda büyüyor.
Büyüyor, büyüyor uğultusu başımda,
Otoların, motorların uğultusu.
Tekerlekler dönüyor, dönüyor, dönüyor,
Işıklar bir yanıyor, bir sönüyor;
Kırmızı, yeşil, mavi, kırmızı, yeşil.
Başım dönüyor, dönüyor, dönüyor,
Kırmızı, yeşil, mavi, kırmızı, yeşil.

Yeşil Yağmur

Gözlerine baktınız mı hiç uzun uzun
Yeşil gözlü bir kızın
Çayır çimen ferahlığı doluyor içinize
Ve ipince ıslanıyorsunuz
Sanki yeşil bir yağmur
Yağıyor usul usul üstünüze

Boyalar

Yeşil çalışkandır,
Kırmızı yaramaz,
Sarı uykucu,
Ak yıkanmış,
Kara korkak.

Ben erkenden
Anaokuluna giderken
Yeşil gibiyim.

İkinci Pencere

yeşil yapraklar
yeşil havuz
yeşil yaprakların düştüğü havuz
koyu yeşil

ve rüyamda
fıskiyenin üstünde
fırıl fırıl dönen insan

kırılmış merdivenlerde

Sevgi Uyanışı

Kapanan
Bir çift yeşil gözdü uykularda,
Gülümseyen çehresiyle
O şimdi rûyalarda..

Açılan
Bir çift yeşil gözdü sabahlarda,
Ilık sesiyle, nefesiyle
O şimdi kollarda.

Suskun

Sus, kimseler duymasın.
Duymasın ölürüm ha.
Aydım yarı gecede
Yeşil bir yağmur sonra...
Yağıyor yeşil.

En uzak, o adsız ve kimselersiz,
O yitik yıldızda duyuyor musun?
Bir Stradivarius inler kendi kendine,
Yayı, reçinesi, köprüsü yeşil.

İsteri

Kahkaha attığında, kahkahasına karıştığımın ve onun bir parçası olduğumun farkına vardım, bir manga talimi yeteneğiyle sadece tesadüfi yıldızlar gibi olana dek dişleri. Kısa solumalarla içe çekildim, solundum her bir anlık iyileştirmede, nihayet kayboldum en sonunda gırtlağının karanlık yarıklarında, ezildim görünmeyen kasların dalgacığıyla. Ve titreyen elleriyle hayli yaşlı bir garson aceleyle seriyordu pembe ve beyazlı örtüyü paslı yeşil demir masanın üstüne, diyerek: “Eğer hanımefendi ve beyefendi çaylarını bahçede almak isterlerse, eğer hanımefendi ve beyefendi çaylarını bahçede almak isterlerse…” Eğer memelerinin sallanması durdurulursa, öğleden sonraki parçaların bazılarının toparlanabileceğine hükmettim, ve bu amaca dikkatimi yoğunlaştırdım özenli bir incelikle.

Sarhoş Olun

Ama neyle? Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun.

Ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üzerinde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhosluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız, sorun, yele, dalgaya, yıldıza, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun, 'saat kaç' deyin; yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir karşılığını: 'Sarhoş olma saatidir. Zamanın inim inim inletilen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına! Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz.'

Dinlediği Şarkıya

gözlerinin renginden almılşsa ahengini
ruhum nasıl unutur gözlerinin rengini
uzaktan bakıyorun O'na hep yeşil yeşil
bu vehimli muamma parlıyor ışıl ışıl
yanıyar nağmelerin bedevî kanatları
şahlandı obamızın doludizgin atları
bir kum saatindeyim, yimne tuttu kan beni
çile bülbülüm çile feryadyla ân beni
binlerce ok ağlıyor kırdığımız yay için
yıldızlar dökülüyor tutulan her ay için

Renkler

Renkler, mavi, kırmızı, yeşil, erguvan ve mor;
Camlarda, kaybedilmiş vatanı heceliyor...