Azime''lı Temmuz Bildirisi 2

beklerdi tohum
beklerdi tohum
beklerdi tohum upuzun karanlıklarda -- sen yoktun
öfkemi mermer mermer -- ocumu çocuk çocuk-- çıldırttım kırmızıları
bir başka parlardı yoğun karanlıkta ışıklar -- sen yoktun
butun kapıları birden zorlamanın o korkunç güzelliği
o korkunç büyümesi ellerin fitillerde -- sen yoktun
benim aşkımda o vardı
evrendi nasıl
evrendi çelik mavisi

Temmuz Külleri

(bir) :

'üç şehzadenin yolları
ayrıldı böylece'
dedi kristalleşen yağmurun altındaki akrep.

kim bilir, kanı devşirebilir miydi geride kalan
tahrip gücü yüksek casus,
ya da katlanabilir miydi ölüm
parmakuçlarıyla yaklaştığı sükseli surete.

Temmuz Sokağı''nın Uğultusu

ben Menaf; hayatın şaşmaz mağduru
bir kez olsun güldüğüm iftiradır.diye
söylüyor türküsünü ceketçilerin.alnında
bitkin bir ter soğuk ve nasılsa kavruk

biz yani Gençlik Parkı'nı severiz.sevgilimiz
tedirgin çıkmıştır mahellenin o bildik solgunluğundan
daha çok kışı atlatır yaza boza yürüdüğümüz.diye
söylüyor türküsünü bekârhanlarının.elinde
Tekel Birası.ve tek sap leylakla

Temmuz, Yıllar Sonra

Sıcak bir yaz günü, öğleden sonra,
eflatun dağların dibinde,
o sessiz arka bahçelerin birinde,
gölgesinde eriğin, şeftalinin, kayısının
fıskıyeyle oynuyor bir çocuk.
Gece kuşları yuvalarında daha.
Uzaklardaki çocuklarımızı, torunlarımızı
konuşuyoruz,
hangi pencereyi açsak bir görüp bir gözden
yitirdiğimiz.

Kaynar Kazan Temmuz

Hava seni almak için kış duman odalarda
Orman gür yeşillik yaz
Deniz seni görmek için tepilen yokuşlar.

Patlayan borulardan fışkırır gibi su
Akar araba araba
Tatil konaklarına koca kent.

Şiirin ilk bölümü sürüp gitmiş bir özlem
Şimdi kalk git dolu otobüsler

Temmuz

Vücudun çıra gibi tutuştu tutuşacak
Saat üçe doğru bir temmuz gününde,
Yani beni düşüneceksin, ya da bir başkasını
Gülecek, konuşacak, dinleyeceksin
İncecik parmakların saçlarının içinde.

O zaman kim bilir ben nerde olurum?
Vücudum çıra gibi tutuştu tutuşacak.
Bir kahveye de gidip oturamam
Dost yüzünden, ağaç gölgesinden, senden uzak.

Temmuz Tikleri

Yanda, altta, üsttekiler
Yirmi yedi daire apartman
Yatmış sanki ölüm uykusuna
Donmuş zaman.

Çıt yok
Eriyen camlardan
Kavrulmuş perdelerde
En ufak bir kıpırtı.

Beykoz''da Gece Başlarken

Bir eski temmuz mu bu geçmiş yıllardan?
Yosun, kavun ve deniz kokan...
Hem küflü hem sıcak bir Temmuz
Hiçbir yerden hiçbir beste duyulmuyor
İster istemez geçmişi düşünüyor insan;
Siz söyleyin Filozof Rıza Bey,
Yenmek, bir kabristan mı almaktır?
Yoksa dönüşümlü müdür sevinç ve hüsran,
Yoksa hayatın özeti sadece,
Bir eski temmuz mudur geçmiş yıllardan?

Sa’Dî’Den Tercüme 5

Olsaydı beşer gaybı da idrâke muzaffer,
Bir kimseye âsûdelik olmazdı müyesser.

14 Temmuz 1898

Tek Hakikat

Tek hakikat var, evet, bellediğim dünyadan,
Elli, altmış sene gezdimse de, şaşkın şaşkın:
Hepimiz kendimizin, bağrı yanık, aşıkıyız;
Sade, i'lanı çekilmez bu acaib aşkın!

Hilvan, 17 Temmuz 1349 (1933)

Mezartaşı Çiçekleri

70.000 aşk ve 90.000.000 dize:
Ünlü şair İlhan Berk burda yatıyor!
N'olur yolcu, sevaptır, sakın üşenme
Yukardaki sayıya bir sıfırda sen ekle.



(Yusufçuk, Sayı: 7, Temmuz 1979)

Dünyanın Güzel Şeyleri

Benimdi dünyanın güzel şeyleri zevk almaya
gençlik saatleri, ne kadar uzakta.
Uzakta Nisan, Mayıs, uzakta Temmuz;
artık hiçim ve yaşarım kayıtsızca.

Çeviren; Gökhan Oflazoğlu

Temmuz Ayı Neymiş Böyle

Seni Temmuz ayında gördüm,
Seni Temmuz ayında sevdim,
Temmuz ayında da doğdum,
Bu Temmuz ayı neyimiş böyle.


Temmuz ayını çok seviyordum,
Her Temmuz'u iple çekiyordum,
Temmuz'da koşarak geliyordum,
Bu Temmuz ayı neyimiş böyle.

Temmuz Ayında

Bir Temmuz ayında tanımıştım seni,
Temmuz ayında sevmiştim be seni,
Temmuz ayı alıp, götürdü beni beni,
Bir Temmuz ayında tanımıştım seni.


Temmuz ayında hep yas tutuyorum,
Bu ayda sevdim onu unutamıyorum,
Temmuz ayında daha neler diyorum,
Bir Temmuz ayında, tanımıştım seni.

Temmuz 2011

Temmuz gene geldi, sevdası gene boş geldi
Bir temmuz bir ayrılıktı, iki, üç, dört sayısız oldu
Her aya bir yıldız seçsem, temmuz otuz ister
Kırılan gönül penceremden bakınca
Varlar yok oldu, yoklar unutuldu
Unutanlar unutsun,
Bir temmuz geldi gene pir geldi
Yüreğimde bir delik iki deldi
Bir temmuz umut kapısı açık
Bir temmuz iş Allah’a kalmış

15 Temmuz Onurum

Rab’bim merhamet etti korudu milletimi,
Türk dolu devletimi, vatanımı, dinimi…

Başkomutanım, dedi meydanları bekleyin,
Hain alçak mı alçak, Rab’bimize güvenin…

Çünkü Türk bir millet ki kalbinde ay yıldız var,
Ruhunda vatan aşkı bedeni şehit kadar…

15 Temmuz, bayrağım 15 Temmuz, milletim,

Üşüyorum

Üşüyorum temmuz sıcağında, benim yüreğimde zemheri zehir gibi.Lapa lapa kar yağıyor duygularıma,Yağan kar buz tutuyor ve Sarkıtlar oluşturuyor yüreğimin en kuytu köşelerinde.. Sonra.....Ben yine üşüyorum temmuz sıcağında! Sarkıtlar dayanamayıp yüreğimin isyanlarına; kopuyor birer birer tutunduğu acıların dehlizlerinden Ve gözpınarlarıma doluyor birbiri ardına dökülen yağmur damlaları olup! .Kimi öfke, kimi isyan,kimisi kocaman bir hiç olup süzülüyor gözpınarlarımdan ürkek,kırgın ve bir o kadar asi.Ben hala üşüyorum temmuz sıcağında. Buz tutmuş, boran vurmuş yüreğimle..Ve sonra kış güneşinde açan kardelen misali yavaş yavaş ölüyorum boynumu büküp yüreğimin zemherisine dayanamayarak temmuzun sıcağında.....

Temmuz 2010

Temmuz 2010

Temmuz geldi hoş geldi, sevdası boş geldi
Aynası ayrılıktır, içimde darlıktır

Kıştı kardelen oldun, yazı kucaklattın
Yazdı bir an yok oldun, yara açıp kaçtın

Denir gün dönümüdür, sende artık sürün
Temmuz senin küründür, sen içine dürün

Temmuz

Her temmuz geldiğinde,kendimi tanıyamam,
Düşünce girdaplarında, savrulur dururum.
Temmuz heyecan,temmuz coşku,temmuz sevgi,
Temmuz ayrılık, temmuz nefret, temmuz yalnızlık...

Her temmuz geldiğinde,aşkım tazelenir,
Sevdiğim aklıma gelir bir anda.
Öylesine saf,öylesine sade,öylesine mahçupluğuyla.

Bir temmuz akşamıydı seni görüp, seni sevmem,

2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Katliamı

2 TEMMUZ 1993
Madımak Katliamının yaşandığı bir gün

2 TEMMUZ
YERLE GÖĞÜN AĞLADIĞI BİR GÜN
2 TEMMUZ
NEHİRLERİN PINARLARIN AKMADIĞI GÜN
2 TEMMUZ
KUŞLARIN GÜVERCİNLERİN TURNALARIN YAS TUTUĞU GÜN
2 TEMMUZ