Ayrılık Günü

Ben nice ayrılıklar gördüm ömrümce
Kuşlar gördüm; kırılmış kolu, kanadı
Ayrı düşmüş sevdiğinden kuşlar gördüm
Hiç bir ayrılık bana bu kadar komadı

Ayrılığın bir ağrıdır vurur şakalarımda
Ve büyür gözlerimde bir okyanus kadar
Derinden ses verir içimde bir tel
Sonra, birdenbire kırılır, kopar

Görüş Günü

Bugün görüş günümüz
Dost kardeş bir arada
Telden tele
Mendil salla el salla
Merhaba

İzin olsun hapishane içinde
Seni
Senden sormalara doyamam
Yarım döner cigaranın ateşi

Bir Doğum Günü İçin

Göklerin yüzü güldü mü
Dünyaya geldiğin zaman?
Azgın sular duruldu mu
Dünyaya geldiğin zaman?

Güneşler gibi tek miydin?
Ay ışığından ak mıydın?
Böyle nazlı çiçek miydin?
Dünyaya geldiğin zaman?

Mahşer Günü

Nasıl uçan bir kuş düşerse yere
Yerde paramparça olursa kemikleri
Yumuşacık tüyleri dağılırsa

Nasıl bir gül kurursa dalında
Toprağa karışırsa yaprakları
Kokusu ve rengi kalmazsa

Nasıl bir kaplan vurulursa ormanda
Otlara cansız düşerse pençeleri

Aşık Garip Coğrafyası 2 Anneler Günü

Birçok kentimizde uzun kavak kalmadı
ki gıcırdasın,
Ama benim sol yanımda sancı baki
Anne! Ne olur ki?
Sıram gelmiş olsun varsın
'Ben ölürsem benden daha genci var' tabii
Ama Aşık Garip değil hiçbiri...
Ben de olamadım, yokmuş kısmette
Yaşadıkça Şah Senem'i hissettim,
Gerçi Tiflis'e Tebriz'e hiç gitmedim

İlk Sevgililer

Nerde bizi seven kızlar
Hepsi kara topraklarda
Daha şen daha gamsızlar
Daha güzel bir diyarda

Meleklerle beraberler
Mavi semanın dibinde
Meryem Ana'yı överler
Coşkun ilahilerinde

Münevverin Doğum Günü

Yapraklara dallara yeşillere allara
Nice nice yillara gülüm
Nice nice yıllara

Yaprak dala al yeşile yaraşır
Gayrı vermem seni ellere

Bir Günü Yaşamak

Dün kopan bir yapraktı, düşen kuru bir daldı
Bu günden güzel değil bulacağın yarında
Aç ellerini bak! Yanan avuçlarında
Dün gitmiş, yarın yok, bize bir bu gün kaldı

Bir bu gün kaldı bize birlikte yaşanacak
Bir bu gün öyle güzel ve dopdolu, özlemli
Dudağından düşmeyen bir yeni şarkı gibi
Bir bu gün, her şeyiyle taptaze ve sımsıcak

Anneler Günü

yeşildir artık yüreğinde kara bulut
bugün anneler günü annem beni unut

evde acılar koynuna yangelip yatmış
inadına giyin sen de mayısa batmış
yürü sokakta çocukların düşü aksın
yürü ki saksıda çiçekler sana baksın

diline genç anılarından bir türkü seç
beş yıl büyüdüğüm okulun önünden geç

Kabul Günü

Biliyorum saadet
Bana dünyada gelmez,
Ölümü bekliyorum.

Şubat Günü

Kim ne bilsin neydi beni uyutan?
Uyanmadığım o sabah uykudan.

Henüz yaşıyordum yeniden yeni
Bir şubat gününün güzelliğini.

Türkü kalmasın diye söylenmedik,
Bendim o yağan kar, âsude şenlik,

Dağlara, ovalara, şehirlere;

Son Sevgililer

Dostlar elinde satılmak
Ölmek dostlar için.
Dost rüyalarıyla büyümek
Dostlara gönül vermek
Unutulmak için...

Şaşmıyor en büyük kayıplara
'İnsan oğlu kuş misali'
Kuşlarla uçuşan hatıralara.

Ziyaret Günü Notları

I

Bugün başlıyor asil çilesi,
Namus yüzünden on beş yıl giyen
Beşiktaşlı Ragıpın,
Bugün tuttu Adana’nın yolunu
İki çocuklu karisi;
Seyhan Bara kontratlı gidiyor.
Kaslar alindi, saçlar boyandı.
Roplar dikildi modaya uygun,

Ruhi Bey Anlatıyor Bir Düğün Günü Ve Sonrası

Kısacık bir gündü, bir iki dakikalık bir gündü
Çocukların günü gibi bir gündü
Kahverengi fotoğrafları vardı, bulanıktı
Hiçbir şey açık seçik görünmüyordu
Kocaman bir bahçe olmalıydı, orda burda
Tavuskuşları olmalıydı, herbiri
Öyle bir başına hiç kımıldamadan duruyordu
Saniyeler sümbüller gibiydi
Saniyeler sümbüller gibiydi dokunsam iki parmağım arasında akıyordu
Kısacık bir gündü.

Ayrı Düşmüş Sevgililer

Bir garda tıpkı sağır ve dilsizler gibi
Acıklı bir dil konuşarak gürültünün koyulaştığı yerde
Garip hareketler yapıyor ayrı düşmüş sevgililer
Kışın ve silahların beyaz sessizliğinde
Ve gecelerin bakarasında oluşmaya geldiği vakit yeniden
Düş onun ateş parmakları bulutlarda kesişirse
Ne yazık ki demir kuşların üzerine olur
Bu tarlakuşu değil Ey yabanıl Romeo’lar
Ve bülbül de değil cehenneme dönen gökte

Bugün Bayram Günü

Bugün bayram günü âlem eğlenir
Sen bizim yaylaya gel başın için
Dertliler oturmuş derdin söyleşir
Etme intizarı gül başın için

Hayran oldum bakakaldım yüzüne
Sürme değil rastık çekmiş gözüne
Hıçkırarak başım koysam dizine
Saçım okşa gönlüm al başın için

Görüş Günü Konuşması

Oğul ben senin görüş gününe
dağları devşirerek geldim
-bizim oranın dağlarını-
sevincimi ırmaklarda arıtarak
-bizim oranın ırmaklarında-
sabah yeliyle örerek saçlarımı
-bizim oranın sabah yeliyle-
o şimdi özlemiştir dedim
sesimi bizim oranın
çiçeklerine değdirerek geldim:

Elinden Tutun Günü

Günü elinden tutuyorum
Öyle ürkek
Ben tutmasam karanlığa düşecek
Karanlığa düşecek sevgiler
Kapılarınızı yalnızca nefret çalacak,

Ağır ağır yükseliyor bir davulun sağır sesi
Birer birer düşüyor ağaçlar, orman seyreliyor
Tutun elimden, elimden tutun yoksa
Bu canavar sessizlik, bu yılgınlık, bu ölüm,

Kimde Gördün Sen

Kayalara vurmuş martıların çığlığı daha kurumamışken
Bu sesi bu sedayı nerden aldın sen
Saçların yüreğimi perçeminden bağlarken
Babandan annenden kimden aldın sen
Daha yaşım 18 Sevgililer Günü Mesajları
Sevmeye sevdalıyken
Şu civan yüreğimde yılkı atlar koşarken
Elim ayağım buz kesmiş yinede üşümezken
Severken terk etmeyi kimde gördün sen
Hangi ölüm çaldı yalnızlığını

Sessiz Gemi

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.