Savaş Risalesi

Güneşin
Mızrakların ucuna takılıp
kaldığı
bir vakitte
Diriliş erlerinin yüreklerinden
yayılan
Bir depremle sarsılıyordu arz.
Gerilmişti altımızda atlarımız
Fırlayıp kopacakmış gibi
baldırlarından

Savaş Bitti

var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını
mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı
sahici bir şeysen eğer söyle bakalım
neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih
yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı
koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış
gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi
o yürek burkucu gençlik döngülerinde beni çark ettirişi

Savaş Ve Barış

Yamaçta bir ev evin üstünde
Kocaman bir tavus kuşu oturmuş
Dar pencerede ufacık bir kız
Elinde paket taşı kadar bir çikolata
Bir tüy ormanının ardında kalan
Güneş içindeki Çin'e bakıyor

Bahçeye kurulmuş üç arsız keman
Renkli şeritlerin bayrağıyla
Çivi yazısından bir karıncayı

Yürün Aslanlarım Savaş Edelim

Yürün aslanlarım savaş edelim
Buna kavga derler bey ne paşa ne
Haykırıp haykırıp kelle keselim
Seyreyleyin eli ayağı şaşana

Yürü beyler cenge harbi çalınır
İyi kötü bu meydanda bilinir
Kılıç değer adam iki bölünür
Nusret bizim beyler neci paşa ne

Savaş

Uykusuz geceler bunlar
dağ başlarında, nöbette.
Uzakta, çok uzakta,
tek tük ışıklarını seçtiğin şehir
sokaklarında kısık sesle
şarkılar söylediği

(1933)

Savaş Ayırmaz Sevişenleri

Bir adım kala kör kurşunlara
Sigaramın üşüyen ucunda
Öpüşünü bıçak gibi tadarım

Çakıllar utardı sımsıcak
Sevişgen çılgınlığımızdan
Bir büyük çığlıktı ağaran
Deniz tutuştu tutuşacak

Bilenir bir çelik alabildiğine

Savaş Ve Barış Üstüne

Donovan'ın
Otuz tonluk bir tank
Sağ ayağını dişinin kovuğuna yerleştirince
Hastanede ameliyattan sonra ölürken
Karısını düşünmüş.
Karısıyla nasıl yattığını bile hatırlamış
Üstelik gözleri yaşarmıştır.
Donovan vatan uğruna
İşte böyle ölmüştür.

Davet

Dürüst olalım beyler
İlk adım sizden
Sökün savaş gemilerinden
Can simitlerini

Hepsi Bu

değişen ben değilim
dönüşen savaş
yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:

bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlamak

şimdi ölüm bile yetmiyor
acılarımızı tartmaya
dostlar
alıngan bir sahili pinekliyorlar

İki Ses

Dışardan herkes: - Görmemiş ol, savaş..
İçimden bir ses: - Konuş! Konuş! Konuş!

Dışardan herkes: - Böyle uslu, yavaş..
İçimden bir ses: - Savaş! Savaş! Savaş!

Dışardan herkes: - Tıkırında işin..
İçimden bir ses: - Düşün! Düşün! Düşün!

Dışardan herkes: - Bugüne uy, barın..

Rubailer - 4

Barış istemiyorsa Felek, işte savaş
İster serseri deyin bana, ister ayyaş
İşte şarap duruyor ortada, kıpkızıl
İçmeyen taşa çalsın başını, işte taş

İskele

İskelenin altına
sığınan deniz
bırak artık saklanmayı
savaş gemileri
çoktan geçip
gitti...

Jilet

Kamaralarında çıplak
kadın resimlerinin asıldığı
savaş gemisinden
bozma bir jilet
her traş oluşumda
hem okşar
hem kanatır
tenimi

Duvara Tebeşirle Yazılan

'Savaş istiyoruz! '
En önce vuruldu
Bunu yazan.

(a.kadir- a.bezirci)

Strateji

Kim masaya serer de
Asıp ya da duvara
Bir savaş alanı harita
Çıkar nerden sayrılık
İner nerden acı
Önlemler -
Ah ne saflık!

35 Saniye

başarısızlıklar. birbiri ardına.
bir ördekgöleti dolusu
başarısızlık. sağ kolum
ta omuzbaşıma kadar
ağrımakta

aynen hipodromdaki gibi.
bara yanaşırsın
gözlerin korkudan
yuvalarından fırlamış

İki Ses

Dışarıdan herkes:_Görmemiş ol, savaş!
İçimden bir ses:_Konuş! Konuş! Konuş!

Dışarıdan herkes:_Böyle uslu, yavaş...
İçimden bir ses:_SAVAŞ! SAVAŞ! SAVAŞ!

Dışarıdan herkes:_Tıkırında işin...
İçimden bir ses:_Düşün! Düşün! Düşün!

Dışarıdan herkes:_Bugüne uy,barın...

Çağrı

Doğrudur yıldırımın düştüğü, yağdığı
yağmurun,
Bulutların rüzgarla sökün ettiği.
Ama savaş öyle değil, savaş rüzgarla
gelmez;
Onu bulup getiren insanlardır.
Duman tüten topraktan bahar boyunca,
Dökülüp yükselir birden gökyüzü.
Ama barış ağaç değil, ot değil ki
yeşersin:

Çanakkale

Söyle Arkadaşım' dedi Anadolulu Mehmet
yanı başındaki Anzak erine
'nereden kopup gelmişsin,
neden çökmüş bu mahzunluk üzerine? '

'DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAN' dedi gencecik Anzak
'Öyle yazmışlar mezar taşıma.
doğduğum yerler öylesine uzak,
örtündüğüm topraksa gurbet bana.'
'Dert edinme arkadaşım' dedi Mehmet

Çağcıl Söylem

Akşam savaş alanına çöktüğünde
Düşmanlar yenilmişti
Telgraf tellerinin tınıları
Haberi uzaklara taşıdı

Dünyanın bir ucunda için için yandı
Bir haykırış, gök kubbede parçalanarak
Bir çığlık, çılgın ağızlardan taşan
Ve esrik, göğü aşan.
Bin dudak ilençle soldu