Saf Sabır
Ben, birlikte kıyıya sürüklediğimiz kayıktan
saflığımı ve sabrımı aldım tek
kalanları kumsala göm sen de
yaz boyunca
nasılsa her keder eksilir
kendini doldurarak
sardunyalarla konuşarak çoğalttım
aramızdaki ayrılığı
sayarak çoğalttığım günleri tamamladım
Biraz Daha Sabır
Gözünü yıldırmasın karakış,
Altında sağlama yatağın,
Hastanede Şiran var.
Ne kaldı ki şurada,
Ekim, Kasım, derken Aralık
Sabrın tükenmezse eğer,
Heybelidensin bahara doğru.
Bilirsin can boğazdan gelir,
Senin neyine su bakir mangal,
Çıksın çadırcılara...
Sabır Ve Kanaat
Kanaat et, sabır ile çık yola!
Kanaat edenler, hazine bula.
Sabr eden kulunu, Rabbimiz sever,
Kur’an-ı kerimde, onları över.
Sabreden kolayca, murada erer,
Çok kimseden önce, cennete girer.
Sabredenin ecri, hesapsız olur,
Sabır Kıla Kıla Canıma Yetti
Sabır kıla kıla canıma yetti
Hasmını ararsan bundadır aşık
Kamil oldum deyü dava edersin
Hamakat nişanı kimdedir aşık
Ehl-i dil olmadın söylemen neden
Senin mücadelen benimle neden
Muhammed Mustafa göçtü dünyadan
Tacile hırkası kimdedir aşık
Ey Gönül Gel Sabreyle Her Derde Dermandır Sabır
Ey gönül gel sabreyle her derde dermandır sabır
Çaresiz dertler devası şahi Lokman'dır sabır
Gel tefekkür eyliyelim dert nedir derman nedir
Derdi Hü dermanı Hü bir sırrı süphan'dır sabır
Cenabı Haktan sana bin türlü dert gelse eğer
Ah edip incinme canım elde burhandır sabır
Arifler kavlince dert içinde derman gizlidir
Fistanikisi Salkım Saçak
Fistanikisi salkım saçak
Sol böyrüme girdi pıçak
Beni vuran bir yumurcak
Aç odayı kabadayı gireceyim ben
Sabır eyle benim yarım büyüceyim ben
Fıstanikisi biçim biçim
Öliyorum senin içün
Bir şeftali başın içün
Kaldıracın Dayanma Noktası
Sabrın bittiği yerde
El değmemiş o sabır
Çukurova
Çukurova sabır ovasıdır
Lokmasını
Göç edenleri
bilir
Yakmasını
yıkmasını
boğmasını
bilir.
Çukurova sabır ovasıdır
Tuttu Bu Ak Saçımla
Tuttu bu ak sacimla beni sevdanin tuzagi;
Yoksa simdi ben nerede, nerde sarap bardagi?
Sabir bir gömlek dikti, onu da zaman yirtti!
Akil bir tövbe verdi; bozdu yarin dudagi!
Bir Buğdayın İçini Dökmesi
Yaşadığımız devirde, bir insanın dürüst ve ahlâklı kalarak mutlu olması neredeyse imkânsız. Sorumluluk sahibi bir insanın rahatsızlığı gibi bir şey bu... Zengin ile fakir arasındaki uçurum her geçen gün açılırken, ahlakî çürüme tehdit boyutlarını bile aşmışken, bölücü terör dolayısıyla güzel vatanımız tehlike altındayken, İslam dünyasında şunlar ve şunlar olurken; mutluluğu ancak "durgun su" olarak ifade edebiliriz. Bu şartlar altında mutlu olan biri varsa, onun bizden olmadığını düşünüyorum. Evet, mutsuzluğumu, tedirginliğimi, çaresizliğimi, olan biten karşısındaki şaşkınlığımı, öfkemi şiire döküyorum. Fakat bu, ağlayıp sızlayarak değil de, bir buğdayın içini dökmesi şeklinde oluyor. Ayrıca mutlu insanların şiir yazamayacağına inananlardanım.
...
Şiirin nasip işi olduğunu düşünüyorum. Hesabı temiz olanın yüzü ak olur. Mehmet Akif'ten Ziya Osman'a, Ahmet Muhip'ten Behçet Necatigil'e, İsmet Özel'den Süleyman Çobanoğlu'na kadar iyi şairlerin yüzlerine bir bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Ben, ancak iyi insanların iyi şiir yazabileceğine inanıyorum. Dikkat ettiniz mi, bilmiyorum. Ben ettim. İyi şairlerin çoğu sadece insanla değil, doğayla da yakından ilgilidir. İşte o söz: "Yerdekini kollarsan sen, kollar seni gökteki de..." Şiir, hayretle yazılan ve hayretle okunandır. O hayreti bulacağınız mekânlar ve zamanlar ise bellidir. Bir insan öğleye doğru uyanıyorsa, ona geçmiş olsun. Tabii bütün bunları söylemem; yetenek, işçilik, disiplin, sabır ve istikrar gibi olmazsa olmazları yok sayıyorum anlamına gelmemeli. Söylediklerim "elde var bir" olarak anlaşılmalı.
Bir Dizenin İlk Kelimesi Nasıl Doğar
Bazılarının sandığı gibi mısralar duyguların değil, yaşanmış deneylerin sonucudur. Tek bir mısra yazmak için birçok şehirleri, insanları ve nesneleri görmüş olmak, hayvanları tanımak, kuşların nasıl uçtuğunu duymak ve sabahları çiçeklerin açılırken nasıl titrediğini öğrenmek gerekir.
Bilinmez yerlerdeki yolları, beklenilmeyen karşılaşmaları ve uzun zamandır yaklaştığını sezdiğimiz ayrılışları, esrarı daha aydınlatılmamış olan çocukluk günlerini, size anlayamadığınız sevindirici bir haber verdikleri zaman kalplerini kırdığınız ana babaları, derin ve tehlikeli değişmelerle garip bir şekilde başlayan çocukluk hatalarını, kapalı odalarda geçen sessiz günleri,deniz kıyılarındaki sabahlamaları, denizin kendisini, denizleri, yükseklerde çağıldayan ve yıldızlarla uçuşan yolculuk gecelerini yeniden, yeniden yaşamak gerekir. Bunları bile yaşamak yetmez. Biri ötekine benzemeyen sayısız aşk gecelerini, doğum sancılarıyla kıvranan kadınların çığlıklarını, odalarından bir türlü çıkamayan süzülmüş lohusaları hatırlamak gerekir. Ama ayrıca, ölenlerin yanında bulunmak; pencereleri açılmış, içine gürültülerin dalga dalga dolduğu odalarda bir ölünün yanı başında oturmuş olmak gerekir. Anıların olması da yetmez. Pek çoksalar onları unutabilmek ve geri dönmelerini bekleyebilmek için büyük bir sabır gerekir. Çünkü sorun anılarda da değildir
Anılar ancak bizde kan haline geldikleri, bakış ve davranış oldukları, adlarını yitirdikleri, kendimizden ayırt edilmedikleri zaman; işte yalnız o zaman, pek seyrek bir anda, bir dizenin ilk kelimesi onların arasından doğuverir.
Türkçesi: Suut Kemal Yetkin
Sabır
Önce gelir acı sabır
Her derdin ilacı sabır
Mutluluk tacı sabır
Ya Sabır,Ya sabır,sabır.
Dilde değil kalpte sabır
Bazen değil hepte sabır
Her şeye sebebte sabır
Ya Sabır,Ya sabır,sabır.
Sabırsızlar
Sabır sızlar sabır sızlar
Sabır gerek sabırsızlar
Çatlamadan sabır taşı
Haber verek sabırsızlar.
Sabır sızlar sabır sızlar
Sabır bilmez sabırsızlar
Yüz olsada dünya yaşı
Nefis ölmez sabırsızlar.
Sabır
Sabır, müjdeli emir,
Sabır, kutlu bir niyaz.
Sabır, derdin dermanı,
Sabır, kış içinde yaz.
Sabır, zahmete rahmet,
Sabır, Allah’tan vaaz.
Sabır, sabır, hep sabır,
Ya Sabır
Ya Sabır
Ah sabır
Vah sabır
Yinede sabır
Sonuna kadar sabır
Ömrümün yettiğince sabır
Gönlümdeki arzu ateşi sabır
Dilimdeki en büyük dua sabır
Yaşamımdaki iki güçten biri sabır
Amacımdaki en büyük destek sabır
Sabırsızlar! -4''Lük-
Sabır sızlar, sabır sızlar.
Sabretmezsen; sabır sızlar.
Bir çatlarsa sabır taşı;
Arşa sığmaz sabırsızlar...
Aksaray, 18.06.2008
KARDEŞ KALEMLERDEN DAMLAYANLAR:
Sabır Etmek
Bilimin başırdır,ilimin kendi,
Sabır etmek,sabır etmek,sabretmek.
Engüzel huyların mihengi dengi,
Sabır etmek,sabır etmek,sabretmek..
İnsanları saadete erdirir,
Aşıklara maşukunu gördürür,
Sınav kazandırır nefs'i öldürür,
Sabır etmek,sabır etmek,sabretmek.
Son Durak Mezaar Oldu
****** SON DURAK MEZAR OLDU ******
İçidedir yangınlar Yüreğimde bu sancılar
Sol yanımda yalancılar tüketti beni acılar
Sabır sabır ya sabır Sabır Allah'ın sabır
Sabır sabır diyerek Yürek bağladı nasır
Yürek acıyla dolmuş Acılar feryat olmuş
Sabırları son bulmuş Ne çileli bir kulmuş
Sabır
Sabır sebebdir haza
Sabır çıkarır düze
Sabır oğlana, kıza
Sabır gerek sabır.
Sabır yüceltir kulu
Sabır cennetin yolu
Sabreden oldu veli
Sabır gerek sabır.
Sabır İlacı
Meğer sabır hayat ilacıymış!
İfrat ve tefrik gibi iki beladan uzak duruşun çaresiymiş!
Evet, sabır yeri ve zamanı geldiğinde ‘—belaya selam durmakmış’
Sabır, kötülüklere karşı kalkanmış!
Sabır, ‘—takvadır’
Sabır, tevekkül ve teslimiyettir!
Sabır, metanettir!
Sabır, bir nev’i nefsi ıslahtır!
Sabır, selamettir!
Sabır, tevazudur!