Kırmızı Pazar

Kız sen burda yeni misin peki leyla nerde
Hani çekirdek gözlüm örümcekten korkan
Kim ulan beni herkes tanır git patronuna sor
Elektrikçi ihsan dedin mi içkide üstüme yoktur

Leyla güzel kızdı ben böyle göz görmedim
Sen de güzelsin bak omuzların mesela
Biz elektrikçi kısmı karanlıkta güreşiriz
Ölüm tellerde ıslık çalar gözümüz pektir
Saçların kendinden mi sarı boyadın mı

Dedim Dilber Gel Bir Pazar Edelim

Dedim dilber gel bir pazar edelim
Dedi ben alışı verişi bilmem
Dedim muhabbetten kuralım çarşı
Dedi ben tenhada görüşü bilmem

Dedim işittin mi Ferhat-Şirin'i
Dedi aşk yoluna vermiş varını
Dedim Ferhat vermedi mi serini
Dedi düşmanım çok, şer işi bilmem

İzmirin İçinde Kurulur Pazar

İzmirin içinde kurulur pazar
Kaldır fistanını deymesin nazar
İzmirin güzeli yılda bir azar

Var git o(ğ) lan dolaş çimen üstüne
İndir fino fesin bir yan üstüne

İzmirin içini duman bürüdü
Herkes sevdiyini aldı yürüdü
Benim sevdiciyim şunda bir idi

Evlerimin Önü Pazar

Evlerimin önü pazar
İçinde yosmalar gezer
Fesin eyri perçem döker

Vay bala böyle dem olmaz
Paşam öyle dem olmaz
Ben gülü deste ba(ğ) ladım
Deste-beste ba(ğ) ladım

Dün gece yar hanesinde

Yenicami Kurdu Pazar

Yeni-cami kurdu pazar
Katipler resmini yazar
İndim Bahçe kapusuna
Eyledim bir kayık pazar

Bindim kayığın içine
Secade yaydım kıçına
Çek kayıkçı pala kürek
Eyüb-sultan çarşısına

Durum

Pazar günü geçmek bilmiyor
Birden bir kavak fışkırıyor pencereden
Hızla kapıyı örtüyor bir sokak
Bir kız saatine bakıyor alanda
Gençliğim, güneşim, rüzgarım benim!
Bu çıraklık sabah akşam sürüyor.

Pazar günü geçmek bilmiyor
Toprağın alnında eriyor güneş
Sevdiğim uzakta ve bir an kadar yakın

Kolunda Sepetçik, Yolun Nere?

Pazar dağılmış- akşam dağlardan iniyor
Kolunda sepetin- nereye koşuyorsun
Dönen döndü yollar ıssızlaştı
Ay vurdu köyde ağaçların üstüne
Yaban ördekleri bataklığa çekildiler
Dindi kayıkları çağıran seslerin yankıları
Akşam dağlardan indi- pazar dağıldı
Uyku bulutlarla yeryüzünü sarıyor
Tek ses yok bambu yapraklarında
Kara kargalar yuvalarında sinik

Babamı Rüyamda Gördüğüm Zaman Çok Seviniyorum, İki Üç Gün Sürüyor O Mutluluk.

Babamı çok severdim. Ama o kadar çok çalışırdı ki, pek göremezdik. Zaten polisten kaçtığı ya da hapiste olduğu zamanlar olduğu gibi, ‘Zübük’ gazetesini çıkarırken eve haftada bir geldiği zamanlar olurdu. Büyüdükçe babamla giderek daha fazla arkadaş olmaya başladık. Bana çok güvenirdi, her yaptığımı da beğenirdi. Ben de onun güvenini kırmamak için elimden geleni yapardım. Ders çalışmak dışında!

Babamın baskın biri olduğunu hiç düşünmedim doğrusu. Belki de baskındı ama ben öyle hissetmedim... Hayatımda kendimi yanında en rahat hissettiğim kişi babamdır. Beni anlar, kusurlarımı bağışlar, beni koşulsuz sever... Daha ne olsun?

Var Mı Vaktin

Ne yapıyorsun pazar günü
Var mı vaktin
İncelemek için aşkı
Denizi
Kumsalı
Güzel kelimeleri bu pazar
Var mı vaktin
Gömmek için yüzümü saçlarına
Gün boyu
Var mı vaktin karşılamaya beni

İstanbul Vakti

İnsan kendini pek ödeyemiyor
Sen dur bende var*


Beni anlasa anlasa Istanbul anlar
seni uzun sevdiğim için bak ağustos ayındayız
sen sevdiğin için günlerden cumartesi bak, cuma değil
çarşı uzunu çift kapılı canlı sinema caddeler
gidip geleceğim gidip geleceğim ben pazar olacak
herkes herkesi anlamaz Istanbul herkesi anlar

Haftanın Günleri

Bilir misin yüceler yücesi tanrı
Şarap ne zaman coşturur içenleri?
Pazar, pazartesi, salı, çarşambe, perşembe,
Bir de cuma, cumartesi günleri....

Pano

Pazarların en kötüsü zân pazarı
Yolların en iyisi iz'an pazarı
Dünyada pazar çok; birisi kötü,
Yokluğa açılmış insan pazarı...

Güneşin Işığı

her şey güneşi seviyor
hattâ denizler bile
denizlerde nefes alan sen bile
ve biz
güneşi değil ışığını seven insanlarız

güneş içime vuruyor

güneşin ışığı var
güneş yok

Seyyah Oldum (Ben Beni)

Seyyah oldum pazar pazar dolaştım
Bir tüccara satamadım ben beni
Koyun oldum kuzum ile meleştim
Bir sürüye katamadım ben beni
Ben beni kendimi canımı özümü

Dostlar beni bir kazana koydular
Kırk yıl yandım daha çiğdir dediler
Ölceğimi gram gram yediler
Bir kantarada tartamadım ben beni

Afşin’A Ağıt

Ne ümitlerle gelip dünyaya
En güzel ismi takındın: Afşın!
Böyle erken bırakıp gitme neden?
Kaç bahar, kaç yılı doldurdu yaşın?
Kaldı senden bize bir gamlı seda...
Bir vedadır o seda, sade veda’

6 Kasım 1960,Pazar

Ben Beni

Seyyah oldum pazar pazar dolaştım
Bir tüccara satamadım ben beni
Koyun oldum kuzu ile meleştim
Bir sürüye katamadım ben beni

Ben beni kendimi
Canımı özümü dost

Dostlar beni bir kazana kodular
Kırk yıl yandım daha çiğdir dediler

Pazar Ertesi

“pazar günlerini de yaşadık elbet
ama bu gün günlerden pazar ertesi
bütün günler pazar olmaz ilelebet
artık bu gün günlerden pazar ertesi

pazar cuma ertesinin sonrasıydı
yaşanan pazar belki iş kazasıydı
pazar keyfimi kaçıran başkasıydı
artık bu gün günlerden pazar ertesi

Kara Pazar

Kara pazar
ey pazar Kara pazar
gazur fiyatlar azar
yetiş kara cazar
ey pazar Kara pazar


ey pazar Kara pazar
kalmadı kara cazar
ondan gavurlar azar

Pazar Çocuğuuuu...

-PAZAR ÇOCUĞU:
_ Babamın Teyzesi merhum Sultan Nene, Atmalı olup, İslahiye'de yaşardı. Suriye'den gelen Hasırları omuzuna atıp, Mahallede sattığı için ona Hasırcı Sultan derlerdi. Göçeber bir hayat yaşadıktan sonra şehirli olmuştu. Yedi yaşından bu yana Namaz kılardı. Rüyasında okuma yazma öğrendiğini bana söylemişti. Babama ve babamın dayısına okuma yazmayı o öğretmişti. Evlenmediği için tek yaşıyordu. O yoksul hali ile kız everir, talebe okuturdu. Yırtık çorapları ve ayakkabıları toplar, yama yapar, fakirlere giydirirdi. 1977 de İlahiye Lisesinde iken, bana da bir yamalı çorap vermişti. Gönüllenmesin diye aldım, bir arkadaşıma vermiştim.
_Hasırcı Sultan'ın marifetleri bitmez. Bazılarının niyetine İSTİĞARE'ye yatar, sabah olunca ona hayırlı veya hayırsız olacağını söylerdi.
_Bir gün topluma çok kızdığı öfkesinden belli idi. Bana:
_OĞLUM BUNLAR PAZAR ÇOCUĞU, PAZAR ÇOCUĞU! ! ! dedi.
_Ben Lise talebesi idim, ilk bakışta bir şey anlayamamıştım. Teyzeme sordum:
_Sultan Teyze, bu PAZAR ÇOCUĞU ne demek, pek anlayamadım da? dedim..
_Sultan Teyze öyle filozofça bir cevap verdi ki, şaşırdım kaldım. Güya hızlı dava adamı, kültürlü geçinirdik, okuryazar olan yaşlı bir nene bizim gençliğe öyle bir gol atmıştı ki, halen unutamadım:
_'Oğlum bak, bu ülkede İşçiler, Memular, bütün çalışanlar, hafta içinde çalışıp, yoruldukları için, ancak PAZAR GÜNLERİ hanımları ile yatarlar. Doğacak olan Çocuk da PAZAR GÜNÜ Ana Rahmine düşer. Cumartesi YAHUDİLERİN,Pazar ise HIRİSTİYANLARIN TATİL GÜNÜ. İşte PAZAR GÜNÜ ANA RAHMİNE DÜŞEN ÇOCUKTAN NE HAYIR GELİR. Bu nedenle bu nesil bozuldu. Eski alimler CUMA GECESİ, CUMA GÜNÜ hanımları ile yatarlardı, doğan çocuk YAPI TAŞI GİBİ adam olurdu. Kıvırmaz, kıvrılmaz, aldatmaz, satmazdı' demişti.
_Yorumunu sizlere bırakıyorum. 31.01.2007. Mehmet Demir Atmalı

İbrahim Tatlıses Kol Bastı Çalıntı, Şair İbrahim Necati Günay''ın Sensiz Pazar Şiirinden Çalıntı

Sensiz Pazar
Yine geldi pazar,
Sana değmesin nazar,
Haftada bir gün pazar,
Sen ile ben belki bu pazar,
Yine bastırdım hislerimi azar azar,
Sensiz geçti yine bu pazar,
.
.
.