Mutluluk Benim Sirinimdir
Ben hic turna gormedim
Ama taniyorum turnayi turkulerden
Biri bir turnali turku tutturursa
Helede trendeysem
Helede hapisteysem
Yitirmissem sevdiklerimi
Oy daglar daglar
Mutlulugu hic gormedim ama taniyorum yoklugundan
Geceler boyle olmazdi herhal
Ayrilik getirmezdi kucaklasmalar
Epigram Ya Da Benden Sonra Mutluluk
Bunca yıl yaşadım
Elime ne geçtiyse yitirdim
Biraz daha yaşayacağım
Yalnız bir şey biriktirdim
Bir bakış, bir görüş, bir duyu, bir düşünce
Belki aç kalacağım
Suçlanacağım ölünce
Biraz yazdım, artık hep yazacağım
Mutluluk
Mutluluğu aradığın sürece,
Mutlu olacak kadar olgun değilsindir,
Ve ulaşacak kadar her istediğine.
Kayıplara yakındığın sürece
Ve hedeflerin varsa durmadan yöneldiğin,
Bilemezsin huzur nedir diye.
Vazgeçersen şayet her arzudan,
Ne hedef, nede istek tanıyıp
Mutluluğu artık adıyla anmıyorsan,
O zaman olup bitenlerin akışına
Ağlatan Mutluluk
Çıksam şimdi güzelliğin gökyüzüne
Dolaşsam
Görsem bütün tanrısal sevgileri
Ölümsüzlüğün sofrasına bağdaş kursam
Ve anlatsam
Anlatsam o ağlatan mutluluğu
Bilmem inanır mı bana mavilikler
Suskun bir coşkunun doruklarında
Pürköpük ve rüzgarlı
Mutluluk
Yemyeşil bir bahçe ortasındayım,
Dört yanımda, öbek öbek çiçekler...
Rüzgarın eliyle titrer yapraklar,
Bilmezler ne zaman dökülecekler:
Güneş ışığını vurmuş üstüne,
Baharın yeşili sarmış her yanı.
Bulutlar dökerek yağmurlarını,
Ki yeşil bir kucak alır insanı.
Perdeli
Mutluluk,
Diyordu adam,
Her konuda
Tekrara düşecek kadar
Rahat olmak.
Rahatsın,
Diyordu kadın,
Ama o sırada
Birdenbire
Mutluluk Ve Rüya
Sen ikimizi rüyada çok gördün
Beraber mihraba erdiğimiz gün,
Kendini Gelin, beni de Damat.
Uyanırken onca aldım ağzından,
Beklenmedik andı işte o zaman,
Alabilindiğince öpücük, vuslat.
En içten mutluluk, duyduğumuz tin,
Kösnüsü kimi aşırı engin saatlerin
İçlerinde basiretle uçtu gitti sanki.
Adı Bende Saklı
Bölünür sancıyla uykular
Sığınak değil en kuytular
Gökte ay öndört ben dolunay
Son hatıramı sinene sar
Bu kadarına razıyım yar
Uzak diyarlarda evli barklı
Mutluluk en çok onun hakkı
Bu yorgun kırık dökük hikayenin de
Adı bende saklı
Mutlu Aşk Yoktur
İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini
Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi
Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
Mutlu aşk yoktur
Hayatı Bu silahsız askerlere benzer
Bir başka kader için giyinip kuşanan
Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan
Mutlu Olma Şansı
Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili,
biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz acısını acımız yaptık çünkü.
Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın göz yaşı bile içimizi parçaladı.
Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk...
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
Yaşamak ne güzeldir be sevgili...
Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek...
Ve o vaz geçilmez sancılarını duyarak hayatın...
Mutlu Yıllar
Bu gün dünyayı istediğin bir renge boya
Rengârenk batan günü al karşına
Bir renk, de kendinden kat
Çocuklar gibi saf, temiz ve berrak
Kapat gözlerini bir hikâye yarat
Vazgeçme hissedilir biraz, da sıcaklığını kat
Kalbinde, ki elleri bırakma sıkıca tut
Çünkü varlıktır sevgiye en güzel kanıt
Yalnızlığın saltanatını sür, sür ama
Birikmiş sevginden, herkese bir parça ver
En Mutlu Gün
En mutlu gün en mutlu saat
Kurumuş körelmiş yüreğimin bildiği,
en büyük umutları gücün ve gururun
Hissettiğim, geçip gitti.
Güç mü dedim? Evet öyle düşünmüştüm
Ama yazık! Çoktan yitip gitti hepsi
Gençliğimin hayalleri-
Ama boşver şimdi.
Mutlu Kişi
Aşk kitabını evirdim,çevirdim,
Bir adam konuştu kitabın içinden;
Yüreği yana yana bir adam:
'Kimdir mutlu kişi, bilir misin?
Bir karısı olacak, ay gibi güzel,
Bir gecesi sürecek yıl kadar uzun...'
Mutlu Ol
Sımsıcak damlıyor yanaklarımdan ayrılık
Ayrılıktan da zor gelir insana bazı şeyler
Bıraktığın birçok hatıra sağda solda toplanmadım
Unuttuğun bir fotoğraf var bakmaya doyamadığım
Aşık olmak nedir diye bir merak vardı içimde
Toz duman bir ateş oldum aşkı buldum sen diye
Mutlu ol yeter ki!
Gittiğin yerde benden sonra gelen yıllar
Seni benden alsalar bile.
Mutlu Son
Seni ilk öptüğüm andı
mutlu son.
Daha yeni anlıyorum.
Ne gerekiyorsa yaptım.
Şiirler, şarkılar...
Bir gece
kapında bile yattım.
Senin için daha ne yapsaydım?
Mutlu Orman
Mutluluğunuz geçici, süreksiz
Gümüş çatallarla, gümüş kaşıklarla
Sofranız dağılmış, sofranız sessiz
Uzakta bir deniz, gözlerinizden
Lacivert gözleri gelip geçer bir kadının
Gelip geçer kadın ile deniz
Beyaz eller alnınıza değip geçer
Uyuşur sinirleriniz, aşıksınız
Barbara - Abdullah Rıza Ergüven Çevirisi
Anımsa Barbara
Yağmurlar yağıyordu o gün Brest'e durmadan
Sen gülerek geçiyordun
Şaşkın hayran sırılsıklam
Yağan yağmurlar altında
Anımsa Barbara
Yağmurlar yağıyordu Brest'e durmadan
Seninle karşılaştım Siam sokağında
Sen gülümsüyordun
Üvey Arkadaş
İlk kurşunu alnına sıkacağım. İkincisini karnına; sonraki kurşunlar sırasıyla omuzlarına: Böylece ıstavroz çıkararak öleceksin. Ne mutlu sana! Bana bir kadeh şampanya ısmarlamak için ne bekliyorsun? !
İpi boynuna kravat şeklinde bağlayacağım. Asılırken kibar ve efendi görüneceksin. Ne mutlu sana! Her yanım tereyağı içinde, bana biraz havyar sürmek için ne bekliyorsun? !
Sana saplayacağım bıçakla tanışmanızı istiyorum; çok eski dostumdur. Birlikte çok iş başardık, çok badireler atlattık. Keskin bir dili vardır. Yani bir ülkeyi bile bölebilir. Öyle keskin bir dil! Ne mutlu sana! Bana şurdan bir kilo tecavüz tarttırmak için ne bekliyorsun? !
Hep Yol Almak İsterim, Hiç Duramam Yerimde,
Hep yol almak isterim, hiç duramam yerimde,
Tanığımdır dalga, o denizde titriyorsa,
Rüzgara seslenirim: gidelim! rüzgar dönse,
Dalgadadır sıra: Haydi daha uzağa!
İlerlerim, kasırga alır götürür beni...
İnsanlar, aşklarınıza dört elle sarılın,
Kapının önündeki taş sedire oturun,
Ve geçen günlerinizin arkasından bakın!
Mahçup
adımın bazı kağıtlarda
adının altına yazılması bile artık beni
mutlu ediyorsa
bu benim utancım değil