Köpek Yalnızlığım
Benim yalnızlığım köpek yalnızlığı
Sürer bütün sokakları boyunca dünyanın
Nereye varsam
Orada yalnızlığı beni bekler bulurum
Her sabah evler boşalır
Bir sel akar sokaklardan caddelere
Ben kendi içimde kaybolurum
Ne gidecek yerim vardır ne bekliyenim
Gökyüzü saltanatım, dünya soframdır benim
Yavru Köpek
Yuvasından ayrılan
yavru köpekti ruhum.
Meraklı bir bebektim.
''Neden? '' diye çok sordum.
Kirpinin dikenleri
acıtınca burnumu,
korkmadım, devam ettim
ben seçmiştim yolumu!
Siham-I Kaza''dan
Gürci hınzırı a samsun-ı muazzam a köpek
Kande sen kande nigehbani-i alem a köpek
Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun
Bir senin gibideni cehl-i mücessem a köpek
Ne gune kaldi meded devlet-i Al-i Osman
Hey yazuk hey ne musibet bu ne matem aköpek
Ne ihanetdür o sadra bu zamanda ki anun
Akşamüstü Bir Kahvede
Akşamüstü bir kahvede
Bira içtim birkaç bardak
Gazeteden yoruldukça
Gelip geçene bakarak
Kahvenin müşterileri
İçerdeydi daha fazla
Camlı terasta idim ben
Çıkıntı yapan sokağa
Kurt
Köpek, diliyle içer suyu
Kurt, soluğuyla
Yüreğinin kokusunu taşır
Boynundaki kutup çiçeği
Öfkeli değil lacivert
Yırtıcı değil sıcak.
Kurt: büyük karbonun sesi
Karanlıktan çağlayarak
Atardamarıyla koşar,
Kendime Yediremem
Düşman saçmasapan lâflar eder,
duyar can kulağım.
Benim için kötü şeyler düşünür,
görür can gözüm.
Üzerime köpeğini salar,
ısırır köpek ayağımı,
çok acılar çekerim, çok acılar.
Köpek değilim, onu ısıramam,
ısırırım dudağımı.
Ağız-Kaside
Ağız-Kaside
Kapadım balkonumu
duymak istemiyorum ağıtı
ama yalnız ağıt var
gri duvarlar ardında
Çok az melek var şarkı söyleyen
çok az köpek var havlayan
bin keman bir avuca sığıyor;
Yuvarlağın Köşeleri-Hayvanlarla Aramızdaki-Etika-Birinci Bölüm-172
HAYVANLARLA ARAMIZDAKİ-ETİKA-172
Köpek kızdırılırsa ısırır. Köpek neye kızar? Bunu o bilmez; bunu bilmek bize düşüyor. Ben biliyorum.
Köpeğin bilmediğini benim nasıl bildiğimi ben ne köpeği anlatabilirim ne de sizlere.
Ama beni bu konuda çürütemezsiniz de. Buyurun, işte köpek.. Atılın üstüne doğru.
Belki Gelmem Gelemem
Sen istinyede bekle ben burdayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Çünkü ben buradayım karanlıktayım
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
Benim Nefsim
Ruhuma bir kefen bezi yeter de;
Yetmez aç nefsime sırma ve ipek.
Çare yok yüzünden düştüğüm derde,
Yesem de toprakla karışık kepek.
Güneşle bir tutsam girmez hizaya,
Dar bulur sığmam der dipsiz fezaya.
Kuyruk sallar, sonra hırlar ezaya,
Benim nefsim, benim nefsim ne köpek!
İhtar
Ulan Bulgar... Ulan domuz çobanı!
Seninle belaya kalır bu millet.
Seni bırak, senin babanı,
Senin ciğerini bilir bu millet.
İyi dinle şimdi kulak ver bana,
Bre köpek, bir ihtardır bu sana,
Rahat dur da, benzetmeyek Yunan`a,
Her derde bir çare bulur bu millet.
Aşka Dair
Öyle sofralar gördüm ki
İnsan kasları vardı tabaklarda
O eğik gövdeler önünde yalnızlık
Her şeyi birbirinden uzağa çarpıyordu
Bir kadın
Bir erkek
Gizlice soluyordu
Bir erkek av arkadaşından
İki Karanlık Orman Birbirini Sevse Ne Olur, Sevmese
Anlaşmak diye birşey yoktur aslında
dillerin ve yüzlerin altında başıboş zamanlar
dolaşır
sokaklarda bir kıç,bir penis,bir çocuk-köpek gibi
dolaştığım zamanlar
varlığımı koruyabilmek için
masaların altında ellerimi, ayaklarımı
parçaladığım
zamanlar
Döğüşmeyin Yiğitler
Boşa doğüşmeyin bizim yiğitler
Sizi vurduranlar vurulmuyor ki
Kim bilir nerde hangi koltukta
Kömürde tarlada yorulmuyor ki
Aynı baba dölü ölen öldüren
Ölenle öldüren iti güldüren
Yokmu idi bunu size bildiren
Vur diyenler burda görülmüyor ki
Issızlığın Çığlığı
cam ipliğinden sıkı dokunmuştur
kristal vitrindeki bu loş kadın
soğuk tenhalığında kaşları alnının
ince bir hayretle sanki donmuştur
yansımaları sokağa vurmuştur
kafasındaki müstehcen dazlaklığın
sedef boşluğunda aralık ağzının
sevişmelere çağrısı korkunçtur
taşralı bir 'köpek' buna tutulmuştur
Dersimiz Aşk Çünkü, Söylemiştim
Dersimiz Aşk, konular Haydutluk ve Sarışınlık
Şimdi şurdan koşsam Akdeniz'e çıkarım
Yörükler ve Develer arasından geçerim
Üzüm incir ve tütün, üzüm incir ve tütün
Dersimiz Aşk çünkü, söylemiştim
Oturur bir Güneşle sigaramı yakarım
Bir Horoz adamıştım onsekizimde
Nedense kesmeye üşeniyor insan
Şu günlerde ömrüm de bir hayli kısalıyor
Söyle
Köpek gibi, kanlar içinde
Dönüp susabilir misin,
Kavgadan, aşktan, umuddan.
Hayvanların en güc'lüsü insan.
Çünkü korkmasını da bilir,
Kavgadan, aşktan, umuddan.
Sen bilir misin, bilir misin sen
Korkmasını, korkuyu, korktuğunu,
Denli
Deniz ki pirinç semaver
En sakin deminde çayın
Çınnnn
Mineli fincan elinde
Kıraathanesine
Yeats ile Pavese'nin
Buyrun...
Dönis ki Güzel'in sevgilisi
Genç Ölmek
Ay mıdır kar mıdır pencerede
Boğulmuş çocukları martılara taşıyan
Kara köpek karşı kıyıda uluyor
Bence o çocuk öyle gülmemeli
Atları çayıra saldım diş kamaştıran erik ağaçları altına
Nisan toprağı kalbimde ağarıyor
Bence o çocuk öyle gülmemeli
Şimdi bir kadın çay demlese
Bülbüle Gül Yarar, Deveye Diken
Bülbüle gül yarar, deveye diken
Çiledir aşıkın boynunu büken
Tarlasına haram tohumu eken
Helal mahsulunu biçer mi bilmem.
Kimi mevtasına kefen biçmiyor
Kimi helal rızık yiyip içmiyor
Yavrusundan köpek bile geçmiyor
Halk Seyrani senden geçer mi bilmem