Kış Gelmez Oldu
Kimi gerçek kınar kimi şakadan,
Sanırlar elimden iş gelmez oldu.
Destek alsam Çin’den Amerika’dan,
Zalim kaderimle baş gelmez oldu.
Gayem ne safahat, ne saltanattı.
Felsefem hep şükür, hep kanaatti.
Kahve açtım garsonlarım çay sattı.
Çatlaksız kırıksız boş gelmez oldu.
Kış Bahçeleri
Dinmiş denizin şarkısı, rüzgar uyumakta,
Rıhtım boyu sonsuz bir üzüntüyle karaltı
Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta,
Mazi gibi sislenmiş Emirgan Çınaraltı.
Can verdi kışın sunduğu taslarla zehirden
Her gonca kızıl bir gül açarken yolumuzda,
Üstündeki son dallar ağarmış diye birden
Pas tuttu nihayet suların rengi havuzda.
Caricin''de Geçen Kış
Akşamları göl eflatun bir keder
Sazlıklarda pırıl pırıl
Buz tutmuş bataklık kuşları
Ağaçlardan
Çürük sarı ve kızıl
Son yapraklar dökülüyor
Rüzğarlı sonbahardan
Nasılsa kurtulmuşları
Gümüş karanlığında anlaşılmaz sesler
Havada mutsuz bir bulut
Bir Kış
Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm,
Yalnız işitme duyusu kalır ortada.
Asya kentleri yürür dururlar,
Höyükler burnumda hızma.
Uzakta dev bir damla:Pırıl pırıl Pencap!
Tabanlarından kayıp duran sütunlar
Yitmiş bir geleceğin işaret parmakları:
Horasan uykusuna havlayan köpekler, Buhara.
Kış Bitti
'Vedalaşmaların ilmini yaptım ben, '
Sürgünlerin uzmanlığını.
Bir vapur nasıl kalkar bir limandan.
Tren nasıl acı acı öter, öğrendim.
Yıllarca mektuplarla yaşadım.
Kaçak tütün, yasak yayın
Larla beslendim.
Unutmadım. Unutmadım.
Kış Düşünceleri
Geçti yaz günlerinin güzelliği
Açık pencereler, damlar, bahçeler.
Her şey ne sıcaktı, her şey ne iyi
Hatta o karanlık, aysız geceler.
Hani o gezmeler kırda denizde?
Hani o cümbüşler, sazlar temmuzda?
Ağustos mehtabı tam üstümüzde
Plajlarda neydi o eğlenceler?
Sıcak Bir Kış
Saçlarını gittikçe kısalttığın günlerde
Sen söylemiştin bu sözleri unutmadım
-Her aşk bir ayrılık gizler, ayrılıklarsa
Bir merhabanın sıcaklığını taşır kendisinde
Kalıcı olan hiçbir şey yok diyordun
An'lar var yalnız ömrü karşılayan
Şimdi sımsıcak bir kar yağıyor yine
Yüreğimin üstüne yağıyor hiç durmadan
Kış Bahçesi''nden
Ne güzeldi o kış bahçesinde
Güllerin çok derinlerde çalışan uykusu
Sana bir bahar hazırlamak için.
Dallar, filizler, eski masal dilberleri gibi
Hüzne ve hülyaya gömülmüş
Doğmamış çocuklara
Ninni söylüyorlardı sanki...
Ana rahmi gibi sıcak ve yüklü idi hava
İyi mayalanmış hamur gibi
Beyazıt''ta Kış Pazarı
Ten tortusu topraktadır
Cân neden damıtıldı ki...
Üstelik uçurdun gitti.
Garip imbiksin ey ölüm!
Bahar seni buhar eyler
Hayat çökertir toprağa,
İmbikten üstün imbik mi?
İstanbul’u damıtan kim?
O da öte yana geçmiş...
Sarıgüzel yangını mı,
Bir Kış Meseli
Vur, vur, o an toparlanır
katı düş, sis:
Bir gül yarasıdır kılıcın
eriyik gözde açtığı.
Mevsim bitiştirir siyah lekeleri
birer halka gibi kör zincire,
ki kılıç
bir yara daha açar düşe, vur,
vur, toparlanır uykumun
Kış Ve Düş
Ocağı yakıp küle
Bir patates gömüyorum;
Çocukluğumu diriltmeye...
Şaşıyorum,
Donmuş çamaşırların
Hiç su bırakmadan
Çözülmesine;
Kar getirmesine
Güneşin.
Kış Medıtatıon''ları
Ürkek ayak sesiyle kış
Geyikler çizen sesimdir
Her kelime bir resimdir
Sanki bakmaya asilmiş
Beyaz deriz ama neden
Duyduğumuz karlı tarla
Görüntü çeken atlarla
Asılmaz yollar kapanmış
Nehrin Kızı, Kırmızı Gül Ve Kış Odası
çıplak ve yorgun atların kesik soluyuşları
gecede kırgın bir süvariye neler anlatırsa
bir kış odasında, doğrulan kırmızı güle
ve utanan akarsuya eğilerek, sevgilim sana
uğultumu sundum, ağladım, dilimde sarsılmış kırağılar
çıplak ve yorgun atların alınları kırmızı güle
dokunuca ve kırgın süvari yeni bir şarkıya
12 Eylül 1983
Kış Temrinleri
Kış temrinleri: Elhan-ı şita! Ruha
şifa veren sesler. Anlarız yıllar
sonra. Hiçbir kar, değmezmiş
bu alkışa
İşaretlerin tesadüfi sükuneti.
Kırılgan mimari. Dünya eksik
bir söyleşi. Varolalı beri. Aşina
şuara kargışa.
Bürde
kış geldi sen gelmedin, oysa dudakların
ve kar beyazı gerdanınla bembeyazdın
soğudum yüzünde
kapadın kapısını yalnızlığın, kalbinin de
saçının her telinde binlerce kuş cesedi
kış geldi sen gelmedin ve avcuma bıraktın
karasevdanın kara örümceğini, ben ayazdım
Küstürdüm Gönülü
Küstürdüm gönlümü güldüremedim
Baharım güz oldu yazım kış oldu
Gönüle yarimi balduramadım
Baharım güz oldu yazım kış oldu
Şu fani dünyada murad almadan
Eller gibi şad olup da gülmeden
Ellerin bağında gülü solmadan
Baharım güz oldu yazım kış oldu
Torlak Kemal
3. torlak kemal
kıs, dağların kürkü
gibi kış
gece midir düsen dal?
sen ey böğürtlenlerin
ve umutsuzluğun mülkü
ve bir hüzünden huruç eder
gibi kalın bir türkü
ile dağları düz eden abdal
Beyaz
Bir bademin altına, yorgun, oturmak biraz,
Ayrı ayrı seyretmek çiçek açmış her dalı.
Artık bütün renklerden, artık uzaklaşmalı:
Beyaz işte, aylardır gözümde tüten beyaz.
Kış bitti... Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz,
Duyuyorum bu sabah, kış içimden çıkalı,
İçimin dört duvarı bembeyaz badanalı,
Ah, sade nefes almak, göğsüme dolan bu haz...
Siyah Beyaz Bir Fotoğrafta Annem Ve Ben
Annem bukleler örerdi saçlarımdan kış günleri,
Sevinci hemencecik yağmur çiçeğiydi, iyiydi,
Annem ve ben rüzgâra asıp şapkamızı,
Bir gün resim çektirdik, bir kış ikindisiydi,
Ben beş yaşında çocuktum kış sokaklarından,
Annem geçerdi içimden, düşünmeden
Sevgiyi kim bilir nelerle ödediğini
Bahar Gülü
Akşamdı adı bahar mı gül mü güz mü ilk görüşte gülmeye başlamıştı biraz dalgın sesi titrek selam vermemiştim oysa belkide kırdım istemeyerek hızlı hızlı yürüyordu kaşını almış dudağını boyamıştı yüzü sonbahar hüznü güneşe benziyordu gülüşü birden bire geldi beklemiyordum keskin bir bıçak gibi saplandı aklıma hep böyle cana yakın mı bakar acaba? Akşamdı uzak bir deniz kenarında oturmuş efkar yakıyordum karanlık tutmuştu yolları kimbilir kimin k boynundaydı kolları gecelerdir kötümserdim sakallarımı uzatmış durup durup uzakları dinlemiştim belki de bir zehirli göz tarafından zehirlenmiştim telofonu geldi aniden dilinde kelimeler sişeyler söylüyordu dilinde kelimeler silerek bilmeyerek bişeyler söylüyordu gülerek yaz geçti kış geçti benden bir bahar geçti ben bahardan geçmedim Akşamdı Uyanıktım yatağımda oturuyordum İstanbul mışıl mışıl uyuyordu.Şimdi ne yapıyordu ne yemiş ne içmişti nerede dans etmişti gözleri dolu muydu yoksa düşleri dolu muydu neyse neyse bunları düşünmek istemiyordum kanıma girmişti bir kere sanki başı göğsümde eli elimdeydi yaşamak sevmekten geçer diyerek belkide sevdim isteyerek Sabahtı O yoktu ben yıkılıp gitmiştim bir daha ne zaman nerede ne olacağımızı ikimizde bilmiyorduk.Belki yeni başlayacaktık belki hiç başlamayacaktık belki de başlayıp bitirmiştik Belkide Belki de...