Gurbet
Beni koyup giden cefacı dilber!
Koyduğun yerlerde duramıyorum;
Beni de alsaydın nolur beraber?
Derdimi kimseye veremiyorum...
Çıksam şu dağların yücelerine,
Eş olsam gurbetin gecelerine,
İmrenir dururum nicelerine,
Bir ben mi murada eremiyorum.
Acı Gurbet
Çilelerim köprü oldu Tuna'ya,
Dilimden anlamaz kulun Almanya.
Döneceğim günü hep saya saya,
Ömrümü tüketti yılın Almanya.
Ne çıkardın beni ne de batırdın,
Emeğimi yiye yiye bitirdin,
Gençliğimi benden aldın götürdün,
Bana mı kalacak malın Almanya?
Gurbet
Ne kadar anlatsam tükenmez, bitmez
Bu benim bağrımda yatan hasreti
Anlatmaya zaten takatim yetmez
On yıldır yakamdan tutan hasreti
Pençesi bagrımda dişi derinde
Söküp atar mıyım günün birinde?
Gurbetin upuzun gecelerinde
Beni yudum yudum yutan hasreti
Gurbet Elde
Gurbet elde bir hal geldi basima,
Aglama gözlerim Mevlâ kerimdir.
Derman arar iken derde düs oldum,
Aglama gözlerim Mevlâ kerimdir.
Hüma kusu suya düstü ölmedi,
Dünya Sultan Süleyman'a kalmadi.
Dedim yâre gidem nasip olmadi,
Aglama gözlerim Mevlâ kerimdir.
Gurbet Elde Yaman Oldu Halimiz
Gurbet elde yaman oldu halimiz
Sılaya varmaya nice çağlar var
Ah ederim elim erişmez yare
Aramızda yıkılası dağlar var
Ne yaman eğlenip kaldık burada
Dilerim Mevla'dan erem murada
Bana derler neyin kaldı sılada
Demezler ki bir ciğerim dağlar var
Gurbet
Ayışığı unuttu karları
Nerdeyse tipi çıkar
Yaralı bir keklik
Uçtu önümden
Bende kaldı kanadı
Gurbet Geceleri
Bekçisiyim, bu serin
Bu siyah gecelerin
Gurbetten daha derin
Bir yara yok içimde!
Korku bilmez ölümden
Her gün yeniden ölen
Bir bade gibi neden
Biteyim bir içimde!
Gönül Gitmek İster Gurbet İllere
Gönül gitmek ister gurbet illere
Velakin bizleri yar eğlendirir
Ezelden mailiz gonca güllere
Bülbül-i şeydayı zar eğlendirir
Bülbül gibi kaldık güller içinde
Gözümüz kan ağlar seller içinde
Biz ehl-i harabız iller içinde
Bizi ancak namus ar eğlendirir
Gurbet Bayramları
Bu kaçıncı bayram vatandan uzak,
Saya saya usandım ben bıktım ben.
Umutlar karlı dağ hayaller kızak
Kaya kaya usandım ben bıktım ben.
Hayal meyal köyüm gelir gözüme,
Mübarek gün ateş düzer özüme,
Dertlerimi dert ortağı sazıma
Diye diye usandım ben bıktım ben.
Gurbet
Ben garibim;
Benim de kimsem yok bu şehirde.
Aylardır mektup bekliyorum memleketten
Bir han köşesinde.
Sonra korkuyorum bu şehirde,
Bir gün yapayalnız ölüvermekten,
Yan yana yattığımız arkadaş anlatıyor:
Her gece sayıklıyormuşum,
Öksürerekten.
Gönül Eğlenir Mi Gurbet Ellerde
Gönül eğlenir mi gurbet ellerde
On dokuz bölüklü kız olmayınca
Garip bülbül gibi öter dillerde
Açılıp gülleri yaz olmayınca
Ne müşküldür karlı dağı devirmek
Yönün sevdiğine doğru çevirmek
Âşıka şayeste türkü çağırmak
Onun da tadı yok saz olmayınca
Kurtulamam Üç Nesnenin Elinden
Kurtulamam üç nesnenin elinden
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Üçü bilmez birbirinin halinden
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Aşktır beni sevda ile söyleten
Firkattir cevr ile sinem dağlayan
Gurbettir gözümden kanlar akıtan
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Mavi Mavi Ağlama
Mavi mavi ağlama gurbet akşamlarında
Tıpkı bir sır gibidir ismin dudaklarımda
Ne olursun ağlama gurbet akşamlarında
Gurbet
Gece gurbet gündüz gurbet yıl gurbet
Gurbet bana ben gurbete alıştım
Akşam ağıt sabah ağıt ne hikmet
Firkat bana ben firkata alıştım
Sazım bana yoldaş oldu geziyor
Şu hasta gönlüme derman yazıyor
Şad olduğum zaman yaram azıyor
Mihnet bana ben mihnete alıştım
Gurbet
Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!
Ne söylemez, akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet!
Titrek parmağınla tutup tığını.
Alnıma işleme kırışığını
Duvarda, emerek mum ışığını,
Bir veremli rengi bağlama gurbet
Gül büyütenlere mahsus hevesle,
Renk dertlerimi gözümde besle!
Bana Bir Gurbet Adı Gönder
Bana bir gurbet adı gönder
Her yolda bir yürüme isteği
Bir de anımsamak için sevdiklerimi
Sarışın kızların gözleri gibi açılan
Bir harnup çiçeği
Bana bir gurbet adı gönder
İçinden çıkamadığım çok şey var
Kuşların ağzını açarak ölmesi
Ve dünyadaki çiçekler içinde
Arz Edüben Çıksam Gurbet Ellere
Arz edüben çıksam gurbet ellere
Acep kimler sorar benim halimi
Ab ü dânem taksim olsa çöllere
Göresirem vatan ile ilimi
Anam tiz-tiz çıkıp yoluma bakar
Bacım hasretinden bağrını yakar
Yoldaşım âh çekip yaşları akar
İbrahim, Aliye gözler yolumu
Gurbet Akşamları
Gurbet akşamları bir başka ağır.
Sıla burcu burcu içinde şimdi.
Neylersin kadere boyun eğmek var,
Doğduğun yer nerde,sen neredesin?
Başlık parasını ödemek gerek,
Düğün için satıldı emektar inek.
İnce narin omuzların yükü çok ağır
Gurbet artık farz oldu,çalışmak gerek.
Gurbet Geceleri
Sürgündeyim sanki
Cezam,
Müebbet belli
Ne tutunacak bir dost eli
Ne fırtınalar içerisinde,
Sığınacak yar yüreği.
İşte böyle,
Düğüm düğüm.
Boğazıma dizilir,
Gurbet geceleri.
.Gurbet
Gurbet yalnızlıktır hiç tadı yoktur
Dert, kasavet, tasa, hepsinden çoktur
Sevdiğinden ayrı, yaşamak zordur
Kulağına küpe, olsun KARDEŞİM!
Sıla hasretini, gurbetçi anlar
Bağırları yanık, yürekte korlar
Rüyasında ana, baba ve dağlar
Ne yazsam az gelir, vazgeç KARDEŞİM!