Kendine Benim İçin Gül Ver
(Sensizlikle flört etmeyi sen değil, sensizlik bilir;
sesi ses, sessizliği sensizlik bilir…)
Korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin
ellerinden tut!
Çok ağrımış kendinin, siyah
ve ayaz kendinin.
Hep avuttuğum düşler için bana bir gül ver...
Bak, Palandöken dağlarında karlar erimiş,
Anılar Defterinde Gül Yaprağı
Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
Sen kimbilir, rüzgârlı eteklerinle
Kimbilir hangi iklimdesin, ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim sensiz
Bu sessizlikle
Gül
Gülün tam ortasında ağlıyorum
Her akşam sokak ortasında öldükçe
Önümü arkamı bilmiyorum
Azaldığını duyup duyup karanlıkta
Beni ayakta tutan gözlerinin
Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
İstasyonda tiren oluyor biraz
Ağlama Sevdiğim Gül Dedi Bana
Seherden uğradım dostun köyüne
Hoş geldin sevdiğim in dedi bana
Tomurcuk memesin verdi ağzıma
Yorgunsun sevdiğim em dedi bana
Benim yârim gelişinden bellidir
Ak elleri deste deste güllüdür
İbrişim kuşaklı ince bellidir
İnce bellerimi sar dedi bana
Yiğidi Gül Ağlatır
Yiğidi gül ağlatır gam öldürür
Nice namert ava çıksa, tuzak kursa, kurşun atsa;
Yiğidi çökertmezse kahır.
Bir dem yar hüzünle baksa
Bir gönül gözüyle baksa
Yiğidi gül ağlatır, gam öldürür.
Düşman yılan olup soksa,
Dokuz kavim taşa tutsa;
Yiğidi çökertmez kahır.
Bir dem yar hüzünle baksa,
Solgun Bir Gül Oluyor
Çoklarından düşüyor da bunca
Görmüyor gelip geçenler
Eğilip alıyorum
Solgun bir gül oluyor dokununca.
Ya büyük şehirlerin birinde
Geziniyor kalabalık duraklarda
Ya yurdun uzak bir yerinde
Kahve, otel köşesinde
Nereye gitse bu akşam vakti
Mezar Ve Gül
“Senin gibi bir aşk çiçeği ne yapar
Seher vakti yağdığında yağmurlar? ”
Diye mezar sordu güle.
“Ya senin o kuyu gibi ağzına
Düşen insan ne yapar daha sonra? ”
Diye sordu ona gül de.
“Ey karanlık mezar, amber ve bal
Kokusuna döner o damlacıklar
Anladın mı beni şimdi? ”
Gül Bahçesi
Gece gül bahçesinde ararken seni
Gülden gelen kokun sarhoş etti beni
Seni anlatmaya başlayınca güle
Baktım kuşlar da dinliyor hikayemi.
Dağılan Gül
ne söylersen söyle bu aşk ikimizindi
ikimizindi bir zamanlar aynı gökyüzü
bir samanın tutuşması gibi olan şey
biraz erzurumdu biraz rize biraz mardin
geniş, dingin, sürekli bir yurt gibi
ne söylersen söyle rüzgardır duyan
düşleri çağıran iri siyah gözleriyle
ve yanıbaşımızda mutlu kalan ne var ki
belki bir kuş akşamın ölü ağzındaki
Beyaz Gül
seni arıyorum kalabalık caddelerde,
tanımadığım insanlar geçiyor, sen yoksun..
perişan hayallerimin basladığı yerde,
sana sesleniyorum, duyuyormusun?
beyaz güller açtı bahçelerde , sevdiğin..
ya o karanfil , baygın kokulu çiçek.
gel yalnızlık bahçeme beyazlar giyin,
anladımki bu ömür sensiz geçmeyecek.
Vakit Gül Mevsimidir Şimdi
Uzun zamandır yüreğim bir kuytuda
Uzun zamandır suskunluğum sorguda
Kilitlendim karmaşık bir duyguda
Her geçen gün biraz daha eksiliyorum
Vakit gül mevsimidir şimdi
Geceler hanımeli kokar
Bütün isyanlar benimdir
Hasretin zincirler kırar
Gül Yüzlü Cananım
Gül yüzlü cananım senin elinden
Eğildi bellerim bükülmektedir
Aşkın veremiyim alçak dilinden
Gizli gizli yaşım dökülmektedir
Fidandım döküdü yaprağım dalım
Sen Sultansın elbet ben de bir kulum
Güzel muhabbetin hoş şirin dilin
Şu gönül bağına ekilmektedir
Gül Kokuyorsun
gul kokuyorsun bir de
amansiz, acimasiz kokuyorsun
gittikce daha keskin kokuyorsun, daha yogun
dayanilmaz birsey oluyorsun, biliyorsun
hircin hircin, pembe pembe
ofkeli ofkeli gul
gul kokuyorsun nefes nefese.
gul kokuyorsun, amansiz kokuyorsun
ve aci ve yigit ve nasil gerekiyorsa oyle
Özlem Beyaz Bir Gül Açar Bağrında
Mevsimlere dokunan tebessümün sıcağı
Sana doğru akmayan ırmağın sığılığıdır
Gariplerin hüzünle alevlenen ocağı
Sana doğru süzülen damlanın çığlığıdır
Maskesi çocukları aldatıyor ömrümün
Uyku, çıkmaz sokağın beynine vuran ağrı
Uğursuz ellerimde sararıp solmuştu dün
Bugün bütün çiçekler açıyor sana doğru
Gül Yüzünde Göreli Zülf-İ Semensây Gönül
Murabba
Gül yüzünde göreli zülf-i semensây gönül
Kuru seydâda yiler bîser ü bîpay gönül
Demedim ben sana dolaşma ana hây gönül
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vây gönül
Bizi hâketdi hevâ yoluna sevdâ n'idelim
Pâymâl eyledi bu zülf-i semensâ n'idelim
Kul edinmezdi güzeller bizi illâ n'idelim
Islak Gül
Seninle paylaşmak uykularda en büyük günahları
Seninle uyanmak nice çılgın gecelerden sonra
Alır oturur beni kokun uzaklara en uzaklara
Ağzın dudaklarımda ıslak bir güldür sabahları
Tenin çekiyor beni tenin tutmuş saclarımdan
Afrikalı kölenim senin, esirinim, mecburunum
Gözlerin değmese gözlerime kahrolurum
Olurum çekersen ellerini avuçlarımdan
Yanan Gül
Ne kadar saklasan özlediğin belli
Söndüremezsin içindeki yangını
Başlamışsa zamanların en güzeli
Artık susturamazsın dudaklarını
Anlatır özlemini bana derinden
Yanan alnınla, terleyen avuçların
Alevler taşarken gözbebeklerinden
Yakar degdigi yeri parmak uçların
Çok geç bu sevdadan dönebilmek icin
bak! şimdi seninle dopdolu aynalar
Gül
Ey bâkir cümbüşü her özleyişten sıcak
Bin uykuya yaslanmış sessiz kamaşan şafak;
Her bahçenin üstünde ve her ufuktan başka,
Yıldızların tuttuğu ayna, ezelî aşka,
Bir sır gibi hayattan ve ölümden öteye
Gül
bir gül ararım
yetmiş bir diken batsın ellerime
öyle bir nârım ki yanarken gül
burcu bir toprak
dökülsün isterim bedenime
su dökülsün
su dökülsün su üstüme
konduğunda çiğler üstüne aksın dilim
Bir Gül Bu Karanlıklarda
Bir gül bu karanlıklarda
Sükute kendini mercan
Bir kadeh gibi sunmada
Zamanın aralığından.
Başında bu mucizenin
Sesler, kokular ve renkler
Ebediyete kadar derin
Bir anın vadiyle bekler.