Gri Müzik
Duygularımdan oyulurdum ayrıla ayrıla. Bir yürek
güreşinde öpe öpe döverdik birbirimizi. Ses olunca
tutuşan, dili kesen kelime; delil olan gri müzik...
Halkın habercisi alnın terliyor. Bu yüzden
anılara çağrıldım, aşklara, korkulara. Sulara verildim,
bölündüm bir kuşluk vakti. Herkes gelince
anladım boşluğu; içecek olsaydım kırılırdı çeşmeler.
Kimin yüzüne baktıysam karıştırdım kendimi:
Teninde bir çıbanla değiştirildim.
Bir ömür hiçliğe alışılmış ve orada unutkan odalar
Gri Siyanür
Az önce ayrıldık
Bir koy ilkokuluna çığ düşer gibi ansızın;
Gırtlakları kesen kelimelerle veda ettin yasadığın bedenime
ne A Rh pozitif bir 'kal' bulabildim
ne de 0 grubu negatif bir 'burukluk', donakaldığım evin içinde!
Kanım, orman basan cinlerin sabahın ilk ışıklarıyla
geri çekilmesine benzedi dudaklarından uzağa;
Yasaklara kenetlenmiş sevişmelerle geçiştirilen hayatlar
masumiyeti zedeleyen o kiraz tatlısı, o siyah renkteki buruk şarap
Mavisiz Bir Denizde Bir Gri Çiroz
Ağlardan kalbini kurtaran ince bir balıktı belki o
Kılçığı en çok kendine batacak
Uçsuz denizler eskitemedi yine de
Düşlerini maviye vurdukça kudurdu bahtı
Esir düştüğü bütün aşklarda aynı ses
Yanlışa olta atmanın hüznünü söyledi
Bir gazel atımı o mezelik yazgısı
Masalar devirdi kavgalarda da sıyrıldı bari
81 Yılında Bir Fotoğraf
Göz değil bunlar kesinlikle değil
irin gibi bir nefret akıyor sadece
Dudaklar yok burun yok alın yok
yüzü yok bu mumyalanmış yüzün
Ölümün rengi gri midir ya da korkunun
Gri midir insan hayvana benzetilirken
Uzun ve pis bir sakal sarkıyor
göğsüme iliştirilen rakamlara
Bir Şiirin Son Günleri
fırat'a
günler yanlış zaman kısa ben gittikçe yalnızım
kalksam trenler istasyonlar eskişehir ankara
sabah gri bir gök ben adıma yanlışım
kalksam kara bir şiire uyanıyorum
Hazin Bir Şarkıydı Hayat
Geçer gri bir sabah daha
Geçer gri bir sabahtan
Geçer siyah bir gece daha
Geçer siyah bir geceden
Artık mektupları gelmeyen
Yalnız bir kenttir ölüm
Gül solar, kül soğur
Güzide bir güzde unutulur
Şık vücudum
Işık Gözlü
Uyurken yüzünü seyredip yanımda,
Tanrının büyüklüğünü görmüşüm.
Gri gümüş telli saçların avuçlarımda,
Kendimi dünyanın en zengini saymışım.
Sen ey ışık gözlü sevgili,
Senden sonrasına,
Ölümü yazmışım...
Bir Başka Gökyüzü Bir Başka Sevda
Bu mavi gök, yeşil yaprak, gri su altında
Hüzün asla yakışmıyor sana
Stockholm'de ne de dünyanın herhangi bir yerinde
Kalbim, ah kalbim tarifsiz alevler içinde
İstanbul'da ve dünyanın herhangi bir yerinde
Nice özlemiş, nice sevmişim, adın çığlıklarla
Geçiyor bir mavi gök, yeşil yaprak, bir gri su
Kalbim, ah kalbim tarifsiz acıların alevinde
Nice Stockholm'de, nice İstanbul'da
Yüzler, Altı
Onca çil, yaz güneşi.Mat tenin gözenkleri
tuzlu su yollarına açık, gözleri balkıyor
çıkarır çıkarmaz gözlüğü: Bir kahverengi,
bir yeşil.Bu gri kök saçlar, bu çizgiler
başlangıcı ve sonu belirsiz bir haritadan:
ifadeden ifadeye koşan SİHRİLİ AYNALARDA
görünüp kayboluyor acı, hasret, arı pamuk tutuşmaları.
Kalın bir sözcük sizin yüzünüz okumayı bilsem
Sabahın Düşündürdüğü
Ilık sabahların ilk aydınlığı,
Penceremizde.
Işığın taze ve rüzgârlı kudreti,
Üstümüzde.
Puslu, gri bir âlem derinliğinde
Tepeler.
Tanrıya uzanan eller,
İstek içerisindeler.
Olurum
Güneşli şafaklar olurum
Kar tutan gecelerde
Kör akşamlarda
Mavi gözlü sabahlar olurum
Sular seller olurum
Çöl iklimlerinde
Ölüm denizlerinde
Suya sevdalı balık olurum
Teyidler-1
gizli besiler avını
dalgaların gri yüzünden okuduk
çarpa çarpa büyüdük teknelere
dalgaların en gri yanı
insanlarda
denizin ötesinde okunur
bir an geçmez biz de içinden geçmeyiz
hafız bir aynanın ardında durur
önüne ben sığmam ne söylese
ezel üstadını çağırır
Zaman
şimdi, bir de buradan baktım sana
senden kaçırdığım
kedere boğduğum anlara.
...
Beni içine al artık
seni mutsuz kılan duyguyu
kırmak istiyorum.
...
Ars Islamica
İşte Açılıyor önünde Kozmos, tafta bir gül gibi, Gül
Sen ummuyordun sana bu tayfa bir Kitab'ın verileceğini.
Bak Fırtına meleği, Anjelüs geçiyor Zeytin Dağından.
Kanatlarının altında Filosofia Hispano-musulmana taşıyor.
Kutsal zeytin yapraklarının döküldüğü bir tepede
Uzun beyaz giysili ip kuşaklı adamlar
Kanayan göğüslerinin altını tutuyorlar
terkederken melekler eskil gri bir güvercin kentini.
İşte 9. kez çalan Anjelüs çanı: Ars Islamica.
Üçüncü İblis
ketum kuyu:
yaratığın içindeki uçurum, ruhuna doğru genişleyen
büyünün, ılınan gizligeçit; morsuz. ümit düşkünü yan-
gın, esriyerek kendi kumandanlarından. rüzgarın yele-
lerinde turuncu atlar, dörtnal geçtiler gri-tül kan-
yonlarını. kopya ölüm, yayıldı, dökülen yağmur gibi
bir mürekkep şişesinde yıllarca saklanan, çıkarsız
aşka.
baştan çıkardı koku, dudaklarını.
baştan çıktı bahar.
Tanrım Siyah Beyaz Aşıkhava Sineması
1. izmir vapurunun bacakları kızılten beyaz
tülden akar üstüne dumanı ölü karanfillerin
uslu bir çocuk omzu okşar saçlarını körfezin
2. ışıkları sarı gri bir yelkovan kızını kışkırtan zaman
beyaz yüzlü aydın
bu yüzden yalnız akşamları açar akşamsefaları
Gri
Şehir bugün elli yıldır kimsenin uğramadığı bir ev kadar griydi. Aksi gibi evden çıkarken farkında olmadan gri t-shirt giymişim. Sabah aynada baktığım yüzüm de gri. İçim oldum olası gri zaten. Gerizekalı gökyüzü de şu aralar inadına hep gri. Bazılarına sevimli gelen beni ise nedensizce tedirgin eden sonbahar rengi. Geçmişin rengidir gri, hatırlandıkça can yakan kötü anıların arka planında hep o vardır. Ruhumuz ve hafızamız da gri fon üzerine yerleştirilmiştir. İçilen sigaranın külü, çürüyen yaprak, kurumuş ağaç dalı, mutsuz insan yüzü, kirli gökyüzü.. Gözlerimi kapattığım zaman bile karşıma çıkan renk sanıldığı gibi siyah değil, gri. Ve ölümü en çok hatırlatan renk. Siyah matem işaretidir ama yaşayanlar için, ölenin arkasından siyahlara bürünenler siyahlar içinde yaşamaya devam ederler, yaşayan canlı bir renktir siyah. Ölünün ise, yakılırsa dönüşeceği kül gri, gömülürse üzerinde çürüyecek kefen gri. Evet evet bu renk yanlışlıkla yaratılmış olmalı. Ya da bizleri cezalandırmak için. Değiştirilmesini talep ediyorum yerine başka renk koyulsun tanrı tarafından. Ben de karşılığında oruç falan tutarım, bilemedim şimdi..
Gri
Geceyi devredemiyorsun
Yüzümdeki kırık çizgilere bakıp utandırma beni
Duyup gülümsüyor bize bu gri kaldırımlar
Doğurma sancılarına kaptırıyor parmaklarını sis
Kalmayı katlediyor gri ışıklar
Durakladıkça üşüyoruz azar azar
Uyandırın
gök gri yer gri
oysa ne çok severdim o rengi
denize sordum mavi nereye gitti
dedi -fırtına duruldu rüzgar terk etti
deniz ininde gri
bahara sordum nerede renk renk çiçeklerin
ses vermedi o da çoktan geçmişti
Gri Taşlar
Gri taşlara basarak yürümek zordur
Gri taşlar siyah değil
Gri taşlar beyaz değil
Sahi gri taşlar nedir?
Gerçekten gri midir?
Yoksa üzerinde yürümemize izin verdiği için beyaz,bazen takılıp düştüğümüz için siyah mıdır..?