Gençlik

Anlattı erenler: Bir bahar değil,
Aşıkın ömründe bin bahar varmış.
Hicranla ağaran bu saçlar değil,
Savgisiz kalan kalp ihtiyarlarmış...

Sorardım sırrını hiç düşünmeden:
'Bu fani gönlümün sevinci neden? '
Beni günden güne meğer genç eden
Daima değişen maceralarmış!

Sevgili Gençlik

Öyle parçalandım ki ömrümde
Sevgiyle öfke arasında,
Sevgimi öfke vurdu
Öfkemi sevgi kaçırdı
İçim parçalandı arada

Bi de bi gün baktım gökyüzüne bir bayram gecesi
Bi kestane fişeği açmıştı yedi rengimden
Yağıyorum çocukların üstüne

Gençlik Böyledir İşte

İçimi titreten bir sestir her gün.
Saat her çalışında tekrar eder:
'Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın?
Elin boş mu gireceksin geceye?
Bir düşünsen yarıyı buldu ömrün.
Gençlik böyledir işte, gelir gider;
Ve kırılır sonra kolun kanadın;
Koşarsın pencereden pencereye.'

Ah o kadrini bilmediğim günler,

Bir Gençlik Anısı

BİR oyunda gibi geçip gitti anlar;
Ben sahip oldum aşktan doğan irfana;
Aldım sağduyudan kendime düşen payı,
Ama söylediklerime rağmen dilim döndüğü kadar
Ve övgüsünü almama karşılık bundan dolayı,
Apansız Aşk Ayı'nı sakladı bir yana
Şu acımasız kuzeyden esip gelen bir rüzgar.

Söylediğim her bir kelimeye inana inana
Övdüm onun bedenini ve aklını ben

Bir Seher Vaktinde Gençlik Çağımda

Bir seher vaktinde gençlik çağımda
Hayali kalbime geldi gizlendi
Boynum iğri semeserhoş gezerken
Aklımı başımdan aldı gizlendi

Bu sevda başımdan ırılmaz dedi
Aşkın deryaları durulmaz dedi
Her güzele meyil verilmez dedi
Bir baktı yüzüme güldü gizlendi

Deli Gençlik

Gün ışırken kayalıklarda
Dolaşan yavru geyikler gibi.
Geldi yanıma oturdu şöyle
Islak serin gözleri.

En güzel günlerinde aşkımızın
Aşağıdan taze rüzgârlar eser.
Yosunlu bir çeşmeden
Bir çift karaca eğilmiş su içer.

Güzin''in Gençlik Yılları

Ben Güzin' i düşünürken
Güzin' in de düşündükleri vardı
İnce inceydi parmakları
Minnacık bir yüzü vardı

Güzin' in aklında
Atlar arabalar
Daha başka erkekler
Başka hayatlar vardı

Gençlik Kokuları

ısırgan bir yataktır gece
pembedir sanki çıtırdar ellerin
ah nasıl da gülerdi boynuma kenetlenip de
yaktı kavurdu gözü açılmadık yüreği cin
alevdir dolup taşan teknemin fora yelkenlerine

kayalıklar kirecinde tatlı kıyının
diş izleri tuzdaki, denizin yakıcıları
göster bana n'olur nerde kırık ayağın
karanlık gözlerinde kâfuru kokuları

Gençliğe Hitabe

bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...

"zaman bendedir ve mekân bana emanettir! " şuurunda bir gençlik...

devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk ikibuçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını, allah'ın kur'an'ında "belhüm adal" dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören... bu devirleri yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik...

Gelmiş Dünyanın Dört Bir Ucundan...

Gelmiş dünyanın dört bir ucundan
Ayrı dilleri konuşur, anlaşırız
Yeşil dallarız dünya ağacından
Gençlik denen bir millet var, ondanız

Yuvarlağın Köşeleri-Yaşamak Ölmek-Etika-Birinci Bölüm-58

YAŞAMAK ÖLMEK-ETİKA-58

Gençlik’in yaşlılık çağları vardır. Orada birçok genç ölür.
Yaşlılık’ın da gençlik çağları vardır.. Orada da birçok genç ölür.

Her Günkü Şarkım

Şehirde bir kasvet,
Rüzgârda bu dâvet,
Enginde hürriyet,
Serde gençlik varken,
Beyaz açılırken
Bu mavi sularda
Her gün binbir yelken,
Âni bir kararda,
Edip şehre veda,
Niçin acep niçin

Sevgili

Gitsem, gitsem, dargın ayrıldığım;
Sevgilime bir mendil kiraz götürsem;

Mutluluğun nice rengini,
Yitiripte aradığım;
Gençlik günlerimi........

O Zaman Ve Şimdi

Mutluydum sabahları gençlik günlerinde
ağlardım akşamları, artık yaşlıyım
kuşkuyla başlarsam da günüme
sonu hep kutsal ve sükun içinde.

Çeviren; Gökhan Oflazoğlu

Dünyanın Güzel Şeyleri

Benimdi dünyanın güzel şeyleri zevk almaya
gençlik saatleri, ne kadar uzakta.
Uzakta Nisan, Mayıs, uzakta Temmuz;
artık hiçim ve yaşarım kayıtsızca.

Çeviren; Gökhan Oflazoğlu

Ödünç Hayatlar

Kalırsam düşlerimi, arzularımı hep ertelemek zorunda kalacağım..

Bahar bulaştı ya hayata, ağaca, suya, içimde öyle bir seyahat kımıldıyor ki, diren direnebilirsen...

Yüreğim bavulunu toplamış çoktan; ruhum sırtlamış çantasını...
"Uzaklar" çekiyor içimdeki seyyahın tasmasını...

Marianne Faithful sanki şarkı değil, derdimin nedenini söylüyor radyoda: "Saçlarında ılık rüzgarla,spor bir araba sürerek, Paris'e hiç gitmediğini 37 yasinda fark etti".

Buket Uzuner, yaşayageldiği hayatın anlamsızlığını 37'nci yaşgününde idrak eden bir kadının öyküsünü anlatıyor "Karayel Hüznü"nde... Bıkkın kadın, doğum gününün sabahında, büyük boy bir beyaz kağıda kırmızı rujla şu notu yazıp bırakıyor evdekilere:

Ülkücüler

Siz büyük Türkiye'yi gerçekleştirecek olan Ülkücüler! ! !
Siz Oğuzların, Kür Şadların, Alparslanların, Fatihlerin, Yavuzların, Abdülhamidlerin, Yunus Emrelerin, Mevlanaların, Hacı Bektaşların, Sütçü İmamların, Dilşad Sultanların, Nene Hatunların, Gevher Nesibelerin, Malhun Hatunların torunları olan Ülkücüler;
'Gafillerin ardında Allah'ı anan; kaçanların ardında vuruşan, ölüler arasında diri olan gibidir.' Kutlu Peygamber sözünün muhatabı olmak için çalışın.
Yolunuz açık olsun. Cenab-ı Allah, taşıyamayacağımız yükü omuzlarımıza yüklemesin. Yüce Yaradan kendi dini için gayret eden herkese yardım etsin.
'Gençliğin acı haline'
'Öldün mü ey gençlik?
Eğer öldünse haber ver: ''Onlara hicviye yazan kalemim sana da mersiye yazsın. Yahut ölmediğini ispat et ki, sana olan büyük imanım sarsılmasın ve sana olan destanım boşa gitmesin.''

Rugan

Kimseye anlatmadığım bir gençliğim de var benim
kimi zaman kente dökülen
kimi zaman kentten birdenbire geri çekilen bir gençlik

Adım bir halk ayaklanmasında geçiyor örneğin
akıl almaz pusulara düşürülmüşüz su kenarlarında
ihanetin istilası, bir bıçak deyer gibi kurbanın gırtlağına

zehirlenmişiz! zehrin duvağı altında şahmeran bir fırtına

Gençlik

Geçti gençlik, geçti gençlik,

Bir yay gibi dinçti gençlik,
Tatlı bir ilençti gençlik,
Pervasız dirençti gençlik,
Bir dikişte içti gençlik.

Geçti gençlik, geçti gençlik,

Sonsuz bir inançtı gençlik,

Üstadın Ruhuna

Bu gençlik, bu gençlik, bu gençlik...

"zaman bendedir ve mekân bana emanettir! " şuurunda azınlık olan ve fakat Tavr-ı Batılın Dördüncü devresinde yaşamakta olup ruh planında helak edilmek maksadıyla,Hadiane yöntemlere başvurup süslenmiş muhaddirattan bir narkozu türlü yollarla enjekte ederek uyuşturulup zehirlenmiş; bu zehir ruhun her yanına yayılıp telafisi mümkün olmayan hatta Endişe-i Mevt derecesinde pek kuvvetli ve ivedilikle aynı kuvvet de bir panzehirin hasıl olduğu aşikar olan; yine ruhani bir o kadar sert bir ters darbeyle derhal uyandırılması gereken şimdilik çoğunluk da ki bir diğer gençlik...

Efsunlanmış, Frengistan adetleriyle kendinden geçmiş; Badekeş garp aleminin örf adetlerini ve hatta dini vecibelerini yerine getirmeyi medeniyet sayıp irtidad etmiş bunu apaçık söylemekten çekinip hicap duymayan; Fuhş ve fanteziye içinde kaybolmuş insanın yaratılış gayesinden çok uzak yaşayan bir gençlik...
Bu gençlik Garbın her yöne çekip çevrilen, uzayabilen alfabesinden oluşmuş “Kurbağa dili”bir lisanla kendini ifade etmeye çabalayan bir gençlik...Frengistan lisanı konuşmanın tüm cihanda neredeyse bir zaruret haline gelmiş olması asimilasyonun öncelikle tüm cihanda ardından yurt da ki boyutunun geldiği noktanın açık bir göstergesi...Bunun avantajlı ve can sıkıcı tarafları olduğu göz ardı edilmeden; 'bir dil bir insan' düşüncesiyle kültürler arası diyaloğun zaruri hale geldiği yeni dünya düzenine na-hah bile olsa layıkıyla uymak; ancak Altı yüz yıl kullanılmış neredeyse her kelimesinin ayrı bir hisse tercümanlık ettiği,zengin dilimiz Elsine-i Selasenin kullanımının ayıplandığı ve bu ayıba kendisininde kerhen ortak edildiği bir ortamı sonlandırması gerektiğinin şuuruna varması gereken bir gençlik...

Tespit ettiğiniz üzere ruh planında helak edici Dördüncü devreyi yaşamakta olan gençlik arzu edildiği gibi Müşkil- küşayandan şayan kimseler haline dönüşebilmesi için pek çetin badirelerle yüzleşip istikbal korkusunu tezelzülen iliklerinde hissetmesi gerekir.Ancak bu halde ruhuna enjekte edilmiş muhaddiratın etkisinden kurtulup uyanabilir..Bu çetin badireler bugün en şiddetli haliyle yaşanmaktadır...Bu badireler her Cihet den gençlik için sarsıcı etki yapmakta geçicide olsa vatan,millet,ahiret düşüncesine kapılmalarına sebep olmaktadır...Güzel sanatlar,edebiyat,Sinema-dizi ve Müziğe sahip çıkamazsak geçmiş de olduğu gibi ruh planında yine kaybederiz! Bu savaş tek cephe değil! Devamı var...