Eylül Sonu

Günler kısaldı. Kanlica'nin ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharlari.

Yalniz bu semti sevmek için ömrümüz kısa...
Yazlar yavaşca bitmese, günler kısalmasa...

İçtik bu nadir içki'yi yıllarca kanmadık...
Zor böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!

Ölmek kaderde var, bize urkuntu vermiyor;

Eylül

Memleket havalarından bir haber ver,
Eylül yağmuru nasıl düşer toprağa?
Kemah’ın kapalı dar yollarında
Hangi kuş hatıra çizdi dal uçlarına?

Yanıp sönen mavi ışıklarla kaybolan Yusuf
Geri döndü mü yurduna?
Ya Viranşehirli Yakup, Çaykaralı Musa?
Onlarda döndü mü yurduna? ...

Eylül

Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Akşam rüzgarları; tene dokunan bir kamçı kadar şehvetlidir.
Ben her yıl ölümü ve aşkı bu ayda beklerim.....

Ve eylülün çıplak ayakalrına bir yazı bırakırım.

23 Eylül 1945

O şimdi ne yapıyor
şu anda, şimdi,şimdi?
Evde mi, sokakta mı,
çalışıyor mu, uzanmış mı,
ayakta mı?
Kolunu kaldırmış olabilir,
--- hey gülüm,
beyaz, kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu bu hareketi!...

O şimdi ne yapıyor,

Ben Eylül Sen Haziran

Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar

25 Eylül 1945

Meydan yerinde kampana vurdu.
Neredeyse koğuşların kapıları kapanır.
Bu sefer hapislik uzun sürdü biraz:
8 yıl...
Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim.
Yaşamak:
seni sevmek gibi ciddi bir iştir.

(1946)

Eylül

Kadın gider ve bunun şiir olduğu söylenir
kadın gider ve bir şair doğar bundan
(Ben hangi kadından şair olduğumu bilirim)


"Yazın bittiği her yerde söylenir"se
kadının gittiği de her yerde söylenir
kadın gittiği her yerde şiir diye söylenir:
Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde
yaz biter kadın giderse, bunun sonu şiirdir,

Eylül

Eylül, gülleri soldurarak
duyurdu bu yıl kendini
Böyle olacağını bile bile
şaşırttı bizi yinede

Daha bir demet kır çiçeği
alıp koymadık vazoya
Güllermi unutturdu bize sevinci
yoksa aşındırdıkmı kimi duyguları

Eylül Sabahının Serinliğini...

eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum

Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi

Her zaman yeniden başlamak duygusu

Eylül Akşamı

Bu eylül akşamında
O güzel deli gözlerini
Görebilmek için
Canımı verirdim
Nerdesin nerdesin
Nerdesin nerde

İçim dışım ızdırap
Bir çıkış yolu bilmiyorum
Bana dönmen için

Eylül

Düşlerimize giren kabus,
Gecenin nalı,
Alnımızın ortasına çakılı,
Karabasan,
Yekpare ölümün mezar taşı,
Dokuz şafakta dokuz urgan,
Say ki bir kıtlık kıran,
Gönül cemresine düşen hazan,

Sevgi ağzımızda takma diş,

Günlerden Eylül, Aylardan Ergin Günçe

Günlük şarabımız var maşrapa içinde
Külde pişmiş patatesler ve eşsiz pilavzerde
Din kitaplarımız, putlarımız, telvelerimiz
Yeleği de köstekli bir amca kahvesinde

Suratı çilli günler, gölgesi uzun günler
İşte bir bağ bozumu, işte bir çıngıl üzüm
Gökyüzüne yaslanıp saatimi kuruyorum
Kimsecikler duymasın bir Tanrı olduğumu

Bir Eylül Günüydü

Beyaz bir şiir
Yazmak istiyorum sana
Sevgilim orda mısın
O bankta mısın hala

Hala ıslak mı alnın
Öpmüştüm hani, hatırla
Ve sen yumuşacık gülümsemiştin
Sokulup bir kedi gibi
Koltuğumun altına

Eylül Giyinmiş Güz Kızları

ya durursa
bir gün bu kasırga
şafak sökerse
kar kalkarsa ülkemden
gün herkesin bildiği yerden doğarsa
yarasalarım kaçışır
mağaramdan çıkmaya zorlanırsam
çay
sigarayla çalışmışsa makinam
leş yemişsem bir ömür

Eylul Kizim

Uzaklardan,
Okyanuslari asip
Memleketten gelmisti Gul annen
Brooklyn de
Bir yaz gecesi tanistik
Elimde Kardelen dosyasi ile
Nereden bilirdim ki o zaman
Eylul de kizimiz gelecek diye
Hos geldin aramiza Eylul kizim
Atesin dustugu yer

Farklı Bir Eylül

Eylülde gel demiştin
Yine bir eylülde geliyorum.
Geçen sene, daha önceki senelerde olduğu gibi,
Yine bir eylülde geliyorum.
Rüzgârın kovaladığı yapraklar gibi,
Kaçarak.
Yağmurun ıslattığı insanlar gibi,
Koşarak,
İçimdeki tüm sitemleri bir kenara bırakıp,
Yazdan kalan güneşleri

Eylül...

Yar gitti, bir eylül dü, yağmurlu...Eylül...Hüzün zamanı, hazan mevsimi...Eylül...Sadece gözyaşlarını barındırır arşivi. Giden sevgilinin yollarına serilir hasret sözcükleri.Umutsuz aşıkların bekleme odası gibi.Yas tutma günleri...Eylül...Sönmeye yüz tutmuş aşk ateşleri...
Evet yar gitti.Bir eylül dü, yağmurlu...Hayır Eylül bu kez aşk zamanı.Yeniden aşk bu kez, yine giden sevdanın peşine...Sana inat, beklemek yok yaslı gamlı, kasvet ağaçlarının altında.Eylül...Sana inat ıslanmak sırılsıklam muhabbet yağmurlarında..Umut ardımsıra gölgem gibi.Vazgeçişler yok gönül lugatında. Eylül...Sana rağmen, yaktığı sevda ateşi hala yanmakta...Gitti...Gözler kör, dil hala onu anmakta...Bu yürek hala yar diye atmakta...

Eylül

Yeniden dirilişim
Kendime gelişim
Bedenimden ruhumdan
Çok şeyler götüren
Bir o kadar katanım.


Eylül benim yokluğunla
Hüznüm Acım, kederim
Pul pul dökülüşüm

Eylülde Gök

dünya gökte dönüyor,
mevsimler gelip geçiyor,
her mevsim; sonbahar,kış,ilkbahar,yaz
-bir güzellik taşır içinde.-

kimisi için;
-kasım çürümektir,kendi içinde.
-ocak bembeyaz bir örtüdür,kendi yüzünde.
-mayıs diriliş canlılıktır,rengarenk biçimde.
-eylül bambaşka bir aydır,GÖK'te mevsim içinde.

Sana Dair-4

Gittin,
Bir eylül sabahı
Suretini aynada bırakarak.
Yağmur yüklü bulutlarınla.
Silinirken duvardaki resmin,
İz bıraktın kokunu gecelerime.

Gittin,
Bir eylül sabahı,
Gölgeni bırakarak,