Bir Düğün Günü Ve Sonrası...

kısacık bir gündü, bir iki dakikalik bir gündü
çocukların günü gibi bir gündü
kahverengi fotoğrafları vardı, bulanıktı
hiçbir şey açık seçik görünmüyordu
kocaman bir bahçe olmalıydı, orda burda
tavuskuşları olmalıydı, herbiri
öyle bir başına hiç kımıldamadan duruyordu
saniyeler sümbüller gibiydi
saniyeler sümbüller gibiydi dokunsam iki parmağım arasında akı-
yordu

Ruhi Bey Anlatıyor Bir Düğün Günü Ve Sonrası

Kısacık bir gündü, bir iki dakikalık bir gündü
Çocukların günü gibi bir gündü
Kahverengi fotoğrafları vardı, bulanıktı
Hiçbir şey açık seçik görünmüyordu
Kocaman bir bahçe olmalıydı, orda burda
Tavuskuşları olmalıydı, herbiri
Öyle bir başına hiç kımıldamadan duruyordu
Saniyeler sümbüller gibiydi
Saniyeler sümbüller gibiydi dokunsam iki parmağım arasında akıyordu
Kısacık bir gündü.

Uğrun Uğrun (Kömür Gözlüm)

Kömür gözlüm ben bu yerden gidersem
Var bana nisbetle gez uğrun uğrun
Rakib değilim ki aranı bozam
Yadlara düğmeni çöz uğrun uğrun

Düğün olup al bayrağın açınca
Usul boya yeşil kemha biçince
Yar salınıp kız karşına geçince
O zaman bildim ki söz uğrun uğrun

Ağalar Dinleyin Şu Bezirganı

Ağalar dinleyin şu bezirganı
Bize haber verir ellerimizi
Hasan için gidek Güllü Nigar'a
Gonca iken derek güllerimizi

Düğünüm var haber salın komşuya
Nişanlandım Döne Hanı Hoylu'ya
Emir verin hazırlansın orduya
Ördek gibi yüzek göllerimizi

52 Yıl

Hala yaşım genç ama, vücudum ölgün gibi;
Bütünacı günlerim aklımda, bugün gibi!
İçimde hayata küskün, dış yüzüm düğün gibi;
Elli iki yıl geçti: Elli iki gün gibi! ...

Doğmayan hülyaların saçlarını taradım,
Ezop gibi fenerle gündüz insan aradım
Ne kendime yar oldum, ne kimseye yaradım,
Elli iki yıl geçti: Elli iki gün gibi...

Ben Miyim Dünyada Bir Bahtı Kara

(aman) Ben miyim dünyada bir bahtı kara
(aman) Tabipler derdime bulmadı çare vay çare
(aman) Muhtaç ettin beni de oy of o zalim kula vay kula
(aman) Kula muhtaç olmak da oy of zordur Yareden

(aman) Aradım derdime bir çare yoktur vay yoktur
(aman) Anladım ezelden böyledir takdir
(aman) Ele düğün bayram bize mi kahır vay kahır
(aman) Ne çekilmez kahrın da vardır Yareden

Dövün

Ben ölünce etsin dostlarım bayram;
Üstüste tam kırk gün, kırk gece düğün!
Açı doyurmaksa kabirde meram,
Yemeğim fatiha, günde beş öğün.

Hey gidi, gölgeler ülkesi dünya!
Bir görünmez şeyin gölgesi dünya!
Boşlukta ayrılık bölgesi dünya!
Bu dünyada yeme, içme ve dövün!

Dostlar, Gün Bugün!

Toy, düğün kumaş oldu, ölçüldü biçildi.
Toy, düğün elbise oldu uzun boya.
Toylar, düğünler tam bizim için,
toyumuz, düğünümüz kutlu olsun dünyaya.

Şekere eş oldu dudu kuşu,
zühre eş oldu aya.
Toylar, düğünler tam bizim için,
toyumuz, düğünümüz kutlu olsun dünyaya.

Olmayacak Dua

Senin istediğin
Okyanus ortasında bir düğün
Denizin üzerinde bir ev
Ve köpüklerden bembeyaz bir gelinlik
Kim inanır bu masala
Kim inanır bu imkânsıza
Öyle bir hayal ki bu
Ya yem olacak martılara
Ya da kapılıp gidecek dalgalara
Sus ne olur sus

İlân

Ne diyorsa İSLÂM DİNİ
Uyacağız suç olsa da.
Gerçeği örten kefeni
Soyacağız suç olsa da.

Alnımız ak, yüzümüz ak
İslâm olan olmaz korkak
Bâtıla bâtıl, hakka hak
Diyeceğiz suç olsa da.

Demiryolu

Nerdesiniz resimli kitaplarım
Yazıya başladığım defter
Küçük elimden tutan
Nihal öğretmen nerdesin

Gurbetteki arkadaş sen de nerdesin
Yıllarca çalıştık tükenmedi çilemiz
Ne iyi
Trenler yine gurbete çağırıyor bizi
Düğün var garlarda çağrılıyım

Tecdid-İ İzdivaç (Evliliği Yenileme)

Evlendiler, seviştiler amma muvakkaten;
Sevda sükuuta başladı beş hafta geçmeden.
Evlendiler, niçin? Bunu bir kız nasıl bilir?
Evlenmesiyle maderi olmuştu müftehir;
Zevcin de verdi neş'e düğün akrabasına,
Lakin dokundu kendi hayal ü havasına.
Tahdid idi, onun nazarında, hayatını
Bir şahsa hasrediş emel ü irtibatını...
Evlendiler, seviştiler amma muvakkaten.
Sevda sükuuta başladı beş hafta geçmeden.

Bu Yağmur

Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.

Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Tenimde acısız yatan bir bıçak
Bu yağmur yerde taş ve bende kemik
Dayandıkça çisil çisil yağacak.

Hayal

Şüphenin kaynağı kurusa bir gün
Kurtulsam yalancı vesveselerden
Başlasa ebedi bitmeyen düğün
Gökyüzüne uçsam minarelerden

Işığın geldiği ülkeye doğru
Korkudan, hüzünden, kinden, ölümden
Ruhunu arayan gölgeye doğru
Kaçıversem bütün hadiselerden

Yine De İyimserlik

Kardeşim
sonu tatlıya bağlanan kitaplar yollayın bana
uçak sağ salim inebilsin meydana
doktor gülerek çıksın ameliyattan
kör çocuğun açılsın gözleri
delikanlı kurtarılsın kurşuna dizilirken
birbirine kavuşsun yavuklular
düğün dernek yapılsın hem de
süssüzlük da suya kavuşsun
ekmek de hürriyete

Bulutlanma Sonnet’Si

söylesem hüzün olur, söylemesem de hüzün;
zaten sözler de bezgin... kime anlatılsın?
âh, dil’den ürker olduk; kimse dil’in bir düğün
olduğunu bilmiyor; bir kenara atılsın
diye bekliyor şiir... yılışık ve savurgan
çok boyalı bir gülün yükselişi... ne hâzin!..
giderek kendimize sığınacak korugan
bile bulamayarak... –ve elbette magazin
bir yalnızlık edinip, n’olacaksa olacak
diye yollara vurmak... terkide kaldı atım!

Dere

Çok sular aktı köprülerin altından
Bir hayli de kan aktı
Ama sevginin ayak ucunda
Bir beyaz bir büyük dere var akan
Ayın bahçelerinde
Her gün düğün bayram
O dere o bahçelerde
Akar durur uykularda
O ay benim başım
Koskoca mavi bir güneş döner içinde

Hüthüt

Sanki düğün olmuştur
Sevmiş, sevilmiş, yenmiş, yenilmiş
Çekmiş, çektirmiş
Oyun hüzün olmuştur.

Düştür doğaldır içlenme
Bezginlik göllerinde bir gece
Karanlıkta senin de
Yüzdüğün olmuştur.

Mardin Hoyratı

- Nedendir oğul, sabaha karşı
bir kanat gölgesi geçti yüzünden
Kartal mı desem yoksa keder mi
Bir günah işledin mi?

- İşledim ana, bir ağaç kestim.

- Kalk oğul uyku iyi değildir
Bir arpa ekmeği yapayım sana
Günün çayı yatıştırır öfkeyi

Şen Ola Düğün

Davullar çift çift vurula, Halk kıtlıktan bir kurtula,
Biri kalka çözüm bula, Şen ola düğün, şen ola.

Ulus döndü kavrulmuşa, Kim ne yapsın bu yanöışa?
Ol pehlivan geldi tuşa, Şen ola düğün, şen ola.

Hak yiyenler hak ne bilir? Hakkı ancak haklı bilir,
Sel vardır ki; kum götürür, Şen ola düğün, şen ola.

İsevi ‘den dilenen biz, Musevi ‘ye güvenen biz,