Azgın Deniz
Hangi hissin parmağı dokundu ki, derine,
Düştü bir gizli alev salkımı içerine?
Hangi kabus bastı ki, seni uykularında,
Birdenbire cehennem kaynadı sularında?
Örtüldü baştan başa tenin beyaz bir terle,
Duman duman yayılan incecik köpüklerle.
Hangi dert kaldı, söyle, bağrına üşüşmeyen,
Açık Deniz
Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum.
Kalbimde vardı 'Byron'u bedbaht eden melâl
Gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl...
Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını,
Duydum, akıncı cedlerimin ihtirâsını,
Her yaz, şimâle doğru asırlarca bir koşu...
Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu...
Mağlûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan,
Rü'yâma girdi her gece bir fâtihâne zan.
Deniz
Yaşlı bir devrimci
düşürmez hiç ağzından
özgürlük kelimesini
ve yatmadan önce
bir bardak su yerine
denize bırakır
takma dişlerini
Takvimdeki Deniz
Hasreti denizlerin,
Denizler kadar derin.
Ve o kadar bucaksız.
Ta karşımda yapraksız
Kullanılmış bir takvim.
Üzerinde bir resim;
Azgın, sonsuz birdeniz.
Kaygısız, düşüncesiz,
Çalkanıyor boşlukta
Resimdeyse bir nokta;
Deniz
Denizin bir gülüşünü arıyor çocuklar ellerinde oltaları
Geçmişin günün geleceğin yükünü üstünde
Pul pul taşıyan balıkları
Denizin bir gülüşünü yakalıyor çocuklar ellerinde oltaları
Karaköy 1960
Deniz Feneri
Sen Deniz Feneri
Hüzünlü bir kış günü başladı yolculuğun
Çocukluğun yıkık kentlerde
Ve kesme kaya caddeli ahşap evlerde geçti.
Okuma yazmayı öğrendiğin
Gazetelerdeki terör sayfaları
Ve Haliç tersanelerinde korsanlar
Evden çıkarken vedalaşırdı babalarla evlatlar...
Her sokağın başında anaların isyanı dururdu
İnsan Ve Deniz
Sen, hür adam, seveceksin denizi her zaman;
Deniz aynandır senin, kendini seyredersin
Bakarken, akıp giden dalgaların ardından.
Sen de o kadar acı bir girdaba benzersin.
Haz duyarsın sulardaki aksine dalmaktan;
Gözlerinden, kollarından öpersin, ve kalbin
Kendi derdini duyup avunur çoğu zaman,
O azgın, o vahşi haykırışında denizin.
Deniz Kızı
Denizden yeni mi çıkmıştı neydi;
Saçları, dudakları
Deniz koktu sabaha kadar;
Yükselip alçalan göğsü deniz gibiydi.
Yoksuldu, biliyorum
-Ama boyna da yoksulluk sözü edilmez ya-
Kulağımın dibinde, yavaş yavaş,
Aşk türküleri söyledi.
Neler görmüş, neler öğrenmişti kim bilir,
Denizle buğaz buğaza geçen hayatında!
Dağlara Deniz Ektim
Uykuları yatağıma bağladım
Geceleri delip çıktım dağlara..
Ormanların kâkülünü taradım
Bulutlardan gömlek diktim dağlara..
Ağaran şafakta gördüm yarını
Tuttum nakış nakış ördüm yarını
Yağmur damlasına sardım yarını
Dalga dalga deniz ektim dağlara..
Deniz Sarhoşları
Köpükten omuzları birbirine dayanmış
Yüksek, mağrur başları akşam rengiyle yanmış
Sahile koşuyorlar bak deniz sarhoşları! ..
Bazen yırtık yelkenli bir sandala çarparak
Bazen ufkun kıpkızıl şarabına taparak
Gitgide coşuyorlar bak deniz sarhoşları! ..
Rüzgarların ıslığı en yakın yoldaşları
Yıllarca dövünerek içi yenmiş taşları
Deniz
Ben deniz kenarındaki odamda,
Pencereye hiç bakmadan
Dışardan gecen kayıkların
Karpuz yüklü olduğunu bilirim.
Deniz, benim eskiden yaptığım gibi,
Aynasını odamın tavanında
Dolaştırıp beni kızdırmaktan
Hoşlanır.
Soluyan Deniz
Bir çığlık düştü karanlıklardan
Issız denize
Ses beton gibi buz tutuyordu
Bir takım gölgeler gidip geliyordu
Ay ışıkları gidip geliyordu
Deniz yaralı bir tay gibi soluyordu.
Kim bizi çeken ayaklarımızdan
Suyun yumuşaklığına
Deniz Suyu Türküsü
Deniz
gülümsüyor uzaktan.
Dişleri köpükten,
dudakları gök.
'Ne satarsın, deli kız
rüzgarda memelerin? '
'Suyunu denizlerin, yiğit,
suyunu denizlerin.'
Şiirin Deniz Kıyısındaki Sesi
Denize atılmış şiirdir bence
Yurtsayan, yurdu bilinmeyen bir yıldız
Şiirin deniz kıyısındaki sesine bırakılmış ölümdür
yanacak sarayların kestiği bir, yarım ay.
Yemyeşil Bir Deniz
Yemyeşil bir deniz
Senin gözlerin
Ne bir sandal
Ne bir ada
Ne bir sahil var
Boğuluyorum............
Gözlerinde menevişler
Denizde martılar gibi
Bakışların köpük köpük
Karanlık Deniz
Şimdi seni düşünüyorum, biliyorsun
Aklıma ellerin geliyor önce
Yağmurlu birgün hatırlıyorum
Islanmış bir serçe kuşu hatırlıyorum
Durup durup ölümü hatırlıyorum
Alnıma bir ışık vuruyor karanlıkta
Sonra alabildiğine bir sessizlik başlıyor
Alabildiğine bir deniz
Alabildiğine kum
İçim ürpertilerle dolu
Deniz Hasreti
İçimde dalgalı bir sonsuz deniz,
Yıllardır özlemle yaşamaktadır.
Beni buralardan alıp götüren
Gemiler sonsuza taşımaktadır.
Dalgalar, dalgalar, hırçın dalgalar
Durmadan içimde çalkanmaktadır.
Masmavi gökyüzü kaldırıp beni
Denizin Balladı
DENİZİN BALLADI
Gözlerin en bakışında
Bir en deniz,
Ve denizin en gözünde
Bir bakış, o sensin deniz..
O bakışa ben baktım..
Deniz bakışındaydı, baktım
Bakışındaydı gözleri,
Telezaman
Deniz uzaklaşıyor gitgide
Ufuk çekiliyor
Kumsal genişliyor
Kısalıyor adımlarımızsa
Kumlar mı?
Makina ölüleri, füze artıkları, sakat uydularla
Barbar medya, gazeteler, zor söylemleri
Bilimsiz karmaşa
Yaz oysa
Deniz Kitabı
Doğabilim
Bitkileri öğreniyorum.Otları, çiçekleri
Bir taflanı alıyorum.Taflan bu diyorum.
Başlıyorum incelemeye tutup iki ucundan.
Bir pelin yaprağını koparıyorum sonra.
Özsuyu çıkıyor elime.Bir dalı kanırtıyorum
Yininden.Uzun, incecik bir söğüt dalını