Beyaz Adam
Beyaz adam
küçücüktü ilk geldiğinde
ve oturmaktan
bütün kemikleri sızlıyordu
büyük teknesinde
Beyaz adam
kızılderililerin sunduğu yiyeceklerle beslenip
topraklarına uzandığında büyüdü
bulutlar arasında
Beyaz Sevda
sen mapusta solan gülsün her yanın duvar
SEN AĞLAMA KAN OLUR BANA O YAŞLAR
sen hayatın küskünüsün acının suskunu
sen yayalada bir baharsın, tarlada rüzgar
içimde sana dair bembeyaz bir sevda var
sen torosta yağan karsın tarlada rüzgar
SAKIN ESME TOZ OLUR KAPANIR YOLLAR
sen eylemin yangınısın hayatın cılgını
Uzak Beyaz Bir Hayal Tutuyor Ellerini
Ellerin son gemiden artakalan bir hüzün
Bir vadiyi çoğaltan saf suyu sessizliğin
Erimeyi bir kalbin potasında öğrenmiş
Bir gecenin nabzında damlamıştır yerlere
Belki son meddücezir vaktidir denizlerin
O hangi aynalardan çıkıp gelmiş ansızın
Sen hangi dağ başında bırakmışsın ruhunu
Şimdi yalnızlık için kan döküyor gözlerin
Artık duymuyor seni fırtınalar, bulutlar
O Beyaz Bir Kuştu
O, beyaz bir kuştu, uzun kanatlı;
Ardında ışıktan bir iz bıraktı.
Yek gibi dağları aştı bir atli,
Arada bir engin deniz bıraktı.
Uzaktan gelirken derin akisler,
Kapadı geçtiğim yolları sisler.
Tutuştu içimde birikmiş hisler;
Gönlümü o kadar temiz bıraktı.
Sen Beyaz Bir Kadınsın
asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
ben ki tek damla şarap içmedim
ekmeğin beyaz zeytinin siyah
olduğunu biliyorum
asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
benim kusturucu sarhoşluğum
yoksulluğum
Beyaz Güvercin
Süzülüp mavi göklerden yere doğru
Omuzuma bir beyaz güvercin kondu
Aldım elime, usul usul okşadım
Sevdim, gençliğimi yeniden yaşadım
Bembeyazdı tüyleri,öyle parlaktı
Açsam ellerimi birden uçacaktı
Eğildim kulağına;dur,gitme dedim
Bir Çift Beyaz Kartal
Hangi yayla yeşil, nerde keklik çok
Gel seninle orda olalım çocuk.
Kayalar, kayalar... Sırt sırta vermiş;
Kimi yeni mürit, kimisi ermiş.
Otlar dalgalansın biz yürüdükçe
Sular düze insin kar eridikçe,
Gün burnunda bana mavi mavi gül;
Ağız-burun lâle, kaş ve göz sümbül.
Doruklardan doruklara sekelim,
Bir elim göklerde, sende bir elim;
Beyaz
O siyahtı
kurşuna dizenler beyaz
silah sesinden
ürkerek gökyüzüne
uçuşan kuşlar
bembeyaz
Beyaz Bir Gemidir Ölüm
sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde
olurum
kötü geçen bir güzü
ve umutsuz bir aşkı anlatan
rüzgarla savrulan
kağıt parçalarına
yazılmış
Beyaz Dilekçe''den...
Rahman ve Rahim olan adına sığınarak,
Açtım iki elimi: Kor gibi iki yaprak.
Bir edep ölçeğinde umutlu ve utangaç,
İşte dünya önümde; benim ruhum sana aç.
Bu seğriyen ellerle, senden seni isterim,
Senden seni isterken, canımdan çıkar tenim.
Sana âşık ruhumdur, merceği yakan ışık
Beyaz, İpek Gibi Yağdı Kar
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Düşmanlarımız dışında
Düşmanlarımız çünkü
Sevgiyi yok ettikleri için
Düşmanımız oldular-
Beyaz Gül
seni arıyorum kalabalık caddelerde,
tanımadığım insanlar geçiyor, sen yoksun..
perişan hayallerimin basladığı yerde,
sana sesleniyorum, duyuyormusun?
beyaz güller açtı bahçelerde , sevdiğin..
ya o karanfil , baygın kokulu çiçek.
gel yalnızlık bahçeme beyazlar giyin,
anladımki bu ömür sensiz geçmeyecek.
Beyaz Tutkal
Türkçeyi askerde öğrenen bir Kürt
dost olduğu martıya
heceletir etiketini: Hayal
nice kırıklığı
yapıştırır Kız Kulesi
denizin rafında unuttuğunuz
ah, o beyaz tutkal
Berberden hiç çıkmayan
bir kadın gibi Paris
Yarin Beyaz Gerdanında
Yarin beyaz gerdanında
Türlü türlü haller gördüm
Sıralanmış her yanında
Yıldız gibi benler gördüm
Yar ile tenha buluştuk
Gizli dertlerimiz açtık
Hayli bir zaman konuştuk
Dudağında ballar gördüm.
Beyaz Ölüm Kuşları
Sonra bir gün anneler de ölür
Böcekler ve kertenkeleler ölür
Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca
Sivrisinekler ve kağıttan kayıklar ölür
Sonra o gün çocuklar da ölür
Biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk
Sonra büyüdük hepimiz çocuk olduk
Balçıktan bir külçe olan dölleri
Özlem Beyaz Bir Gül Açar Bağrında
Mevsimlere dokunan tebessümün sıcağı
Sana doğru akmayan ırmağın sığılığıdır
Gariplerin hüzünle alevlenen ocağı
Sana doğru süzülen damlanın çığlığıdır
Maskesi çocukları aldatıyor ömrümün
Uyku, çıkmaz sokağın beynine vuran ağrı
Uğursuz ellerimde sararıp solmuştu dün
Bugün bütün çiçekler açıyor sana doğru
Kirli Beyaz
haylaz bir adamdan da başlanabilir sevmeye
Tertemiz kağıtlara mürekkep dağıtır da
sonra gelip yıkanır teninle
kara bir adamdan da başlanabilir sevmeye
upuzun yola düşse gece korkar da
sonra gelip sığınır gölgene
ucuz bir adamdan da başlanabilir sevmeye
tepeden tırnağa yağma durur da
Beyaz
Bir orman yangınında nasıl çaresizce
yuvasında ölümü bekleyen
çocukkarınca
Bir usta avcı gibi duvarıma astım
vurduğum bütün jilet darbelerini
bileklerime pervasızca
çünkü kan kalıyor turuncudan güneş çıkınca
Beyaz Atlar Sulara
Benim yuzumde her seyler var
Uc dilim ekmek bunlardan biri
Annem bir tasa oturmus bunlardan biri
Sur dislarinda hafif bir eskici olur
Olur ya bir kendil olur biraz da elleri
Insan yalniz mi buna bir care dusunmeli.
Dun biraz aglamistim bunlardan biridir simdi
Cok gulunc bir sekilde kahveye giriyorum
Sorsam ya kapidayken gozyasi girilir mi
Yedi Beyaz Güvercin
Yedi asır önce
Derin bir vadiden
Yedi beyaz güvercin havalanır
Ve karlarla kaplı
Yüce bir dağın doruğuna doğru kanat çırparlar.
Kuşları temaşa eden yedi adamdan biri
'Ben yedinci güvercinin kanadında
Siyah bir nokta görüyorum.'
Der.
Bugün