Barış
Ekmek kırıntıları
serpiyorum cephede
kumtorbaları üstüne
su verirken
evinde generalim
kuşkonmaz çiçeğine
Savaş Ve Barış
Yamaçta bir ev evin üstünde
Kocaman bir tavus kuşu oturmuş
Dar pencerede ufacık bir kız
Elinde paket taşı kadar bir çikolata
Bir tüy ormanının ardında kalan
Güneş içindeki Çin'e bakıyor
Bahçeye kurulmuş üç arsız keman
Renkli şeritlerin bayrağıyla
Çivi yazısından bir karıncayı
Barış Koyun Çocukların Adını
Oyunu sever bütün çocuklar
birdirbir, uzun esek, körebe
bu yüzden anlami aynidir, degismez
oyun sözcügünün halklarin dilinde
(Oyun koyun çocuklarin adini)
Savasa karsidir bütün çocuklar
Ben Maksada Bakarım
Mademki maksat barış
Yurtta barış
Cihanda barış
Salla gitsin atom bombasını
Misten Fisfis
İnsan dediğin nedir
Abur cubur
Olsa da olur
Olmasa da olur
Maksat barış
Bayramlık
Koyunlar keçiler ve koçlar için
Ne kadar bayramsa Kurban Bayramı
Bu barış var ya, bu barış
Cephedekiler için o kadar barış
Olsun Da Gör
O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör
Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör
Seyreyle gulu bülbülü
Çifter aylar gökyüzünde
Her gece ayin on dördü
Kuşlar geçecek damların üstünden
Kuşlar konacak dallara
Kanat seslerini duyup uyanırlarsa
Gene kuşlarla uyusun çocuklar
Rubailer - 4
Barış istemiyorsa Felek, işte savaş
İster serseri deyin bana, ister ayyaş
İşte şarap duruyor ortada, kıpkızıl
İçmeyen taşa çalsın başını, işte taş
Ölüm Zevki
Ölüm zevkin diriyken al
Canı sana verene sal
Madde isen manaya dal
Allah Allah Allah ile
Ölüm melamiye zevktir
Sevmek acı değil şevktir
Kabir korku değil meşktir
Allah Allah Allah ile
Barış
Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.
Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba
elinde yemiş dolu bir sepet;
ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak bir testi gibi
ter damlalarıyla alnında...
barış budur işte.
Cezaevinde Barış Türküsü
Kalkın kardeşler ışıklar görünmeye başladı
Eski duvarlar değil bu duvarlar
Bir ak kuş gelip kondu kara çatıya
Dünyayı böylesine sardı mı kollar
Ne etsin kelepçe neylesin zincir
Kaç kez gösterdi tarih aldatmayacak bizi
Bu denizli kuşlu dünyada
Bir tek acılar mıdır payımıza düşen
Dökülsün yollara beş kıtada
Ekmek de özgürlük de barışın gülleridir
Toprağa Düşen
Ona 'Haydi
Savaşa' dediler
Başkaca birşey
Söylemediler
Aldılar köyünden
Davulla zurnayla
Geride üç çocuk
Bir eş ve bir ana
Küçük Asker
Küçük asker, silah elde
Kahramanca ilerliyor
Karşısında bütün belde
“Kahramanım, yaşa! ” diyor…
Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden hizmet ister.
Vatan için çeker emek
Adın Barış Olsun Çocuk
Özgürlük türküleri çığırırdık
Güvercinler salıp dört bir yana
Kardeşlik seni!
Gel yazalım dağlara
Gel başımı bağrına yaslayım
Adın barış olsun çocuk
Bugün doğduğun gün
Selam olsun sana
Hatırına kucaklaşalım
Bir Barış Şarkısı
F.P.R. için *
Dedenin başka dedelerden çaldığı
o çiçekli California' nın portakal ağaçları altında
düşlemiştin belki bir zamanlar
başkanı olmayı ulusunun,
onurlu bir yurttaş olmayı ya da.
Dedenin dedesi İtalya' dan
bir düş yüzünden kaçmıştı belki,
bir ev, bir yuva ve yeni umutlar kurmuştu
Muharebe Görmüş Bir Adam Anlatıyor
Muharebede ne ölüm korkusu gelir
İnsanın aklına
Ne, evi barkı düşünürsün
Gezin üst kenarın ortasından
Arpacığın tepesinden
Beğendiğin yerini seçersin hedefin
Tetiği elin titremeden çekersin
Artık karşındaki sana benzemez
O da küçük bir dükkân işletir memleketinde
Onurlu Barış
*
Hatırlar mısın sevgili
Barışa umutla baktığımız
Gelir diye
Beklediğimiz o günleri
Taa tepelerden
Barış sesler yükselmişti ...
**
Kalk Barış
Yüreğimdeki ürkeklik sendin
Sadece uzaktan seyrine daldım
Onu bile çok görüp,
Nedensiz gidişler nedendi
Ben görmeden
Sadece yüreği sevdim
Ürkek ceylana dokunamazsam da
Sadece onun seyrini sevdim
Uzaklarda olsa bile
Barış
Barış
Bütün aynalarda akrep gibidir savaş
Denizlerde kara leke gibi...
Göklerde hain kızıllık
Ormanda sarıdır onun rengi...
Zamanıdır zamanıdır artık
Bütün tecrübelerini kullansın yaralı insanlık şu ahir zamanda
Ateşin yakan rengine inat
Barış Bozuldu
Bulutlar ağlamasa avuç avuç
Boş yere çatlamasa tomurcuklar
Koparmasalar papatyaları
Yanmasa fırçamdaki boya
Kalemimdeki mürekkep kurumasa
Üstüme yıkılmasa Mersin Gar'ı
Kollarımda sen olurdun şüphesiz
Tren düdükleri böyle acı çalmazdı
Barış Olsun Adın
Bir sabah güneş gözlerine doğacak
Seninle büyüyecek zeytin dalları bahçelerde
Şarkılar söylenecek
Konuşabileceksin özgürce.
Toprak kanla değil
Terinle ıslanacak
Yemyeşil fışkıracak umutların
Bastığın yerde.