Kaos Lüzumdur!

Ortadoğu'da bütün güç dengeleri; israil'in can güvenliğini sağlamak ve iran'a düşmanlık beslemek üzerine bina edilmiştir. çünkü iran, siyonizmin ırkçılık olduğunu alenen deklare eden bir ülkedir ve siyonizm, ırkçılıktan da öte bir pisliktir! bugün mısır'da, yemen'de, tunus'ta adeta bir metastaz gibi birinden ötekine sıçrayan halk ayaklanmaları, siyonizmin beslediği diktatörel kalelere karşı açılan birer savaştır. bu savaş, derinliğini onbinlerce faili meçhul cesedin doldurduğu bir zengin-fakir uçurumundan domurmuştur.

İstanbul Tevkifhanesi''nden

Fevkalade memnunum dünyaya geldiğime,
toprağını, aydınlığını, kavgasını ve ekmeğini seviyorum.
Kutrunun ölçüsünü santimine kadar bilmeme rağmen,
ve meçhulüm değilken güneşin yanında oyuncaklığı, dünya inanılmayacak fadar büyüktür benim için.
Dünyayı dolaşmak, görmediğim balıkları, yemişleri, yıldızları görmek isterdim
halbuki ben yanlız yazılarda ve resimlerde yaptım avrupa yolculuğumu mavi pulu asyada damgalanmış birtek mektup bile almadım.
Ben ve bizim mahalle bakkalı ikimizde kuvvetle meçhulüz Amerika'da

Beyin Göçüne Dur Diyelim

İnsanlık tarihi kadar eski dememden kasıt sömürgecilik döneminde Afrika kıtasından Amerika ve Avrupa ya köle ticareti adı altında başlayan göç bu gün sadece şekli ve içeriği değişmiş olsa da göç yüzyıllar da geçse özde anlamını yitirmemiş ve göçmenleri göç ettikleri ülkelerde yabancı bir anlamda da sığınmacı tiplemesinden uzaklaştıramamıştır.
Önce emek sonra beyin göçü veren ülkelerin ekonomilerine kısaca her alanda gelişmişlik düzeylerine bakacak olursak gelişmeleri göç alan ülkelerin ekonomilerinden geride kalmıştır. Durum böyle iken beyin ve emek gücüne dur diyememişlerdir. Emek göçünün büyük dalgalar halinde yaşandığı altmışlı yılları bizzat yaşamadığım büyüklerimizden ve yazılı kaynaklardan incelediğim üzere bir furya halinde başlayan emek göçü kendi yağınla kavrulan Türk toplumun tam ortasına öyle bir düşmüş ki belki önüne geçilmek istense de dev dalgalar halinde büyümüş ve kar topunun yuvarlanması ile dev bir çığa dönüşmesi şeklinde olmuştur. O dönemde her kez için göç tek çare olmuş ve hızla büyük yığınlara ulaşarak kısa zamanda Türkiye ‘ nin tüm illerine yayılmıştır.

Avrupa Sevdası İmandan Eder....

Avrupa sevdası imandan eder,
Kısacık ömürde gözyaşı keder,
Umutlar tükenir cân olur heder,
Avrupa sevdası imandan eder.

Avrupa diyerek yola çıkanlar,
İslamı bırakıp yoldan çıkanlar,
Ayyıldızı bırakıp haçı takanlar,
Avrupa sevdası imandan eder.

Vicdani Ret Dosyası - 3

Vicdani reddin kökenlerini Ortaçağ'da ilk olarak orta Avrupa feodal beyliklerinde bulmak mümkün. O dönemde çeşitli Hristiyan tarikatları feodal beylerle anlaşmalar yapıp, bir çeşit 'savaş vergisi' ödeyerek üyelerini ordu hizmetinin dışında tutuyorlardı. Bu durumu gerçek anlamıyla vicdani red olarak tanımlamak mümkün değildir; zira, reddetmek denen insani yeti hiçbir çağda bedeli para ile ödenen birşey olarak ortaya çıkmamıştır. Bu çizgiyi ilk terkeden ve feodal rejimin ya askerlik hizmeti ya savaş vergisi dayatmasına karşı ilk radikal çıkışı gerçekleştiren Almanya'daki 'Wiedertaeufer' tarikatı, Katolik kilisesinin kışkıtmasıyla kanlı bir şekilde bastırıldı. Sonrasında 18. yüzyılda Ingiltere'de, dini inançları nedeniyle şiddet kullanmayı, askerlik yapmayı ve vergi vermeyi reddeden 'Quaker' tarikatını görüyoruz. Quakerler gerekçelerinin açıklığı ve tavırlarındaki tutarlılıkla ilk vicdani retçiler olarak adlandırılabilirler.

Vicdani retçilerin 20. yüzyılda ilk kitlesel çıkışı 1. Paylaşım Savaşı sırasında Ingiltere'de gerçekleşti. Savaşa çağrılan binlerce insan savaşa katılmayı reddettiler, 3.000 tanesi hapse atıldı. Bu çıkıştan sonra 1921 yılında Ingiliz retçilerin önemli bir bölümünü oluşturduğu WRI (War Resisters' International - Uluslararası Savaş Karşıtları) kuruldu. WRI daha sonra yerel savaş karşıtı örgütlerin ve vicdani red örgütlerinin uluslararası çatısı haline geldi.

Vicdani red hareketi 1968 ve sonrasında bütün Avrupa'yı sarstı. Avrupa devletleri vicdani red hakkını '70'lerin ortasından başlayarak tanımaya başladılar. '80'lerin başında Yunanistan ve Türkiye dışında bütün Avrupa ülkelerinde vicdani red hakkı tanınmış durumdaydı. Ancak vicdani red hakkı 'sivil hizmet' zorunluluğuyla birlikte elde edilebildi. Silahlı hizmet yapmak istemeyen insanlar gene zorunlu olarak ve çoğunlukla askerlikten daha uzun bir süre hastane, okul vb. sosyal birimlerde çok düşük ücretlerle hizmet etmeye zorlanıyorlar. Batılı liberal devletler bu yasal düzenlemeyle Avrupa vicdani red hareketinin büyük bölümünü yönlendirmeyi başardılarsa da, bugün, hem askerlik yapmayı hem de sivil hizmet yapmayı reddeden insanlardan oluşan 'total red' hareketi Avrupa, Latin Amerika ve Afrika'nın çeşitli ülkelerinde sürmektedir. Bu tavır devletin birey üstündeki hiçbir tasarrufunu kabul etmemesi ve uluslararası savaş düzenine her ne biçimde olursa olsun hizmet etmeyi reddetmesi ile radikal savaş karşıtlığının gerçek taşıyıcısı durumundadır.

O Avrupa

Özümüzü aldılar
Bizi meçhule saldılar
Aradı kılıf buldular
O Avrupa o Avrupa

Sıkışınca gel dediler
Kızışınca el dediler
Yağmur olduk sel dediler
O Avrupa o Avrupa

Avrupa Günü

Avrupa; medeniyet, Hakla yakınlaşmaktır,
Avrupa; beraberlik, Rab ile dayanaktır…

Avrupa, bilim demek vicdan, merhamet demek,
Hakk’ı anlatmak için demokrasiyle yürümek…

Avrupa eşitliktir sevgi düşüncesidir,
Gerçek ilericilik, adalet bilincidir…

Kutlu olsun herkese, günüm Avrupa Günü,

Avrupa Birliği''ne Gönderme Maksatlı "Avrupa''ya..."

Ma’şuk sandık, sevdik seni, gafilce ser-âpâ,
Meğer nankör imişsin, göz çıkartan Avrupa.

Kaç haçlı seferinde tuş eylemiştik seni,
Kalleş pehlivan gibi, kıspet yırtan Avrupa.

Yunus’ça geldik sana, sen istedin ki Yavuz,
Ne yapak, sen kaşındın, kini artan Avrupa.

Âleme nizam verdik, bir çınarın kökünden,

Anlamli Sözler 574

Osmanlı Olacak Avrupa

Küçük bir Avrupa oldu Türkiye.
Büyük bir Osmanlı olacak Avrupa.

Berlin, 1 Eylül 2009.

Beyitimsi Sözler 160

Avrupa!

Avrupa da 'tokluktan' ölüyor, açlıktan ölürken Afrika.
Fakirlerin hakkını yemesen, tokluktan ölmezsin Avrupa!

Berlin, 20 Eylül 2007.

Avrupa Hayaliyle Milli Devleti Böyle Bitirdik

Avrupa hayaliyle geçmişi unutup kol kola girdik.
Çanakkale de ikiyüzbin vatan evladını boşamı yıtırdık?
Türkün manevi değerlerini tozlu raflara koydurduk
Avrupa hayaliyle milli devleti böyle bitirdik

Eski sağda.solda liboşlar ne kadar varsa
Sağıda soluda vatanı satıp toplarsa parsa
Vatan severlerde gece gündüz uyursa
Avrupa hayaliyle milli devleti böyle bitirdik

Barış Zamanı28

Yüzyıllarca beylik formatında yaşamış Avrupalıların, dünyayla rekabet edebilmek amacıyla, kurmaya çalıştıkları birlik, bugün birçok alanda işbirliği halindedir. Kapitalizmi insanlığa dayatan, emperyalizmi sürdüren Avrupa’nın ruhsal birlikteliğini sağlayan VATİKAN, insana ışık ve sevgi sunan kitaplarının, vasfına uygun hareket etmemektedir.Kendilerinden esinlenen Avrupa Birliği farklı ülkelerin ayrık görüşlerini, dinsel farklılıklarını hazmedememekte, karamsar bir şablon ortaya koymaktadır.Avrupa Birliğin kurulmasında en etkin ekonomik rekabet gücü, dünya ulusunun mutluluğu için yarışmalı.Benimsedikleri ana tüzükleri, yeniden yazılıp, başkaca neler yapılacağı hususunda akıl sahipleri, ilim adamlarına başvurulmalıdır.Sömürü düzeninde israr olsa olsa barışa giden yolları tıkar, er ya da geç, yeni bir bir harbin başlangıcı olabilir.Gökmen Y.Erdem

Dost Değildir Amerika Avrupa

DOST DEĞİLDİR AMERİKA AVRUPA

21.09.2016

Kendimize sahip çıkak kardeşim
Dost değildir Amerika Avrupa
Güvenirsem ağrır bu garip başım
Dost değildir Amerika Avrupa

Dost görünür içten dıştan vururlar

A-Bitti Avrupa Bitti!

Bütün değerlerini Avrupa dürüp atmış!
Bitti Avrupa bitti soyu kuruyor artık
Feraseti kalmamış bizi ucuza satmış
Battı Avrupa battı baydak yürüyor artık

Eskiden sinsi idi maske takardı yüze
Anlayınca biz böyle asla gelmeyiz dize
Beslediği düşmanlık dinimize hem bize
Güttü Avrupa güttü dışa vuruyor artık

Avrupa Ya Örnek Olduk

Bir bavulla yola düştük
Bir çok engelleri aştık
Gelir gelmez işe koştuk
Avrupa ya örnek olduk

Seneler geçti peşpeşe
Dertler çoktu, azdı neşe
Böyle devam ettik işe
Avrupa ya örnek olduk

**Aynadaki Suçluya*

Bizler Avrupada yaşayan Türk insanları olarak; derdin birini bitirip biriyle boğuşuyoruz. Avrupaya geleli 40 yılı aşkın bir zaman olmasına ragmen bazı meselelerimiz varki kırk yıldır halledilmiş değil ve halende üstümüze üstümüze geliyor.
Nedir bu meseleler?
Mesela halen kendimizi kabul ettirmiş değiliz. Avrupada yabancı, Türkiyede Almancı’lığımız 40 yıldır sürmekte değil kırk yıl dörtyüz yılda geçse değişmeyecek. Sahipsizliğimiz ha keza. Döviz makinası olarak görülmemiz, uyanıklarca sizi zengin edeceğiz diyerek kandırılıp elde avuçta bulunan üç kuruşumuzun kaptırılması, izin yollarında çekilen çilelerimizde sesimizi duyuracak kimsemizin olmaması. Bu meselelerimizi 40 yıldır yurt dışına gelen yetkili yetkisiz bütün makam ve mevkilere anlatmış olmamızda fayda vermiyor. Buna benzer nice dertlerle uğraşa duralım bizi içerden yakan daha önemli meselelerimizde var elbette: Kaybolmak üzere olan nesillerimiz, bozulmuş dilimiz, her geçen gün sayıları hızla artan yıkılmış yuvalarımız, dağılmış ocaklarımız, perişan olmuş yavrularımız.
Bütün bunları yaşarken suçlu aramamız gerekiyor mu peki?
Suçlu arayana tavsiyem eline bir ayna alıp bakmalı. Asıl suçlu o aynada gördüğü bence. Ama biz aynaya bakıp asıl suçluyu bulacağımız yerde işin kolayına kaçıp, karşımızdakini suçlamayı yeğliyoruz. Avrupa ülkeleri Türkiyedeki bir kısım etnik guruplara ana dilini okumaları, ana dillerinde eğitim yapabilmelleri için baskı uygularken; kendi içindeki azınlıkların bu haklarını elinden alıyor. Bizler sayıları milyonları geçmiş Avrupa Türkü bu durum karşısında sessiz kaldığımız gibi, onlara inat çocuklarımızın ana dillerini öğrenmeleri hususunda bir çaba içinde olmuyoruz.
Yıkılmış yuvalarımız, perişan olmuş yavrularımız derken de başkasını suçlamaya gerek yok, asıl suçlu elimizdeki aynada gördüğümüz kişi. Hepimiz şahit olmuşuzdur, yaz döneminde Türkiye’ye gidenler bilir düğünsüz bir gün geçmez. Avrupa Türkleri hazır Türkiye'ye gitmişleyin oğlunu kızını everip mürüvvetlerini görmek ister. İçlerinde gerçekten birbirini sevip sayan, mutlu olan vardır onlara sözüm yok. Ama ya kızın yada erkeğin istememesine rağmen sırf mürüvvet görmek adına zorla yapılan evliliklerin ne kadar ömrü olduğunu ve en geç bir yıl, iki yıl gibi bir sürede ayrılmaların yaşandığı bir yada iki çocukla dul kalan gencecik fidanları görüyoruz ve maalesef bu durum günden güne hızlada artmakta. Peki kim suçlu? Zorla mürüvvet görmek isteyen aynadaki biz değil mi?
Sevgiyi unuttuk, saygıyı yitirdik. Birbirimize karşı hoşgörüsüz en küçük bir olay karşısında patlamaya hazır bomba haline geldik. Bu sadece Avrupa Türkleri’nde değil genel olarak bütün insanlık aleminde hemen hemen aynı. Ama bizi ilgilendiren öncelikle bizim insanlarımız, onların mutsuzluğu onların acısı bizi daha çok etkiler. Hiç değilse bile acı tatlı günümüzde Avrupa Türkleri olarak birbirimize destek olalım, birbirimize sahip çıkalım. Birbirimizden haberimiz olsun.
Bazen şunu düşünürüm; zamanımızda hemen hemen herşeyin aşısı bulunuyor, aceba sevğinin aşısıda bulunur mu diye. Ama sonra bu sorunun cevabının zaten bizde var olduğunu, ama farkına varamadığımızı görüyorum. Nedir derseniz inancımız, eğer inancımız gereği yaşamaya çalışsak sevğiyi bulmuş, saygıya kavuşmuş oluruz.
Yine aynadaki kendime bakıp, yeter artık suç işleyip durma diye bagırmak geliyor içimden.
Sevginiz daim olsun, saygılarımla.

Avrupa Günü

5 Mayıs 1949 yılında kuruldu
Avrupa Konseyi Parlamentosu
İkinci Dünya Savaşı sonrası
Bir araya geldi, toplandı Avrupalı

Her yıl 5 Mayısta kutlanır bu gün
Avrupa Konseyinin kuruluş günü
Toplantılar düzenlenir, konuşulur
Tekrar hatırlanır hukukun üstünlüğü

Avrupa Ne Der?

Ne zaman bir karar almaya kalksak
ABD ne söyler, Avrupa ne der?
Bir işe bir çözüm bulmaya kalksak
ABD ne söyler, Avrupa ne der?

Önünü görmüyor kimsenin ufku
İliklerimize işlemiş korku
Hattâ çoğumuzun tutulur nutku
ABD ne söyler, Avrupa ne der?

Şampiyon

ŞAMPİYON

Onu ilk gördüğümde; kalınca bir sopanın ucuna bağladığı çatı pullarından yaptığı bir halterle çalışıyordu. Halteri her kaldırışında irice pazıları meydana çıkıyor, boynunda ki damarlar, parmak kalınlığında dışarı çıkıyordu.
Aslında bu merakı daha sekiz yaşında başlamış, Uzakdoğu sporlarından King Boks, Karate, Tekvando çalışmıştı. Sonra güreşe merak sardı. On sekiz yaşına geldiğinde Grekoromen güreşte Milli Takıma girdi. Onu da bırakıp, Karakucak güreşe başladı. Artvin, Bilecik (Söğüt) , Bayburt da dört kez Başpehlivan seçildi.

Özgürlük İstiyorsan Git Avrupa Senindir

Milletin değeriyle bu kadarda oynanmaz,
Kardeşini dinlemeyen asla birgün uslanmaz.
Bizdeki yürekler bunlarla hiç paslanmaz,
Özgürlük dileğinse git avrupa senindir.

Baktım herşey ortada dedim bu ne rezillik,
Afedersin diyeceğim bunlar ne kepazelik,
Buraya dolduruduğun düpedüz fantazelik,
Özgürlük istiyorsan git avrupa senindir.