Dur Şairem Dur Sessizlik ve Çığlık
Dur şairem
Çünkü sessizlik artık bir dua değil,
bir mezar taşıdır dudaklarda.
İnsanlar konuşmuyor artık
Sözcükler hapsolmuş dillerinde.
Kimi zaman korkudan,
kimi zaman alışkanlıktan,
kimi zaman da yüreklerinin sesini
çoktan unuttuklarından.
Dur şairem
Her sessizlik bir çığlığın yankısıdır.
Bir anne, evladının adını içinden haykırır
Dudaklarını mühürler
bir işçi, toprağın altında alın terini arar bulamaz
Susar,
çünkü sesi duyulmaz
bir genç, kalbinin gökkuşağını saklar
Susturulur,
çünkü çığlığı tehlikedir bu coğrafyada başa çıkamaz
Bak şairem
Kentin sokakları sessizlikle örülmüş,
gökdelenler birer sus payı gibi yükselmiş.
Her camda bir yalnızlık asılı,
her kapının ardında gizlenmiş bir feryat.
Ve sen bilirsin ki,
çığlık atan insanlar
şiirleri kanatır.
Dur şairem
Kalemin çığlığa dönüşürse,
kâğıt gözyaşına dayanamaz
mürekkep taşar,
cümleler yanar.
Yine de bil
senin sustuğun yerde
rüzgâr çığlık olur,
deniz dalga dalga bağırır,
gökyüzü yıldırımla haykırır.
Unutma şairem
Sessizlik, her zaman teslimiyet değildir.
Bazen sessizlik,
çığlığın en derin hâlidir
dilsiz bir isyan,
duyulmaz bir gök gürültüsü,
kendi içine sığmayan bir yangın.
Dur şairem
Bil ki,
bir gün senin sustuğun mısralar,
bir başkasının çığlığına dönüşecek.
Ve o çığlık,
sessizliği boğacak,
göğün kapılarını aralayacak.
Aşk ve Küller üzerine yemin ederim ki,
Her suskunluğun, her çığlığın içinde gizlenmiş bir aşk, bir yangın, bir küllerinden yeniden doğuş var.
Azra Nimet Öner
Nimet ÖnerKayıt Tarihi : 16.9.2025 01:22:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



TÜM YORUMLAR (1)