Yarım bardak çayın
Bitmemişti hikayesi
Unutulan masanın üstünde
Buz gibiydi
Demi kararmış,
Tortulaşmış dibinde şeker ,
Yok ahengi artık hiç bir sözün
Lezzeti kalmamış rengin,
Dokunuşu, hatta kokusu gecenin
Tılsımsız ,dipdiri ,
Duruyor ceplerimde
Bir anda olup bitiyor her şey
Yaprak deli rüzgarla düşüyor dalından,
Yağsa da diz boyu kar
Güneşin bir tebessümüne bakıyor
....
Hesap tutmadan
Belliydi aynı notadan
Giremediğiniz şarkıya
Ben hicazdım ,
Sense rast ...
Zamanın sık tarağı geçmiş saçlardan
Uzun alaca izler peşi sıra....
Ellerde harman yeri kırıkları,
Vaktinden evvel bitmiş hasat,
Sessizce kapattı kapılarını
Duvarlar ördü manzarasız pencerelere
Gereksiz ışıkları söndürdü
/Lüzumsuzsa israf edilmesin
Sevgiler/
Ne sardunya kırmızıyı
Ne papatya sarıyı
İnkar eder,
İliğinden çıkarken
Dikeni gülün,
Gönül dergahına sır ile, girende nur yaradan
Aşkın ateşini yakıp ,korla imtihan eder
Vakitsiz susup us ile ,sabır közü karadan
Bağlayıp da dillerini ,arla imtihan eder
Bir katreyse insanoğlu ,şu deryayı ummanda
Sımsıkı sarılsam sana
Bir akşam üstü
Buluşsak,gün batarken,
Sorgusuz, sualsiz olsa
Ellerin,
Sevdanın yaprakları ,dökülüyorken güzün
Kızıl sarı gönlümü ,arıyorsan kor kalbim
Gözlerim yağmur ile ,doluyorsa hüzün,
Kuruyan sinesini,yoruyorsan yor kalbim
Özemler gündüze yar, geceye yoldaş olmuş,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!