Akşam ve Beyaz Kelebek
Bir akşam daha indi şehre
göğün dudağında mor bir hüzün,
tam da o vakit
bir beyaz kelebek
kondu yüreğimin kıyısına.
Ne bir rüzgar uyardı onu,
ne bir ışık…
Sanki bir dua gibi
sessizce açtı kanatlarını
gecenin alnında.
Ben sustum,
o anlattı.
Dedi ki:
Her veda, bir merhabanin kardeşidir.
Her akşam, bir sabahı özler içinden.
Ve ben, bir annenin duasından düştüm bu dünyaya
kanatlarımda sabun kokusu,
bir masa altının sessizliğiyle büyüdüm...
Bazı kelebekler rüyadan gelir,
bazıları da unutulmuş mektuplardan.
Sırlı bir sandığın kilidinde
adını fısıldayan hatıralar gibi,
bir zamanın ucuna tutunur
ve gitmez.
Kırmızı koltukta bir yorgunluk
sarhoş eder beni,
bir nar tanesi gibi
dağılır içimde anılar.
O kelebek hâlâ orada.
Akşam da…
ve ben, ikisinin arasında
susmayı öğrenmiş bir kelimeyim
Sonra akşam;
kendi yalnızlığına beyaz bir ağıt yakar kelebeğin
her kanat çırpışında.
Azra Nimet Öner
Akşam ve beyaz kelebek bir araya gelince şiir zaten başlamış olur.
Biri günün vedası, diğeri ruhun hafifliği gibi…
İkisi de sessizdir, ama içlerinde binlerce kelime taşırlar
O halde bu gece, sen sus
Ben senin yerine şiir okuyayım
Her dizesi sabun beyazı,
her kıtası manastır sessizliği gibi damıtılsın.
İçinden sadece akşam geçsin
ve bir beyaz kelebek
Gelip omuzlarıma konsun diye dua edeyim
Bu gece dilediğin kadar oku
Her mısrada biraz kal
istersen ağla
istersen sadece hisset
bir sonraki şiir sancıma kadar.
Beyaz kelebeğin kanadına biraz daha akşam yüklemek için gidiyorum
Kayıt Tarihi : 15.6.2025 00:50:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!