Bu fakirlik...
döner durur kapımızda,
sanki bizden vazgeçemeyen
yıllanmış bir misafir gibi.
Kışın ayazıyla gelir,
yorganın içinden sızar,
ekmeğin ucunda bekler,
çayın buharına karışır,
yine de gitmez,
hiç utanmaz.
Bazen bir annenin gözünde
büyür kocaman bir çaresizlik,
bazen bir babanın omzunda
suskun bir yenilgi olur.
Ama yine de direnir insan,
bir damla umudu saklar
kuru dalların arasında.
Sokak lambalarının solgun ışığı altında
sessiz adımlar sayar gece,
yoksulluğun dilini en iyi
gecenin kendisi bilir zaten.
Karanlık ne kadar koyuysa
insanın içindeki dua o kadar aydınlıktır.
Bir çocuk uykusunda gülümser,
bir anlık ferahlık çöker eve;
bilirsin ki umut,
en çok dar vakitte değerli.
Bir parça helânın bereketi
bazen koca dünyanın servetinden büyüktür.
Ve biz…
her şeye rağmen yine gülmeyi biliriz,
çünkü gülmek,
fakirliğe karşı insanın en onurlu başkaldırısıdır.
Gökyüzüne bakınca
bulutların da fakirliğe kızdığını görürsün—
yağar inerler,
toprağın hasretini dindirirler.
Belki insan kalbi de böyledir:
Dert yağıp geçer ama
toprağında yine bir şeyler filiz verir.
Ne varsa içimde,
ne acı, ne sitem, ne dua…
hepsini bir nehir gibi akıttım bu şiire.
Sonunda bildiğin o ses yükseldi içimden;
kaderin tokadına, alın yazısının kıyısına,
hayatın dikenli yoluna karşı
adımı çaktım bir işaret gibi:
Diyen ben olayım:
Dermanı yoksa dertlerin
yine de yılmayan yüreğin sahibiyim.
Ben bu yolun garip ozanı,
fakirliğin gözüne dik bakan söz adamı—
Kul Ortak’tır benim adım.
KUL ORTAK
Baki OrtakKayıt Tarihi : 6.12.2025 12:44:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!