A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 05 Vay ...

Fevzi Günenç
551

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 05 Vay Benim Köse Sakalım (Uzun Duvar)

A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 5

VAY BENİM KÖSE SAKALIM
(Uzun Duvar Niçin Uzuyorsun?)
Yazan Fevzi Günenç

BU OYUNDA KİMLER VAR?

ÇOCUK
UZUN DUVAR (Yan yana dizilmiş oyunculardan oluşur.)
FARE
HAMAM BÖCEĞİ
KEDİ
KÖPEK
SOPA
KARAKUŞ
ATEŞ
SU
İNEK
VAH VAHÇILAR

Sahnenin ortasında bir duvar dekoru görürüz. İki Oyuncu duvarı
Sahnenin bir başından öbür başına doğru çeker.

UZUN DUVAR: (El ele tutuşmuş olan oyuncular, ellerini açarak duvarı uzatırlar.)
Uzun duvar uzaaar uzar… Uzun duvar uzaaar uzar…

KONUŞMALAR YAPILIRKEN UZUN DUVAR UZAMAZ.

ÇOCUK: (Girer, duvarın önüne gelince durur.) Uzun duvar, uzun duvar…
UZUN DUVAR: Efendiiim? ..
ÇOCUK: Niçin böyle uzayıp duruyorsun?
UZUN DUVAR: Aaaah ah, sorma güzel çocuk. Ben uzamayayım da kimler uzasın? Uzadıkça uzuyorum. Çünkü fare var peşimde.
ÇOCUK: Uzun duvar, niçin kaçıyorsun ki, fareden?
UZUN DUVAR: Kaçarım kaçarım ya… Kaçmazsan zalim fare beni yer.
VAH VAHÇILAR: Vah vah vaaah… Vah vah vaaah…

FARE: (Sahneye girer, duvara doğru yürür.)
UZUN DUVAR: Fare üzerine geldikçe uzar.
ÇOCUK: Dur! Sana söylüyorum zalim fare, dur!
FARE: Durduk işte. Ciyyyk… Ne var? Ciyyyk…
ÇOCUK: Uzun duvarı niçin deliyorsun Farecik?
FARE: Herkes gibi bana da bir ev gerek. Ciyyyk… Dinlenebileceğim, uyuyacağım, oturup kalkacağım bir ev gerek bana da. Ciyyyk…
ÇOCUK: Duvardan başka yerlere de yuva kurabilirsin. Toprak altları ne güne duruyor?
FARE: Sıkışınca kaçıp saklanacağım bir ev gerek bana. Böyle bir ev de ancak duvar delikleri olabilir. Benden başka kim girebilir ki oraya? Ciyyyk…

HAMAM BÖCEĞİ: (Girer.) Ben girerim…
FARE: Senden korkmam hamam böceği. Zarar veremezsin sen bana. Hem senin rolün yok bu oyunda, ciyk… (Bağırır.) Nerden çıktın sen? Çabuk çık aradan! Ciyyyk!
HAMAM BÖCEĞİ: Tamam tamam çıktık; ne bağırıyorsun?
FARE: Bağırırım tabii. Senin de peşinde de canına okumak isteyen bir kedi olsa, sen de bağırırdın. Ciyyk!
HAMAM BÖCEĞİ: Kedi mi? Bir kediden neden korkayım ki? Ne tuhaf şey şu fareler. Benim elli katım büyüklüğünde; yine de ben korkmuyorum, kocaman fare korkuyor kediden. (Homurdanarak çıkar.) Rolümüz yokmuş bu oyunda… Rolümüz yoksa ne işimiz var şimdi burada?

ÇOCUK: Peşinde kedi mi var fare kardeş?
FARE: Kedi var tabii, ciyk...
ÇOCUK: Niçin kaçıyorsun ondan?
FARE: Kaçarım tabii. Kaçmazsam canıma olur hain kedi. Ciyk…
VAH VAHÇILAR: Vah vah vaaah… Vah vah vaaah…
ÇOCUK: Artık korkma. Ben onunla konuşurum.
FARE: Konuş bakalım. Sanki seni dinler de…
ÇOCUK: Dinler tabii.
FARE: İşte geliyor. Ben kaçıyorum. Açılın, yağlı boya… (Koşarak çıkar.)

KEDİ: (Girer) Miyav miyav miyav…
ÇOCUK: Hey kedi!
KEDİ: Buyur, miyaaav…
ÇOCUK: Dur!
KEDİ: Neden duracakmışım, miyaaav?
ÇOCUK: Nereye gidiyorsun böyle koşarak?
KEDİ: Sana ne, miyav… Kesme yolumu, miyav... Avımı kaçıracağım şimdi miyav.
ÇOCUK: Avın fare mi senin?
KEDİ: Evet, fare… Ne olmuş, miyav?
ÇOCUK: Bırak peşini farenin!
KEDİ: Bırakmam, miyav…
ÇOCUK: Neden, miyav? Pardon. Beni de şaşırtıp miyavlattın. Neden?
KEDİ: Herkes bir şeyin peşinde. Ben fareyi kovalıyorum. Köpek de beni kovalıyor.
KÖPEK: (Dışarıdan giderek yaklaşan havlama sesleri duyulur.) Aman, bırakın yakamı. Fareden vazgeçtim, köpeğe yakalanacağım şimdi.
ÇOCUK: Neden korkuyorsun ki köpekten? Bir iki “fıfff…” eder, pençeni gösterir, korkutursun onu.
KEDİ: Kolaydı… Ya o da bana dişini gösterirse.
ÇOCUK: Ne olur ki gösterirse?
KEDİ: Ödüm kopar.
VAH VAHÇILAR: Vah vah vaaah… Vah vah vaaah…
ÇOCUK: Ben durdururum onu.
KEDİ: Sen gene durdur ama ne olur ne olmaz. İzin verin de kaçayım ben.
ÇOCUK: Kaç bakalım…
KEDİ: (Koşarak çıkar.)

KÖPEK: (Koşarak girer) Hav hav hav.
ÇOCUK: Kolay gele köpek bey! Nereye böyle?
KÖPEK: Buradan bir kedi geçti mi?
ÇOCUK: Geçti.
KÖPEK: Nereye gitti?
ÇOCUK: Ne yapacaksın kediyi?
KÖPEK: Ona haddini bildireceğim.
ÇOCUK: Kedi ne yaptı ki sana?
KÖPEK: Bir şey yapmadı.
ÇOCUK: Öyleyse neden kovalıyorsun zavallıyı?
KÖPEK: Hiiiç, işte, öylesine… Zevkine yani…
ÇOCUK: Sen zevkleneceksin diye yazık değil mi ona. Korkudan ödü kopuyor kediciğin. O da bunun acısını çıkartmak için fareyi kovalıyor. Fare de korkusundan saklanmak için uzun duvarı deliyor.
VAH VAHÇILAR: Deliyor ya... Vah vah vah!
KÖPEK: Sana gerçeği söyleyeyim mi çocuk?
ÇOCUK: Söyle.
KÖPEK: Herkes benim kediyi kovaladığımı sanıyor. Oysa işin aslı başka.
ÇOCUK: Neymiş işin aslı.
KÖPEK: Ben aslında sopadan kaçıyorum. Korktuğum anlaşılmasın diye kediyi kovalıyormuş gibi yapıyorum.
ÇOCUK: Niçin kaçıyorsun sopadan?
KÖPEK: Kaçmazsam sırtıma inip kemiklerimi kıracak.
VAH VAHÇILAR: Vah vah vaaah… Vah vah vaaah…
ÇOCUK: Korkma, ben engel olurum ona.
KÖPEK: Zor engel olursun. İşte geliyor. Tutmayın beni! İmdaaat köpek dövüyorlar!
(Havlayarak sahneden çıkar.)
ÇOCUK: Sopayı yemeden bağıranı da yeni görüyorum.

SOPA: (Girer, sağa sola bakınır.)
ÇOCUK: Hey, sopa!
SOPA: Ne var?
ÇOCUK: Dur!
SOPA: Neden duracakmışım?
ÇOCUK: Kimin peşindesin sen?
SOPA: Sana ne? Köpeğin peşinde olduğumu söylemeyeceğim işte!
ÇOCUK: Tamam, söylemedin… Peki, neden köpeğin peşindesin?
SOPA: Köpeğin peşinde olduğumu nerden biliyorsun?
ÇOCUK: Bilirim ben. Karakuş söyledi.
SOPA: Karakuş mu? Ben gösteririm ona.

KARAKUŞ: (Girer) Yakalayabilirsen göster! (Kahkahayla güler.) Cik cikcik, hah hah ha… Cik cik cik, hah hah ha… (Hızla çıkar.)
SOPA: (Öfkeyle kapya kadar kovalar onu.) Yakalarsam much much! ..

ÇOCUK: Sen karakuşu bırak da söyle bana. Neden kovalıyorsun köpeği?
SOPA: Nedeni yok.
ÇOCUK: Bir şey mi yaptı sana?
SOPA: Yooo, hiçbir şey yapmadı.
ÇOCUK: Öyleyse neden kovalıyorsun zavallıyı?
SOPA: Zevkine…
ÇOCUK: Çok ayıp ama bak senin yüzünden neler oluyor? Senden kaçan köpek kediyi kovalıyor. Köpekten kaçan kedi fareyi kovalıyor. Kediden kaçan fare duvarı deliyor. Canı yanan duvar da uzadıkça uzuyor.
VAH VAHÇILAR: Yaa, öyle oluyor… Vah vah vah…

FARE ÖNDE, KEDİ ONUN PEŞİNDE; KÖPEK KEDİNİN ARDINDA; SAHNENİN BİR BAŞINDAN GİRER, ÖBÜR BAŞINDAN ÇIKARLAR.

FARE: İmdat! Anneciğim kedi!
KEDİ: Kurtarın şu köpekten beni!
KÖPEK: Can kurtaran yok mu? Bu sopa kemiklerimi kıracak benim!

ÇOCUK: Köpeğin peşini bırak güzel sopa.
SOPA: Bırakamam.
ÇOCUK: Neden?
SOPA: Kahraman bir sopayım ben. Birinin sırtına inmem gerek.
ÇOCUK: İnmezsen ne olur?
SOPA: Korkak bir sopa olduğumu sanırlar. O zaman da ateş beni yakar.
VAH VAHÇILAR: Yaaa… Vah vah vaaah…
ÇOCUK: Ne! Ateş seni yakar mı?
SOPA: Yakar ya…
ÇOCUK: Ben engel olurum ona. Sen bırak kediyi kovalamayı.
SOPA: Hiç kimse engel olamaz ateşe. Bir öfkelenmesin, sadece beni değil, odungillerden ne var ne yoksa hepsini yakar.
ÇOCUK: Vay canına! Ateş çok korkutmuş seni. Ama unutma, ben sopa değilim. Ben insanım. İnsanlar korkmaz ateşten. Onu söndürecek gücümüz vardır bizim.
SOPA: Külahıma anlat. Onu kimse söndüremez.
ÇOCUK: Denememi istemez misin? Bakarsın başarırım. O zaman sen de yanmaktan kurtulursun.
SOPA: İstersen dene. Yine de, ben şu duvarın arkasına saklansam iyi olacak. (Saklanır.)

FARE EN ÖNDE, KEDİ ONUN PEŞİNDE; KÖPEK KEDİNİN ARDINDA; SOPA, SAHNENİN BİR BAŞINDAN GİRER, ÖBÜR BAŞINDAN ÇIKARLAR.

FARE: İmdat! Anneciğim kedi!
KEDİ: Kurtarın şu köpekten beni!
KÖPEK: Can kurtaran yok mu, bu sopa kemiklerimi kıracak benim!

ATEŞ: (Telaşla girer, sağa sola bakınır.) Nerede o? Ha, nerede?
ÇOCUK: Kim nerde?
ATEŞ: Sopa nerede?
ÇOCUK: Ne yapacaksın sopayı?
ATEŞ: Yakacağım…
ÇOCUK: Neden?
ATEŞ: Bilmem… Onu yakmak hoşuma gidecek.
ÇOCUK: Ne günlere kaldık! Hoşuna gidecek diye yakacak mısın sopayı?
ATEŞ: Yakacağım.
ÇOCUK: Yapma bunu. Bak ateş, sen yakacağım diye sopayı kovalıyorsun. Sopa köpeği kovalıyor. Köpek kediyi, kedi fareyi… Fare saklanmak için uzun duvarı deliyor. Uzun duvarın canı yanıyor. Yazık değil mi uzun duvara?
VAH VAHÇILAR: Yazık… Vah vah vah… Vah vah vaaah…
ÇOCUK: Ateş, vazgeç sopayı kovalamaktan.
ATEŞ: Vazgeçemem.
ÇOCUK: Neden?
ATEŞ: Vazgeçersem su beni söndürür.
ÇOCUK: Suya engel olurum ben.
ATEŞ: Olamazsın. Ona hiç kimse engel olamaz. Akmaya başladı mı, kül olurum. Bak söylemedi deme. Seni de boğarsa karışmam.
ÇOCUK: Korkma, su beni boğamaz. Ben onu içerim. Bana güven, vazgeç sopayı yakmaktan. Ben suyu durdururum.
ATEŞ: Hiç sanmam ama yine de dene. Arada biz kül olmayalım da… Saklanayım şuraya.
ÇOCUK: Yok oraya saklanma.
ATEŞ: Neden?
ÇOCUK: Şey var orada.
ATEŞ: Ne var?
ÇOCUK: Şey yani…

SOPA: (Başını uzatır.) Sopa yok burada, sopa yok… Ben sopa değilim!
ÇOCUK: (Duvarın öbür uzunu gösterir.) En iyisi sen öbür tarafa saklan.
ATEŞ: Öyle yapayım bari.
SOPA: (Başını uzatır.) Buraya saklanacak diye ödüm koptu.
VAH VAHÇILAR: Yaaa… Vah vah vaaah… Vah vah vaaah…

SU: (Hızla girer.) Nerede o ateş, nerede!
ÇOCUK: Ne yapacaksın ateşi su kardeş?
SU: Söndüreceğim onu.
ÇOCUK: Neden?
SU: Önüne gelen şeyi yakıyor. Herkesi üzüyor.
ÇOCUK: Haksının ama yararlı olduğu yerler de var.
SU: Bana ne yararından? Zararı daha fazla. Evleri yakıyor, ormanları yakıyor… Söndüreceğim onu.
ÇOCUK: Bak su kardeş. Belki haklısın ama bu oyunda haksızsın.
SU: Neden haksız oluyormuşum?
ÇOCUK: Bak, sen söndüreceğim diye ateşi, kovalıyorsun, değil mi?
SU: Evet…
ÇOCUK: Ateş de yakacağım diye sopayı kovalıyor.
SU: Engel olacağım ona. Hiçbir şeyi yakamayacak.
ÇOCUK: Tamam ama sopa da köpeği kovalıyor.
SU: Bana ne köpekten.
ÇOCUK: Ama köpek de kediyi kovalıyor.
SU: Kovalarsa kovalasın.
ÇOCUK: Kedi fareyi kovalıyor.
SU: Ne yapayım?
ÇOCUK: Fare yakalanmamak için uzun duvarı deliyor. Hiç suçu yokken uzun duvarın canı yanıyor. Yazık değil mi ona?
SU: Canı cehenneme uzun duvarın.
ÇOCUK: Yapma su kardeş! Ne suçu var uzun duvarın. Canı neden yansın zavallının?
SU: Bana ne, bana ne! Benim işim ateşle. Söndüreceğim işte onu. Söndüreceğim!

FARE EN ÖNDE, KEDİ ONUN PEŞİNDE; KÖPEK KEDİNİN ARDINDA; SOPA, KÖPEĞİ; ATEŞ, SOPAYI KOVALARKEN HEPSİ SAHNENİN BİR BAŞINDAN GİRER, ÖBÜR BAŞINDAN ÇIKAR.

FARE: İmdat! Anneciğim kedi!
KEDİ: Kurtarın şu köpekten beni!
KÖPEK: Can kurtaran yok mu, sopa kemiklerimi kıracak!
SOPA: (Öne doğru gelerek konuşur, sonra kaçar.) Alo110 itfaiye mi orası? Çabuk gelin buraya. Ateş yakacak beni! Orman Yangınının numarası 177 mi? Lütfen siz arar mısınız oraytı? Kontürüm bitti de… Kontüsüz de mi arayabilirim? Lütfen siz gelin, ben de bittim. Nerede miyim? Tiyatrodayım, tiyatroda! Ateş de peşimde…
ATEŞ: Su geliyor su! Durdurun şu suyu. Odundum kömür olacağım. Kömürden küle döneceğim. İmaaat…

ÇOCUK: Bak su kardeş. Senin de başına kötü bir şey gelebilir.
SU: Hiçbir şey gelemez benim başıma. En güçlü benim. Kimseden korkmam ben. İnsandan bile korkmam.
ÇOCUK: Son sözün bu mu?
SU: Bu!
ÇOCUK: Sen bilirsin. Benden günah gitti.

IŞIKLAR SÖNER, SAHNE KARANLIKTA KALIR. FONDAN GÜRÜLTÜLER DUYULUR.

İNEK: Mööö… Mööö… Mööö…
SU: Ne oluyor?
ÇOCUK: İnek geliyor su kardeş. Kaç canını kurtar.
İNEK: Hayır, kaçmam. Ben kimseden korkmam. İnekten mi korkacağım!

SAHNE AYDINLANIR.

İNEK: Amma susamışım ha! Hepsini içtim suyun. Karnım küp gibi şişti. Şimdi dağa doğru kaçayım da içtiğim suları hazmedeyim. (Hızla çıkar.)

UZUN DUVAR: Ne oldu ne oldu çocuk kardeş?
ÇOCUK: İyi şeyler oldu Uzun duvar. Barış yapıldı. Fare artık seni delmeyecek.
UZUN DUVAR: Yaşasııın!
FARE: Ben ne olacağım çocuk kardeş?
ÇOCUK: Sen de sevinebilirsin farecik. Kedi de seni kovalamayacak artık.
FARE: Yaşasııın!
KEDİ: Ben ben? ..
ÇOCUK: Gel bakalım kedicik. Bundan sonra rahatsın. Köpek kovalamayacak seni.
KEDİ: Yaşasın!
KÖPEK: Kediyi kovalamayınca hayatın tadı olur mu? Sopa kemiklerimi kırar artık benim.
ÇOCUK: Sopa kemiklerini kıramayacak artık güzel havhav.
KÖPEK: Oh, sahi mi?
ÇOCUK: Sahi!
KÖPEK: Yaşasın!
SOPA: Sopaya ne olacak? Ateş yakacak mı beni?
ÇOCUK: Yakmayacak sopacık.
SOPA: Yaşasın!
ATEŞ: Peki kimi yakacağım ben?
ÇOCUK: Ocağı yakacaksın, meşaleyi yakacaksın, mumu yakacaksın…
ATEŞ: Sopayı yakamayacak mıyım?
ÇOCUK: Yakamayacaksın.
ATEŞ: Öldüm desene. Bari su da beni söndürmese.
ÇOCUK: Su da seni söndürmeyecek.
ATEŞ: Sahi mi? Yaşasın! Peki neden? Ne oldu ona?
ÇOCUK: İnek içti.
ATEŞ: İnek nerde?
ÇOCUK: Dağa kaçtı.
ATEŞ: Dağ nerde?
ÇOCUK: Yandı bitti kül oldu,
ATEŞ: Vay benim köse sakalım.

HEPSİ: Vay benim köse sakalım.
Bu barış böyle ne kadar sürecek mi bakalım…

UZUN DUVAR: İmdaaat…
ÇOCUK: Ne oldu Uzun duvar.
UZUN DUVAR: Fare yine delmeye başladı beni. Uzayın çocuklar, uzatın beni…
(Uzun duvar uzar.)
ÇOCUK: Fare, neden deliyorsun uzun duvarı?
FARE: Kedi bana kötü kötü bakıyor da ondan?
ÇOCUK: Fareye neden kötü bakıyorsun Kedicik?
KEDİ: Köpek bana hırlıyor baksana.
ÇOCUK: Neden hırlıyorsun köpecik?
KÖPEK: Sopa kıpırdanmaya başladı görmüyor musun?
ÇOCUK: Sopa neden kıpırdanıyorsun?
SOPA: Ateş giderek bana yaklaşıyor baksana.
ÇOCUK: Ateş ateş! Sopaya neden yaklaşıyorsun?
ATEŞ: Su da bana doğru akıyor, görmüyor musun?
ÇOCUK: Ateşe doğru niçin akıyorsun su kardeş?
SU: Annneee… İnek geliyor inek! İnek beni yine içecek!
İNEK: Mööö… O kadar susadım ki yine…
ÇOCUK: Siz adam olamazsınız. Ne haliniz varsa görün. Ben gidiyorum. (Çıkar.)

HEPSİ: Vay benim köse sakalım.
Bu savaş böyle ne kadar sürecek bakalım…

FARE EN ÖNDE, KEDİ ONUN PEŞİNDE; KÖPEK KEDİNİN ARDINDA; SOPA, KÖPEĞİ; ATEŞ, SOPAYI KOVALARKEN HEPSİ SAHNENİN BİR BAŞINDAN GİRER, ÖBÜR BAŞINDAN ÇIKAR.

FARE: İmdat! Anneciğim kedi!
KEDİ: Kurtarın şu köpekten beni!
KÖPEK: Can kurtaran yok mu? Sopa kemiklerimi kıracak!
SOPA: (Öne doğru gelerek konuşur, sonra kaçar.) Alo110 itfaiye mi orası? Çabuk gelin buraya. Ateş yakacak beni! Orman Yangını 177 mi? Lütfen siz arar mısınız, kontürüm bitti de… Kontüsüz de mi arayabilirim? Lütfen siz gelin ben de bittim. Nerede miyim? Tiyatrodayım, tiyatroda! Ateş de peşimde…
ATEŞ: Su geliyor su! Durdurun şu suyu. Odundum kömür olacağım. Kömürden küle döneceğim. İmaaat…
SU: Anneciğim anneciğim, inek beni içecek! ...
İNEK: Çok susadım yine. Tutmayın beni! Kaçma su! İçeceğim seni! ..

UZUN DUVAR: Vay benim köse sakalım.
Bu savaş böyle ne kadar sürecek bakalım…
Herkes kavga tohumları ekiyor
Zararını uzun duvar çekiyor.

BİTTİ

YAZARIN NOTU:
Oyunun değerlendirilmek istenmesi halinde bilgilendirilmeyi rica ediyorum.
Telefon: 0505 553 47 44
FEVZİ GÜNENÇ

Fevzi Günenç
Kayıt Tarihi : 26.4.2010 01:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fevzi Günenç